Tarihî kaynaklarda karşılığı var mıdır? Bilmiyorum. Bahsedildiğine göre eskiden saraylarda hükümdarı neşelendirmek için şekilden şekle girip, kendini olmadık hallere sokarak hükümdarı eğlendiren soytarılar varmış. Hükümdarın morali bozuk olduğunda soytarısı onu neşelendirir, moralini yerine getirmek için şekilden şekle girer, moralini düzeltmek ve neşelendirmek için elinden geleni yapar ve bunun karşılığında bahşiş alırlarmış. Çok itibarsız bir meslek olduğu aşikâr…
Zamanımızda ise bu soytarılık mesleğinin sosyal medya araçlarına video yüklemek suretiyle devam ettiğini söylersek yanlış demiş olmayız, değil mi?
Zamane soytarıları para kazandıkları efendilerini memnun etmek, eğlendirmek için aklınıza gelmeyecek ve kesinlikle yapmak istemeyeceğiniz şeyleri yapabiliyorlar. Kendini mahalle serserilerine dövdürten, hakaret ettirten mi istersin; olmadık rezillikleri yapıp yayınlayanları mı? Ne ararsan var.
İnsanlar para kazanmak için ve en çokta şöhret sahibi olmak, tanınmak için söz konusu onur kırıcı, haysiyet zedeleyici hatta haram içerikli videolar çekip internette yayınlıyorlar. Para kazanmanın haysiyetli, onurlu ve helal birçok yolu varken böyle haysiyet kırıcı içerikler hazırlayarak sosyal medyada paylaşılması çok yanlış. Söz konusu videoların sosyal medya mecralarında yayınlanmasının ve paylaşılmasının istikbalimize ve ahiretimize bakan birçok olumsuz neticesi de var üstelik. Dinimizce haram sayılan içeriklerin izlenmesi neticesinde kazanılan para haram paradır. Haram parada bereket olmaz, huzur olmaz. Öyle bir harcanıp gider ki elinizden nasıl akıp gittiğini anlayamazsınız bile.
Şöhret, dıştan bakınca herkesin elde etmek istediği, sahip olmak istediği bir şey olması yanında netice itibariyle ve işin hakikatinde şöhretin kendisi Bediüzzaman Hazretlerinin ifadeleriyle “kalbi öldüren zehirli bir baldır.” Bal gibi tatlıdır. Cazibedardır. Kendisine celp eder. Ama özünde kişinin ruhunu, kişiliğini, haysiyetini, onurunu, hatta belki yeri gelir kişinin itikadını zehirleyecek niteliktedir. Şöyle ki: “şöhret divanelerinden birisi namazgâhı telvis etmiş, tâ herkes ondan bahsetsin. Hattâ ondan lânetle de bahsedilmiş de, şöhretperestlik damarı kendisine bu lânetli şöhreti hoş göstermiş diye darbımesel olmuş.”[1] Şöhret olma isteğinin insanı nasıl zehirlediğini, nasıl gözü kör ettiğini, nasıl rezili rüsva ettiğini görüyorsunuz değil mi? Adam kendisinden bahsedilsin diye gitmiş mescide pislemiş. Evet, şöhret olmuş. Herkes kendisinden bahsetmiş. Bahsedilmiş ama lanetle. Ne var ki şöhret hissi ona bu lanetli şöhreti tatlı göstermiş.
Dikkat ederseniz şöhret elde etmek isteyenlerin kahir ekseriyeti umdukları şöhreti de elde edemiyorlar. Yayınladıkları videolarla kalakalıyorlar.
Bu hastalıklı durumun bir de ileriye, istikbale bakan yönü var. Şöyle ki;
Şimdi söz konusu soytarılık videolarını çekenler zamanı gelecek çoluk çocuk sahibi, hatta torun sahibi olacaklar. Bu videoları gören çocukları ve torunları ne hisseder? Siz bir düşünün.
En önemlisi de bu videoların ahirete bakan yönü. Söz konusu video haram içerikli bir video ise yayında kaldıkça ve izlendikçe günaha giren kişiler adedince günah o videoda yer alanın ve videoyu paylaşanın ve de yayınlayanın günah defterine yazılacak. Bu videolar gösterildiği sürece günahlar yazılmaya devam edilecek. Videoda yer alan ve videoyu paylaşan ve de yayınlayan emri hak vaki olup vefat ettikten sonra da günahlar yazılmaya devam edilecek. Ne kadar dehşet verici, değil mi? Allah muhafaza, adeta öldükten sonra bile günah işlemeye devam ediyormuşçasına günah defteri işlemeye devam edecek. Bu videonun izlenmesi karşılığında kazanılan paranın da haram para olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.
Ey benim bu fani dünyanın fâni zevk ve fâni makamları için ebedi ahiretini kaybetmeyi istemeyen, akıllı ve güzel kardeşim! Senin de var ise bu minvalde hazırladığın ve yayınladığın videoların hiç beklemeden ve ertelemeden onları geri dönüşümsüz silmeli ve Allaha tövbe etmelisin. Zira vefatından sonra arkandan bıraktığın bu haram içerikli videoların izlenip sana günah kazandırmalarını istemezsin, değil mi? İnsanı insana köle ve abd eden bu şöhret belasından kurtulmalısın. Rızkını helal dairede aramalısın. Hadis-i şerifte de belirtildiği üzere; Bilmelisin ki insanı kabre üç şey takip eder. Bunlar; akrabaların, malın ve amelindir. Akrabaların ve malın geri döner, amelin ile baş başa kalırsın. Ölüm anında ameline göre karşılanacak, öyle muamele göreceksin. Kabir hayatın ameline göre şekillenecek. Dirilirken de yanında sadece amellerin olacak. Hasan Basrî hazretlerinin de dediği gibi: “Sen yalnız ölecek, kabre yalnız girecek, kabirden yalnız kalkacak ve hesabını yalnız vereceksin.”
Selâm ve dua ile.
[1] Risale-i Nur Külliyatı Lem'alar On Üçüncü Lem'a