Üsküdar Üniversitesinde Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü ve Risale-i Nur Çalışmaları Platformu Başkanlığını yürüten Prof. Dr. Niyazi Beki’yi 15 yıl önce ‘Risale-i Nur’un Orijinal Tefsir Metodu’ hakkında yaptığı çalışma ve kitapları vesilesiyle tanıma şerefine eriştim. Niyazi Beki, 1953 Bingöl doğumlu olup Bingöl’de klasik medrese eğitimini tamamlayarak, icazet alan nadide şahsiyetlerdendir. Ülkemiz akademyasında ilmi çalışmaları ve makaleleri ile tanınmaktadır.
Muhterem Niyazi Beki’nin ilmi ile amil müttaki ve muhlis bir zat olduğu onu tanıyanların hem fikir olduğu bir noktadır. Kendisinin lisan-ı halinden en çok istifade ettiğim özelliklerinden birisi de sünnet-i seniyyenin latif ve berrak hakikatinin her haline sinmiş olmasıydı.
Bununla beraber Prof. Dr. Niyazi Beki’nin Kur’an-ı Kerim’de “ulül-elbâb; sağduyu sahibi kimseler” olarak bahsedilen mümtaz şahsiyetlerin günümüz temsilcilerinden olduğunu düşünüyorum. İlerleyen yaşına rağmen hadisatı muhakeme etme ve hikmet nazarıyla değerlendirme yeteneğini Kur’an’ın rehberliğinde koruyor olması ben de bu kanaati oluşturmuştur.
Onun beşeri ilişkilerinde görülen uçsuz-bucaksız feragatı, istiğnası, tevazuu, şefkati, feraset ve basireti Kur’an ile hem hal olan ruhunun latif tezahürlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Başta Kur’an ilimleri olmak üzere Risale-i Nur Külliyatı’na olan vukufiyeti, hak ve hakikata olan sarsılmaz sadakat ve bağlılığı onu bu devrin, bilhassa imana dair sorulara karşı cevap alınabilecek bir şahsiyet haline getirmiştir. Bunun yanı sıra Arap Dili ve Edebiyatı uzmanı olup Farsça şiirler yazabilen edebi donanıma sahip olması da ayrı bir meziyettir.
Bu vesile ile gördüğüm -bence sadık- bir rüyanın Niyazi Hocanın gördüğü rüya ile nasıl tevafuk edip muvafık bir mesajı taşıyor olduğunu kısaca anlatmak, bu dünyadaki ahvalimizin ebediyete göç etmiş zatlar tarafından Allah’ın bildirmesi ile bilindiğine subjektif de olsa bir işaret olarak paylaşmak istiyorum:
Niyazi Hoca, rüyasında Bediüzzaman Hazretlerinin evlerine geldiğini görmüş. Evlerine gelen Bediüzzaman Hazretlerinden bir iş için izin isteyip dışarı çıkan Niyazi Hoca eve geldiğinde Bediüzzaman Hazretlerinin evlerinde olmadığını görmüş ve üzülmüş. O üzüntü ile rüyadan uyanmış. Niyazi Hocanın bu rüyasından haberim olmaksızın aynı günlerde rüyamda Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri sandalyeye oturmuş Kastamonu Lahikasını okurken yanına yaklaştım, Lahikadaki bir mektupta Niyazi Hocanın ismini gördüm, şaşırdım. O sırada Bediüzzaman Hazretleri bana döndü “Niyazi (Beki) gelmiş beni görememiş, üzülmüş. Üzülmesin, biliyorum Niyazi bir Nur Aşığı” dedi.
Ben bu rüyamı kendisine anlatınca çok şaşırdı ve bana kendi gördüğü rüyayı anlattı.
Kendisini tanımakla şeref duyduğum aziz ve muhterem hocamın kabre erkanlardan has bir nur talebesi olarak girmesi için dua eder, hocama dünyada ve ahirette selamet diler, en derin hürmetlerimi sunarım.