Zaman çok yönlü bir nehirdir, çok tanımlı bir çokluktur; içine girdiği yere göre şekil alır, bakışa göre isim takılır; o varsa ihtimal vardır, o yaşadıkça umut vardır.
Zaman varlığın zinciridir. Buna rağmen esnetilebilir, bozulabilir.
Sorgulama, zamanı geçmişe döndürür; hedefler geleceğe dönüktür; bazısı araştırmak için dondurur.
‘Zaman sorunu’ yaşanır.
Akıp giderken zamanı kullanmak durumundadır; kimi için yavaşlatmak, gelecek için hızlandırmak, geçmiş için genişletmek, idealleri de varsa üstüne çıkmak zorundadır, maneviyat için zamanı imhal etmek (ihmal etmek değil) de gerekebilir.
Konuşurken doldurmak, karar verirken sıkıştırmak, söz ederken tekleştirmek, düşüncede kullanırken çiftleştirmek, nasihat ederken üretmek, anlatırken örneklemek, eleştiride silmek, savunuda parlatmak, karar verirken eleştirmek gerekebilir.
Söz söylerken içine katmak, düş kurarken bağımsız kılmak, tabirde bağlamak, güzelliği ayırmak, çirkinliği bulaştırmak; etkeni aslına, edilgeni kabuğuna koymak; zalime hatırlatmak, mazluma unutturmak; acıya geleceği, zevke geçmişi vermek; peşinden koşmaktır.
Resulullah’ı (a.s.m.) görev başında görmek için geriye sarmak, bizzat ders almak için zamanın üstüne çıkmak (tayy-i zaman), çok şeyler yapmak için genişletmek (bast-ı zaman), ahirete nisbeten daraltmak, güvenlik için programlamak, yenilenmek için değiştirmek; her günün kârı için yirmidörtten birini harcamak, azı çok yapmak için başvurmak, tükenmemek için tüketmektir.
Zaman hiyerarşidir.
Sabırsızların düşmanı, sabrın ödülüdür.
Zaman anların doğrusal bir birleşimi değildir, eğriseldir, içe dönüktür (yani dikinedir; çembersel yol alır ancak her bir an sınırsız seçenekler taşıyabilir) ve sonsuz anlar anaforudur; dolayısıyla imkândır.
Hataların telafisidir. Özlemenin tadıdır. Arzuların yakıtı, günahın üzerindeki kabuk, sevabın tozudur.
İçine girdikçe (hissettikçe) yavaşlar, dışına taştıkça silikleşir. Hayat varsa, zaman vardır. Kaderin reel dökümüdür.
Zaman bir kurgudur; bir hesaptır.
Kur’an’da, zaman bir şahiddir. İnsana tutulan bir aynadır. İzzet ve azametin elbisesidir. Hikmetin tenidir. Dünyanın teridir. Cennet ve cehennemin harcıdır. Dünyanın Güneş, insanın dünya etrafındaki hareketinin neticesidir.
Fikirlerin montaj bandıdır.
Zaman adalettir. Geçmiş ve gelecek iki koludur, “şimdi” denge noktasıdır.
Zaman miracın sıcak kalmış yatağıdır. Her ‘gün’, Nebi'nin (a.s.m) yanağındaki izdir.
Allah seneyi oniki aya ayırmış, bazı ayları haram aylar kılmış, Ramazanı oruç ayı; bazı geceleri kutsal, bazı günleri ve bazı anları özel kılmıştır. Günü beş vakte ayırmış, her birini hem gün için, hem insanin şahsi hayatı hem sene hem de tarih için önemli inkılâp dönemlerinin sembolü olarak yerleştirmiştir. Ve bu vakitleri kendiyle görüşmeye (namaz) bir fırsat olarak yaratmıştır. Zaman büyük bir nimettir.
Evet, zaman kulun tarlasıdır.
‘Var’sa zaman, ‘yok’sa andır. Her şeyin bir zamanı vardır.
Sadece ölüm ‘zaman’sızdır.