Yasin 38-“Güneş de, (ilâhî bir âyettir ki) kendisine mahsus bir müstekarr için kendi etrafında dönerek* akıp gitmektedir. İşte bu, Azîz - Alîm’in takdiridir.”
Ayette geçen “Li mustekarrın” terkibinin anlam yelpazesi göz önüne alındığında Kur’an-ı Kerim yüzyıllarca önce Güneşin müthiş hareketlerine şöyle işaret etmiştir:
Güneş de, ilâhî bir ayettir ki kendisi için takdir edilmiş bir yörüngede, sisteminin istikrarı adına, kendisi için tayin edilmiş bir sona ve durma noktasına doğru kendi etrafında dönerek akıp gitmektedir. İşte bu, kudretiyle her şeye hâkim, ilmi her şeyi kuşatan Allah’ın ortaya koyduğu bir düzendir.
Not: Ayette güneş için kullanılan “şems” kelimesi, onun durmaksızın hareket halinde olan bir kütle olduğunu göstermektedir. Çünkü, bu kelimenin Arapçadaki etimolojik anlamı, yürüyen, koşan, yerinde duramayan, dizginlenemeyen demektir. Araplar, koşarken, zor zapt edilen, dizginlenemeyen at için “Feresun şamis” ifadesini kullanırlar. “Feres şâmis” demek, “serkeş ve zapt edilemeyen at” demektir. (1)
Ayrıca M. Bartusiac imzasıyla, American Scientist dergisinin Ocak–Şubat 1994 sayısının 61–68’inci sayfalarında “Sounds of the Sun (Güneşin Sesleri)” başlığı altında çıkan yazıda, güneşin kendisine dokunulmuş bir gong gibi yerinde sarsılarak, silkinerek hareket ettiği ve sürekli sesler çıkardığı ifade edilmektedir. Bediüzzaman Said Nursi, yukarıda sözünü ettiğimiz astronomik keşiften yaklaşık 90 sene önce güneşin hareketi konusundaki gerçeği Kur’an-ı Kerim’den aldığı dersle şairane ve çok yönlü olarak şöyle ifade etmiştir:
“... Evet, Güneş bir meyvedardır, silkinir ta düşmesin seyyar olan yemişleri. Eğer sükûnuyla sükûnet eylese, cezbe kaçar, ağlar fezada muntazam meczubları.” (2)
[Evet, güneşin meyveleri vardır, silkinir, ta ki hareketli olan meyveleri düşmesin. Eğer hareket etmeyip dursa, cezbe kaçar, ağlar fezada muntazam meczupları.]
Güneş kendi içindeki müthiş hareketiyle, Bediüzzaman’ın ‘cezbe’ dediği çekim gücü oluşturmakta ve gezegenleri bu gücün tesiriyle onun etrafında dönmektedirler. Eğer güneş dursa, hareketsiz kalsa, bu çekim gücü ortadan kalkar ve gezegenler bir anda boşlukta kalıp dağılırlar.
Ayette ikinci kelime olarak yer alan “tecrî” kelimesi, akarak hareket eder anlamında yenilenme ve tekrara işaret eden muzari bir fiildir. Bu fiilin gelecek zamanın geniş bir kipi olarak kullanılması, güneşin sürekli hareket halinde olduğunu göstermektedir. Güneşin akıyor olduğunun ifade edilmesi, onun katı değil, sıvı-gazlar halindeki bir kütleye sahip olduğuna delâlet ettiği gibi, onun bir gemi gibi uzay denizinde yüzmekte olduğuna işaret etmektedir.
Buradan anlıyoruz ki, güneş hareketsiz değildir ve hareketinin kâinatın düzeninde çok önemli bir yeri vardır.
“İşte bu, Azîz - Alîm’in takdiridir.”
Azîz’dir, kudretiyle her şeye hâkimdir. Alîm’dir, ilmi her şeyi kuşatır.
Azîz ismi, Allah’ın kudret ve yüceliğinin kadîm olduğunu ve yaratılmış varlıklardaki gibi değişikliğe uğramadığını da ifade eder.
* (جَرَي) fiili hem kendi etrafında dönmek hem de akıp gitmek anlamına geldiği için tercümeye yansıtılmıştır. (3)
Kaynaklar
1- Lisan; Müncid; Veciz, (ŞMS) maddesi
2- İşarat’ül İ’caz, Bakara Suresi, 23-24. Ayet Tefsiri, Haşiye.
3- Mehmet Türk Meali Yâsîn Suresi 38. Ayet Açıklaması