Ömür kısa ise gün uzun, gün kısa ise “an” uzun ve geniş. Uzun “an”ı güzel değerlendirene gün de uzun olur; uzun günü güzel değerlendirene ömür de güzel ve bereketli olur.
Zamanın kıvrımlarını, dönüşüm noktalarını, kritik akışlarını yakalamak mesele; o mesele çözülünce zamandan, mekândan, hadiselerden şikâyet azalır.
Vakitte yapılacak en iyi şey bulunduğunda düğüm büyük oranda çözülmüştür; geçmişten gelen tehirler yarına akıyorsa “an” karmakarışık, bulanık ve bereketsizdir. Ne “an” yeter, ne gün, ne ay, ne de yıllar; şikâyet örümcek ağı gibi ömrü sarmıştır bir kere, savurur durur!
Fenayı bekaya tebdil etmek, geçici olandan sonsuza merdiven dayamak, tohumları çürütmeden ebedi fidanlara dönüştürmek; insan ömrünün en hayati meselesi ve zamana bakış, yorumlayış ve yaşayışla alakalı.
Zamana daire çizmek ve öncelikleri sıralamak, sonrasında kılcal damarlara kadar nakış nakış işlemek; boşluklar azalmış, doluluk ve derinlik çoğalmıştır.
Seher vakti, işrak vakti, duha vakti, namazla beşe bölünen gün, güneş doğmadan ve batmadan önceki zamanlar... Evden çıkarken, yolda yürürken, durakta beklerken, metroda veya otobüste giderken, çarşıdan geçerken, birini ziyaret ederken, sohbet anı... Hep içi doldurulacak zaman hücreleri!
Ham hayallerle de heder edilebilinir o hücreler!
Boş kalındığında boşluğa düşmeden “an”ı nasıl değerlendirebilirim düşüncesi içte belirmeli ki zaman sıratından geçilebilinsin!
Lüzumsuz şeyleri terk etmek bunun başı olsa gerek; sonu da en lüzumlu şeyi yapmak. Çoğu zaman ikisi arasında salınır dururuz.
Bast-ı zamanı yakalamak gayret sonrası ihsana tabi; musibet zamanları “an”ı derinleştirir ve ulvileştirir.
Büyük eserler hep bu demde verilmiş; Risalelerin yazılış serüveni bunun güzel örneklerinden biri.
Mehmet Akif “Çanakkale Şiiri” ve “İstiklal Marşını” aynı acı, musibet anlarda yazmış ve adını unutulmazlara kaydettirmiş.
Bu bağlamda Bediüzzaman ve Akif eserleriyle yaşıyor; alt zeminde küçük zaman karelerini iyi değerlendikleri görülüyor. Zamanı geldiğinde o hücreler patlıyor ve geniş bir zamana yayılıyor.
Şimdiki zamanda zihni meşgul edecek çok sayıda kareler, kanallar var; tek televizyondan neredeyse isteyen herkes kanal açabiliyor. Kim takip eder, kim seyreder; kıyasıya yarış!
Teknoloji iyi okunmadığı ve kullanılmadığında zaman öldürme makinasına dönüşebilir; ki öyle bir süreçten geçiyoruz.
Yerinde olmayan paylaşımlar nice zamanı çift taraflı olarak boşa çıkardığı göz ardı edilmemeli.
Zamandan zamana dönersek.
Küçük damlalar birike birike göl olur, nehir olur, gün olur denizle buluşur; “an”dan sermede yol açar vesselam.