İş yerindeyiz bir abimle bir yandan sohbet ederken bir yandan da telefonuna bir şeyler yüklüyorum.
Zamanın bereketsizliğinden ve yapmayı istediği hiç bir şeyi yapamadığından şikâyet ediyor, ardına da sığındığı mazeretini ekliyor; "ahirzaman tabi bereketsiz..." diyerek.
O sırada şikayeti için bir çözüm arayışı değil, sadece bir serzeniş vardı atmosfere nüfuz eden ve neticesinde hâsıl olan çaresiz bir bunalım...
Birer çay daha tazelemek için yerimden kalkarken, dedi ki "ne ZAMAN biter şu veri aktarımı", baktım kalan süre az önce 9 dakika iken şimdi 21 dakikaya yükselmiş, dedim rahatça içeriz çaylarımızı, acil bir işin mi var abi? "Yok acil değil, ancak daha doktora gideceğim inşallah" dedi.
Çayı söyleyip tekrar geldiğimde; "yahu kardeşim az önce 9 dakika idi ne oldu da yükseldi zaman?"
Abi bu soruna cevap verirsem, ilk şikayetine de cevap bulmuş oluruz.
Tabi halinden memnunsan başka, yok şikayetine bir çözüm gerçekten arıyorsan...
Tuttu kolumdan "otur kardeşim otur, kimseden bir cevap bulamadım, usandım ve vazgeçtim artık otur, otur ve ne olur anlat."
Yüzünün ifadesi değişmiş, ciddileşmiş, meraklanmış, hatta heyecanlanmıştı.
Oturdum, çaylar gelsin başlayayım abi dedim. "Allah Allaah, başla kardeşim, ne çayı, bal halen 20 dk yazıyor zaten ekranda başla sen!" diye tatlıca azarladı beni.
İşte şimdi atmosfere nüfuz eden duygu değişmişti.
Bir cevapla hem bilgisayarın durumunu, hem senin sorunu, hem de BASTI zaman ve TAYYİ zaman kavramlarına bilimsel bir açılıma ulaşabiliriz belki ne dersin abi? dedim.
"Tamam tamam devam et süper olur sen başla şimdi " dedi daha bir tebessümle.
Plansız ve programsızsın abi, bu sayede tayyi zaman oluyor ve gün hatta ömür hızla geçiyor, neredeyse yaşamadığın için, zamanda atlama yaptığını söyleyebiliriz!
Az Önce bilgisayar 9 dakika gösterirken tek parça bir veri ile karşı karşıya idi, bu tek parça gün ay veya yıl olsun, o zamanın hızla akması ile tayyi zaman ortaya çıkıyor. zamanda atlama yaşanıyor.
Oysa biraz sonra içinde dosya sayısı çoğalınca adet sayısınca, akan zaman yavaşladı, başka bir deyişle genişledi. İşte gün içinde dosya sayısının artışı yani plan ve Program ilk NAMAZ’la başlıyor, zikir ve diğer ibadetler ile dosya sayısı artıyor, tek parça gün su gibi akarken, 5 ya da 10 parçaya bölünen gün daha yavaş geçiyor, başka bir deyişle genişliyor ve bastı zaman ortaya çıkıyor.
Askerliğin son günü, hamileliğin, son saati, sınav sonuçları açıklanacakken son dakikalar, boğulma atlatan birinin o saniyeleri, bazen on veya yirmi yılda bedel geçer, işte zaman göreceli bir kavram ve kontrol etmenin, kolay ve lezzetli ve kazançlı bir yolu var.
“Hatta zamanda yolculuk etmenin formülü de bu yoldur.” Dedim.
Gözleri fal taşı gibi açılmışken, "söyle kardeşim, böyle bilimsel bir formülize beklemiyordum, çaylar benden olsun, hem de duacın olurum" dedi.
Peki, o halde tersine çevir abi, ZAMANın tersi NAMAZdır, hem bereketi, hem terbiyecisi, hem programlayıcısı, hem ZAMANSIZ bir hayata sermaye, hem bastı ZAMANDIR.
"Zamanda yolculuğun formülünü iki çaya bir de duaya satacaklarını bilsem, fabrikayı kapatır şimdiye kadar çoktan, bir çay ocağı açardım kardeşim" dedi ciddi ciddi dalmışken.
Dönüp ekrana baktık, halen 19 dakika yazıyordu, okunan ezanın sesi, konuştuklarımızı ispata çağırıyordu bizi. 15 yaşından beri 32 yıldır namaza küstüğü için 32 yıl zamanda atlayan sevgili abimle beraber, kolkola NAMAZ için mescide indik.
Bu ne güzel bir TERCİHtir diye tebrik ettim onu ve "sen yine bir mesaj mı verdin" dedi?
“Sen de tersine çevir abi” dedim yine,
Gözleri daldı, usulca "tercih, tercih... " diye tekrar ettikten sonra, tekrar sarıldı, daha bir neşeyle tuttuk mescidin yolunu. Birinin daha HİCRETine eşlik ediyordum tarifsiz bir keyifle.
Tam mescitten çıkarken, dedi; " yahu sen daha başlamadan ben konuyu yıllardır yaptığın gibi namaza getireceğini biliyordum, ama kalkıp geleceğimi hayal bile etmemiştim..."
Dedim abi hayatı binlercesi tarif etmiş.
Oysa temelde sadece iki unsur var.
ZAMAN ve TERCİH...
İçinden çıkamayıp bunaldığında, kendini değil hayatı ters köşeye yatır.
Hepimiz bazen " Şu hayatı iki dakika durdurabilecek birşey yok mu?" diye, çaresizliğimizi ilan ederiz.
Oysa hayatın "pause" tuşu, günde 5 kez iki m2 bir kilimin başucunda saklıdır.
Oysa "zamana" meydan okumak bir "tercihtir. "
Oysa her NAMAZ bir HİCRETTİR...
Oysa dünyanın iki temel unsuru dünya gibi tersyüz olsa ahiret için de iki temel unsur olur...
Tersinden bakmak, anlamayı kolay kılar.
Zîrâ; Ne olduğunu bilmek, ne olmadığını da bilmeyi gerektirir...
(Bu tayyi zaman ve bastı zaman deneyini evdeki veya iş yerindeki bilgisayarınızda, telefon veya flaş bellek ile deneysel olarak tecrübe ediniz, bir hakikattir. Mesela; 2 gb bir veri tek dosya iken, ne hızda atıyor, yine aynı boyutta 2 gb veri 100 dosya halinde ne hızda atıyor?)