Toplumumuzda günah denince ilk akla gelenler büyük günahlardan sadece sınırlı birkaç tanesi oluyor. Hâlbuki faiz, Kur’an’ın şiddetli yasaklarından biridir. Üstelik birçok ekonomik problemin altında dolayısıyla toplumsal çöküşün ardında faiz vardır.
Bu yazımızda faizin ne olduğu, Kur’an ve hadislerde faizin nasıl geçtiği ve Risale-i Nur’un faize ve faiz mekanizmalarına bakışını soru cevap tekniği ile ele almaya çalışacağız.
-Faiz / Riba nedir?
Türkçe’deki yaygın karşılığı “faiz” olan Arapça ribâ kelimesi sözlükte “fazlalık, nemâ, artma, çoğalma; yükseğe çıkma; (beden) serpilip gelişme” gibi anlamlara gelir. Başka bir tanıma göre, faiz, paranın kiralanması karşılığında talep edilen bedeldir.
-Faiz, Kur’an-ı Kerim’de hangi ayetlerde ve nasıl bir vurgu ile geçer?
Kur'an'da faizi yasaklayan ayetler şunlardır:
a -Al-i İmran suresi, 130. ayet
b-Bakara suresi, 275, 276, 278, 279. ayetler
c -Rum suresi, 39. ayet
d -Nisa suresi, 160-161. ayetler
Bilhassa Bakara suresi 275. ayette geçen faizin yasaklanması konusunda kullanılan sert üslûp, din düşmanlarını dost (velî) edinme dışında hiçbir günah ve yasak için kullanılmamıştır. Çünkü zina, içki, kumar, hatta katil gibi suç ve yasakların kötülükleri mağduru ve çevresindekilerden belirli bir kesimi etkiler. Dine ve müminlere düşman olan ve planlar içinde olan şahıs ve grupları dost edinmek, onlarla işbirliği yapmak, onlara hoş görünerek sempatilerini kazanmaya çalışmak ne bunu yapanlara ne de dinlerine ve din kardeşlerine fayda getirmiştir. Bu davranış ve yaklaşımda her zaman kazananlar düşmanlar, kaybedenler ise müminler olmuştur. Bir topluluk içinde ise faiz serbest olduğunda bunun da zararı ve kötü etkileri yalnızca faizi alan ve verenle sınırlı kalmamış, bütün topluluğun ekonomik, sosyal ve ahlâkî hayatını etkilemiştir.(1)
-Kur’an-ı Kerim’den önce nazil olan vahiyler faiz hakkında ne demiştir?
Nisâ sûresi 161. ayet Yahudilik gibi diğer semavî dinlerde de faizin yasaklandığını ve bu hükmün evrenselliğine işaret etmektedir. Yahudilik’te faiz yasağı Çıkış, 22/25; Tesniye, 23/19-20. cümlelerde geçmektedir. Tesniye’deki ifadeye göre faiz yahudiler arasında yasak, yabancılardan alınması ise câizdir. Nisâ sûresi 161. âyet, aslında onlarda da faizin mutlak olarak yasak ve haram olduğuna, yahudilerin sonradan kitaplarını tahrif ederek yabancılardan faiz almayı câiz hale getirdiklerine işaret etmektedir. (2)
Hıristiyanlıkta faize ilişkin olan yasak “Luka” incilinin 6. babının 33-36. ayetlerinde yer almaktadır. İncil’in faizi haram kılan hükmünü bahsi geçen ayetlerde “Hiçbir bedel ümit etmeyerek ödünç veriniz” ibaresi içerisinde görmekteyiz. (3)
-Faiz hakkında hadis-i şeriflerde nasıl uyarılar vardır? Örnek verir misiniz?
Hz. Peygamber (sav)’in sünneti Kur’an’ın yasakladığı faizin ne olduğunu açıklamıştır. “Helâk edici yedi şeyden kaçınınız!” buyurarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sakındırdığı günahlardan birisinin de faiz olduğunu görmekteyiz. (4)
Hz. Câbir (r.a.) faizin çirkinliği hakkında şu hadis-i şerifi rivayet etmiştir: “Resûlullah faizi yiyene, yedirene, yazana ve buna şahitlik eden iki kimseye lânet etti ve ‘Hepsi (günahta) eşittir.’ buyurdu.” (5)
-Faiz bu derece büyük, helak edici bir günah olduğu halde Müslümanlardan bazıları neden bu yasağa karşı duyarlılık göstermemektedir?
İslam’ın emirlerine karşı duyarsızlık temelde iman zaafıdır. Bu zaafı netice veren unsurlardan başlıcaları ise şunlardır:
Birincisi: Kur’an’ı dinlemeyi, ona îman etmeyi ve ona kulak vermeyi terk etmek,
İkincisi: Her ne kadar okuyup, îman etse de, Kur’an ile amel etmeyi ve helal ve haramını gözetmeyi terk etmek,
Üçüncüsü: Dinin usul ve fürûuna ait konularda Kur’an ile hükmetmeyi ve Kur’an’ın hakemliğine başvurmayı terkederek, ondaki hükümlerin yakin/şüphesiz bir bilgi ifade etmediğine ve ortaya koyduğu delillerinin de lafzî olup ilim hâsıl etmediğine/bir bilgi vermediğine itikad etmek,
Dördüncüsü: Üzerinde inceden inceye düşünmeyi ve bizimle konuşan (Mütekellim) Allah cc.’ın irade ettiği manaları anlama çabasına girmeyi terk etmek,
Beşincisi: Kalbin bütün manevi hastalıklarına karşı ondan şifa aramayı ve onunla tedavi bulmayı terk ederek, muzdarip olduğu hastalığına şifayı başkasından arayarak, Kur’an’ın tedavisinden kaçmak olarak değerlendirilebilir. (6)
-Said Nursi, Risale-i Nur’da faize nasıl bir bakış açısı ortaya koymuştur?
Kur’an-ı Kerîm’in hükümleri bu alanda son derece açık-seçiktir. Bu yüzden de, ne lafzî süslemeye ne de mecâzî tabirlere ihtiyaç vardır. Nitekim Said Nursi’de açıkça; “Âyet-i Kur’âniye, âlem kapısında durup, ribâya “Yasaktır!” der. “Kavga kapısını kapamak için, ribâ kapısını kapayınız!” diyerek, insanlara ferman eder.”(7) demiştir. Bununla faizin toplumu iktisâdî ve sosyal açıdan yıkacak etki ve sonuçlarını ortaya koymuştur. Ayrıca “Beşer salâh isterse, hayatını severse, zekâtı vaz’ etmeli, ribâyı kaldırmalı.”(8) sözleri ile de çözüm olarak zekât müessesini hayata geçirmek olduğunu beyan etmektedir.
Sözün Özü:
“Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, “Alım satım da ancak faiz gibidir” demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah’tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah’a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir.” (9)
1-Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 429-441
2-A.g.e, agy
3-https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/795061
4- Buhârî, Vesâyâ, 23
5- Müslim, Müsâkât, 106
6- Nursi’nin Faiz (Riba) Hakkındaki Düşünceleri; Usâme Abdülmecid, EL-ÂNÎ, AL-NUR, Sayı 6, 2012, sh. 45-57, trc. Cüneyt M. Şimşek
7- Sözler, s. 373.
8- Sözler, s. 648.
9-Bakara Suresi, 275. Ayet