Sünnet; Allah’ın insanlardan uyulmasını istediği bir hayat tarzıdır. Sünnet-i seniyye; Peygamber Efendimiz (asm)’ın ahvalinden, akvalinden ve efalinden ortaya çıkan bir hayat modelidir. Bu modelinin en üstün yönü ise; Allah’ın bundan memnun ve razı olmasıdır.
-Sünnete ittiba, emredildiği gibi dosdoğru olmaktır. (Hud 112)
-Sünnete ittiba, Kur’ân yolunda yürümektir.
-Sünnete ittiba, huzur-u İlâhîyi temin etmek ve ömür sermayesini ibadete çevirmektir.
-Sünnete ittiba, ümmetin fesadı zamanında sünneti seniyyeye temessük etmek, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilmektir. (On İkinci Lem'a)
-Sünnete ittiba, Habibullahın zılli altında makam-ı mahbubiyete mazhar olmaktır.
-Sünnete ittiba, aklî, kalbî ve ruhî hastalıklara, özellikle de sosyal yaralara birer devâdır.
-Sünnete ittiba, Sırat-ı müstakim şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülasasından hasıl olan adalet merkezli bir hayat sürmektir.
-Sünnete ittiba eden katiyen anlar ki, edebin envâını, Cenâb-ı Hak, Habibinde cem etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyyesini terk eden, edebi terk eder.
-Sünnete ittiba eden, her hareketinde istikamet ve itidal üzere gitmiş, ifrat ve tefritten içtinap etmiştir.
-Sünnete ittiba, Kur’an-ı Kerim’in emir ve talimatlarının hayattaki pratik karşılığıdır.
-Sünnete ittiba, İslam Kültürünü yaşamaktır.
-Sünnete ittiba, tüm zamanların fitne ve fesat zehirlerine panzehirdir.
-Sünnete ittiba, kişiyi yozlaşmak ve Allah’tan uzaklaşmaktan koruyan bir kalkandır.
-Sünnete ittiba, İslam kimliğini korumaktır.
-Sünnete ittiba, tüm ibadetlerde fıkıh kaidelerine azami dikkat etmektir.
-Sünnete ittiba, namazı dinin direği, gözünün nuru, gönlün süruru, cennetin anahtarı bilmektir.
(Bkz. Tirmizî, Îmân, 8; Nesâî, Işratü’n-Nisâ, 1; Ebû Dâvûd, Edeb, 78; Tirmizî, Tahâret, 1.)