Fesât ve türevleriyle ilgili âyetlerin yorumları incelendiğinde tefsir kaynaklarının tamamında her türlü kötülüğün fesât kavramı altında değerlendirildiği görülmüştür. (*) Tarih boyunca müfsit bir kavim olarak anılmış Yahudilerin ortalığı fesada verdiği şu günlerde Bakara Suresi 10-12. ayetler perspektifinde müfsitlerin mahiyeti ve onların fesatlarından benliğimizi korumanın formülünü kısa ve öz olarak paylaşacağız.
10- “Onların kalplerinde bir hastalık vardır.”
Hastalık kelimesiyle anlatılmak istenen şüphe, cehalet, ikiyüzlülük, yalanlamak ve inkârdır. Bunlar, zamanla başka manevi hastalıklara da davetiye çıkarmaktadır. Nitekim ayetin devamında “hastalık” kelimesinin belirsiz zikredilmesinden artan hastalığın aynı hastalık olmayıp zamanla başka hastalıklara da sahip olduklarını anlamak mümkündür.
“Allah da onların hastalığını daha da artırmıştır. Yalanlarına karşılık onlara elem verici bir azap vardır.”
İman ve salih amel ile tedavi etmedikleri bu hastalık, ilâhî yasalara göre zamanla müzminleşerek onları fecî âkıbete mahkûm eder.
11- “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler.”
(Zaten,) “hiçbir müfsit ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür.” (Münazarat, Sualler ve Cevaplar)
Fesad; başta küfür olmak üzere bütün isyan davranışlarından ibarettir. Allah’a isyan eden veya O’na isyanı emreden kimse yeryüzünde fesat çıkarmış olur. Hâlbuki göklerde ve yerde ıslah itaatle gerçekleşmektedir.
12- “Dikkat edin, onlar müfsitlerin ta kendileridir.”
İlâhî ölçüleri doğrudan veya dolaylı bir şekilde inkâr eden, dünya görüşleri yüzünden fıtrî dengeleri alt üst olmuş müfsitlerin kurtuluş reçetesi, yeryüzündeki buhran ve fesadı derinleştirmekten başka bir sonuç doğurmamaktadır.
“Fakat (bunun) şuurunda değillerdir.”
Münafıklar, vahyin rehberliğinden uzak oldukları için neyin salâh, neyin fesat olduğunu fark etmezler. Buna karşılık Kur’an, ölçülerini kendisinin koyduğu sâlih amellerle yeryüzünü fert, aile ve toplum planında ıslaha çabalayan sâlih kulların sulh ve salâh istikametindeki misyonunu belirtirken fesad-salâh zıtlığını da açıkça ortaya koymaktadır.
-Eğer desen; müfsidin fesadından kalp ve ruhumuzu korumanın formülü nedir?
Asrın imamı Bediüzzaman bu formülü açıklamıştır:
“Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız, Kur’ân tezgâhında yapılan takvâdır. Ve siperiniz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyyesidir. Ve silâhınız, istiâze ve istiğfar ve hıfz-ı İlâhiyeye ilticadır.” (Lem'alar - On Üçüncü Lem'a)
*YÜKSEL, Yakup; Kur’an’da Fesât Kavramı ve Müfsitlerin Nitelikleri, Sosyal Bilimler Dergisi, 3 (Mart 2020): 45-80.