Kâdı Beydâvî’nin bir îcaz hârikası kabul edilen Envârü’t-Tenzîl adlı bu eseri 28 Nisan 1759 tarihinden itibaren her sene Osmanlı padişahının huzurunda sayısı muayyen, ilim ve takvasıyla tanınmış zatlardan müteşekkil bir heyet ile sarayda tertip edilen ilmi mecliste okutulup münazaralı şekilde tedris edilmiştir. Hanefi mezhebinin ön planda olduğu Osmanlı Devleti zamanında Şâfiî mezhebinden olan Kâdı Beydâvî’nin bu tefsirinin Osmanlı medreselerinde asırlarca ders kitabı olarak okutulması dikkat çekici bir durumdur.
Kâdı Beydâvî Tefsiri üzerine 250’den fazla şerh ve haşiyeler yazılmıştır. Bu haşiyeler içinde en faydalı olan ve kolay anlaşılanı, büyük âlim Muhammed bin Mustafa Şeyhzade haşiyesidir.
Kâdı Beydâvî’nin “Envâru’t - Tenzîl” isimli bu kıymetli tefsiri Prof. Dr. Şadi Eren tarafından tercüme edildi. Günümüz Türkçe’sine başarılı bir şekilde tercüme edilen tefsirin Kityay yayınları tarafından baskısı yapılmış, kısa bir süre içinde ilim erbabından büyük ilgi görmüştür.
Yüzyıllardır kaynak eserlerden biri olarak görülen bu tefsirin tercümesinde ilk anda dikkatimizi çeken hususları aktarmaya çalışacağız:
-Eser 3 cilt olarak tercüme edilmiştir. Tefsir, konu bütünlüğü içinde derslere ayrılmıştır.
-Motamot tercüme yerine ifade edilen mananın Türkçe’deki karşılığının verilmesi esas alınmıştır.
-Arş, melekût, kab-ı kavseyn, sidretü’l-münteha gibi insan idrakinin anlamakta aciz kalacağı terimleri zorlama teviller veya indi mülahazalar ile açıklamaya çalışmayıp kısa işaretler ile konuya ışık tutmuştur.
-Eserin lisan husûsiyetlerini “tefsirin tercümesi”, “meâl metni” ve “dipnotlar” olmak üzere üç kısma ayırarak tahlîl ettiğimizde şunları görmekteyiz:
Ayet meâllerinin genç neslimiz düşünülerek açık ve anlaşılır bir Türkçe ile kaleme alındığı ve yaldızlı ifadeler yerine mananın vurgulandığı şekliyle meallendirilmeye çalışıldığı görülmektedir.
-Prof. Dr. Şadi Eren çalışması hakkında dikkat çeken şu bilgileri de vermektedir : “Meâl olarak “cümle meâl” sistemi geliştirdik ve uyguladık. Bilindiği gibi, tek kelimeden meydana gelen (Rahman, 64) ayeti olduğu gibi, bir sayfalık müdayene ayeti de vardır (Bakara, 282). Biz bu çalışmamızda, ayet meallerini cümlelere bölmeyi tercih ettik. Mesela (Bakara, 255). ayet olan ayete’l- kürsî on ayrı cümleden meydana gelmiştir. Zihnin bu on cümleyi hatırda tutması elbette kolay değildir. Ama cümleler halinde muhatap olunduğunda daha kalıcı olmaktadır. Son yıllarda ülkemizde “kelime meâl” sistemi bazı meâllerle yaygınlaşmıştır. Bu sistem, Kur’an kelimelerinin anlamını öğrenmede faydalı olmakla beraber, manayı bir bütün olarak kavramada problemlere yol açmaktadır. Çünkü zihin mevcut kapasitesini tam kullanamamakta, çatallanmakta, öyle ki bu durum konuşmasına bile yansıyabilmektedir. Bu açıdan, cümle olarak ayete muhatap olup, cümle içinde kelimeleri görmek ve anlamak çok daha faydalı olacaktır. Nitekim eğitimde de “tümden gelim” metodu daha ön plana çıkmaktadır.”
-Dipnotlar ile tefsir okumalarına yeni başlayanlar için kitabı anlamaları kolaylaştırılmış, ek bilgiler sunulmuştur.
-Kitabın genel yayın yönetmeni Yavuz Selim Pınarbaşı Beyefendinin bu tercümeyi harika bir matbaacılık ile yayına hazırlarken “ticaret ve kâr merkezli” mantık yerine titiz bir hizmet anlayışı ile meseleyi ele almış olması da takdirle karşıladığımız ayrı bir husustur.
Velhasıl:
Tüm müslümanlara faydalı olacağı aşikâr olan bu güzel tefsirin başarılı tercüme çalışmasından ötürü Prof. Dr. Şadi Eren Bey’i tebrik ediyor, başka eserleri de bizlere kazandırmasını bekliyoruz.