Risâle-i Nûr Külliyatı, nakillerle fazla meşgul olmadığı gibi aklı da tek başına hâkim kılmaz. Fakat her sözünü ahkâm-ı İslamiye’ye dayandırır. Kur’ân’ın “îmâna dair meselelerini” ve âyetlerini en temel çözümlerle ve en sarsılmaz burhanlarla “akla ve kalbe” tasdik ettiren, sahasında ilk, orijinal, makbul ve mûteber bir “tahkîkât tefsîridir.” Risale-i Nur’da bu tahkikat, varoluşu ve varlığın ahengini Allah hesabına okuma şeklinde karşımıza çıkar.
Risale-i Nur Kur’ân âyetlerini tefsir ederken; izahları ya başka âyetlerin meali, ya da hadîs mânâlarını ihtiva eden İslâmın ve imanın temel esaslarına dayanır. Risale-i Nur; ilim erbabı olmayanlarca ilk bakışta bir zât’ın yorumları gibi algılanırsa da dikkatle bakanlar görür ki, bir âyet tefsir edilirken bazen onlarca âyet ve hadîslerle hikâye edilmiştir. Örnek olarak tevhid bahsinin ele alındığı Yedinci Şua ve risaletin işlendiği Mesnevi Nuriye İkinci Reşha’dan birer pasaja bakalım.
Birinci Misal:
“Madem kâinatta en kıymettar şey hayattır ve kâinatın mevcudâtı hayata musahhardır... ve madem zîhayatın en kıymettarı zîruhtur ve zîruhun en kıymettarı zîşuurdur… ve madem bu kıymettarlık için küre-i zemin, zîhayatı mütemâdiyen çoğaltmak için her asır, her sene dolar, boşalır; elbette ve her hâlde, bu muhteşem ve müzeyyen olan semâvâtın dahi kendisine münasip ahalisi ve sekenesi, zîhayat ve zîruh ve zîşuurlardan vardır (1) ki; huzur-u Muhammedî’de (aleyhissalâtü vesselâm) sahabelere görünen Hazreti Cebrail (aleyhisselâm)’ın temessülü (2) gibi melâikeleri görmek ve onlarla konuşmak hâdiseleri tevâtür suretinde eskiden beri nakil ve rivâyet ediliyor.(3)”(Şualar; 7. Şua)
Bu pasajın arka planındaki ilmi deliller ve kaynaklar şunlardır:
1-“Semâvâtın dahi kendisine münasip ahalisi ve sekenesi, zîhayat ve zîruh ve zîşuurlardan vardır.”
“Göklerdekiler, yerdeki canlılar ve melekler büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler.” Nahl sûresi, 16/49;
“Gökte dört parmak yeri yoktur ki bir melek Allah'a secde etmek üzere (o yere) alnını koymasın.” İbni Mâce, zühd 19; ayrıca benzer manaya gelen hadis-i şerifler için bk : Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned 5/173.
2-“Huzur-u Muhammedî’de (aleyhissalâtü vesselâm) sahabelere görünen Hazreti Cebrail (aleyhisselâm)’ın temessülü”: Buhârî, îmân 37, menâkıb 25; Müslim, îmân 1, 10, fezâilü’s-sahâbe 100.
3 – “Melâikeleri görmek ve onlarla konuşmak hâdiseleri” : Hz. İbrahim (as),Hz Lut (as), Sahabeden Irbâd İbni Sâriye, İmrân İbni Husayn ve Hz. Selman melek görenler arasındadır. Kaynakları aşağıda verilmiştir:
Hz. İbrahim (as)’ın melâikeleri görmesi: Hûd sûresi, 11/70; Ankebût sûresi, 29/31; Zâriyât sûresi, 51/28.
Hz. Lût (as) ’ın melâikeleri görmesi: Hûd sûresi, 11/77; Ankebût sûresi, 29/33.
Sahabeden Irbâd İbni Sâriye (ra)’ın melâikeleri görmesi: Et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 18/245.
İmrân İbni Husayn (ra) ’ın melâikeleri görmesi: El-Hâkim, el-Müstedrek 3/536; el-Bezzâr, el-Müsned 9/19; et-Tahâvî, Şerhu meâ ni’lâsâr 4/324
Hz. Selman(ra) ’ın melâikeleri görmesi: Ebû Nuaym, Hilyetü’l-evliyâ 1/204; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve 1/551.
Ayrıca Allah, Benî İsrâil’den 3 kişiye, onları imtihan etmek üzere bir melek göndermiştir. (Buhârî, enbiyâ 51; Müslim, zühd 10.)
İkinci Misal:
“Ve keza o burhan-ı nuranîden zuhur eden inşikak-ı kamer, parmaklarından fışkıran sular, ağaçların O’nun davetine icabetleri, duasının akabinde yağmurun nüzûlü, pek az bir yemekten çokların yiyip doymaları ve kurt, ceylân, deve, taş ve sâirenin konuşmaları gibi mu’cizelerinin delâlet ve şehâdetiyle tasdik edilmiş bir Zât’tır (aleyhissalâtü vesselâm).” (Mesnevi Nuriye, İkinci Reşha)
Bediüzzaman Hazretleri yukarıdaki pasajda Resulullahın (asm) 9 mucizesini zikretmiştir. Bu mucizelerin kaynakları maddeler halinde aşağıda verilmiştir:
İnşikak-ı kamer: Buhârî, menâkıb 27, menâkıbü’l-ensâr 36, tefsîru sûre (54) 1; Müslim, münâfikîn 43-48.
Parmaklarından fışkıran sular: Buhârî, menâkıb 25, meğâzî 35; Müslim, fezâil 6, 7, imâre 72, 73.
Ağaçların O’nun davetine icabetleri: el-Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve 2/228; el-Kurtubî, el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân 16/216. Ayrıca bkz.: Buhârî, menâkıbü’l-ensâr 32; Müslim, salât 153.
Duasının akabinde yağmurun nüzulü: Buhârî, cum’a 34, 35, istiskâ 6-15, menâkıb 25, edeb 68, deavât 24; Müslim, istiskâ 8-12.
Pek az bir yemekten çokların yiyip doymaları: Buhârî, şerike 1, cihâd 123; Müslim, lukata 19.
Kurdun konuşması: Kadı Iyâz, eş-Şifâ 1/311; İbni Kesîr, el-Bidâye 6/146; el-Kurtubî, el-i’lâm bimâ fî dîni’n-nasârâ s.361.
Ceylânın konuşması: et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 23/331; es-Suyûtî, el-Hasâisu’l-kübrâ 2/101.
Devenin konuşması: İbni Abbas: el-Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve 6/30; Enes İbni Mâlik: Dârimî, mukaddime 4; Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned 3/158; Hz. Âişe: Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned 6/76; Ebû Nuaym, Delâilü’n-nübüvve s.380; Ya’lâ İbni Mürre: Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned 4/173; Ebû Nuaym, Delâilü’n-nübüvve s.382-383; Ya’lâ İbni Siyâbe: Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned 4/172; İbni Mes’ud: et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat 9/81.
Taşın konuşması: el-Kurtubî, el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân 10/268; el-Münâvî, Feyzu’l-kadîr 1/19; el-Halebî, es-Sîratü’l-Halebiyye 1/361
Bu iki örnek bize işaret ediyor ki;
Risale-i Nur, hakikat-i İslâmiye ve Kur’âniyeyi müspet ve müdellel (delilli) bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir. (Barla Lahikası, s. 9)
-Eğer desen Risale-i Nur Külliyatının baştanbaşa “İslam Kültürü ve Esasları” ile yoğrulmuş olmasının arkasında Bediüzzaman Hazretlerinin nasıl bir ilmi derinliği yatmaktadır.
Bu soruya cevap olarak Rotterdam İslâm Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, "Bedîüzzaman Said Nursî’nin İlmî Şahsiyeti” adlı kitapta şunları söylemektedir:
Bediüzzaman, 26 ilim dalında 90 küsur kitabı ezberlemiştir. Bu kitaplar şunlardır:
I. Sarf (3 Kitap)
Kelime türemeleri ve fiil çekimleri konularını işleyen temel Arapça gramer biliminin adıdır.
II. Nahiv (13 Kitap)
Arapça dilbilgisinin ikinci kademesi olan cümle yapısı ve kuruluşu ile ilgili konuların anlatıldığı bir derstir.
III-V. Belağat (Meani, Beyan ve Bedi) (5 Kitap)
Bilim olarak düzgün ve yerinde konuşma sanatının kurallarını inceler. Kendi içinde Me̒ani, Beyan ve Bedi̒ olarak üçe ayrılır.
VI. Mantık (7 Kitap)
VII. Münazara (İlm-i Adabve’l-Münazara) (6 Kitap)
Münazara kelimesi Nazara kelimesinden türemiş olup delilleri ortaya koyarak düşünmeye ve gerçeği anlamaya sevk eden konuşma şeklinde tarif etmişlerdir.
VIII. Cedel İlmi (2 Kitap)
İlm-i Cedel, Latince "Dialectica" sözcüğünün karşılığıdır. Dialectica, terimi ise dia+legein yani dil ve nutuk, karşılıklı konuşma ve istidlal, yani delil getirerek karşıdakini susturma sanatı anlamına gelmektedir.
IX. Hikmet (Felsefe) (3 Kitap)
Felsefenin tarif ve mahiyeti, var olmaları bakımından varlıkların bilinmesidir.
X. İlm-i Vad (3 Kitap)
Lafızların ve kelimelerin nasıl ve ne hikmetle hangi manaya konduklarını yani lügat felsefesini araştıran bir ilim dalıdır.
XI. İlmü'l-Lügah (2 Kitap)
Sözlük İlmi
XII. İlmü'l-Aruz = İlmü'l-Kafiye (3 Kitap)
Arap şiirindeki vezin ve kafiye ilmidir. Musiki ile de yakın alakası bulunmaktadır.
ULUM-I RİYAZİYE
Âlimlerin dikkatini kâinat kitabını okumaya celbeden ilimlerdir.
XIII. Hendese (2 Kitap)
Geometri
XIV. İlm-i Hesab (2 Kitap)
Matematik
XV. İlm-i Hey’et (2 Kitap)
Astronomi
XVI. İlm-i Zic (İlm-i Mikat da denir) (1 Kitap)
Bu ilim, hey'et (astronomi) ilminin bir alt disiplinidir. Mevzuu; yıldızların hareketlerinin özellikle seyyarelerin ölçülerini, her birinin hareketlerini takvim ve tespit etmek, burçlara giriş ve çıkışları bilmeye çalışmaktır.Zic cetvel demektir.
XVII. Coğrafya (1 Kitap)
ULUM-I ALİYE = YÜKSEK İLİMLER = ŞERİ İLİMLER
Ulum-i Aliye bilgileri sekizdir. 1) Tefsir ilmi, 2) Usul-i Tefsir ilmi, 3) Kelam ilmi, 4) Usul-i hadis ilmi, 5) İlm-i hadis, 6) Usul-i fıkıh, 7) Fıkıh ilmi, 8) Tasavvuf ilmi.
XVIII. Tefsir ilmi (2 Kitap)
XIX. Usul-i Tefsir ilmi (1 Kitap)
Tefsir Metodoloji Bilimi
XX. Kelam ilmi (7 Kitap)
XXI. Usul-i hadis ilmi (3 Kitap)
Hadis Metodolojisi Bilimi
XXII. Hadis ilmi (11 Kitap)
XXIII. Usul-i fıkıh (4 Kitap)
İslam Nazari Hukuku
XXIV. Fıkıh İlmi (6 Kitap)
İslam Hukuku
XXV. Tasavvuf İlmi (3 Kitap)
XXVI. Kıra’at ve Tecvid (2 Kitap)
Kur’an Okuma Metotları Bilimi
Toplam 90 (doksan) kitap.
Bu kesbi gayrete bir de Allah'ın ihsanı demek olan muhakeme, zekâ ve vehbi diğer vasıflar eklenince, mu'asırları tarafından "Bediüzzaman" yani zamanın eşsiz bir allamesi ünvanıyla vasıflandırılmaması için hiç bir sebep kalmamıştır.
Velhasıl: Nazar-ı dikkatle Bediüzzaman’ı ve eserlerini temaşa edenler, kemal-i takdirle tebrik ve senadan kendilerini alamamışlardır. Bilhassa mahkûm ettirilmek için sevk edildiği mahkemeler ve ehl-i vukuflar, eserlerini ve hayatını tetkikten sonra, eserlerinde görünen kemalat ve güzelliği tasdik etmişlerdir. Şu halde, milletin en zekî ve ferasetli tabakasının, ehl-i akıl ve kalbin yarım asırdan beri devam edegelen ve gittikçe umûmiyet kesb eden Said Nursî ve Risale-i Nur hakkındaki kanaat ve ifadeleri, gerçekten büyük bir hakîkatin tezahürü olarak kabul edilmek icap eder. (Tarihçe-i Hayat-Giriş)