Bismillahirrahmanirrahim
Hem kendini başıboş zannetme.
Zira şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin.
Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?
Zelzele gibi vakıalar olan şu hadisat-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller.
Meselâ, zemine nebatat ve hayvanat envâından giydirilen, birbiri üstünde, birbiri içinde gayet muntazam ve gayet münakkaş gömlekler, baştan aşağıya kadar gayelerle, hikmetlerle müzeyyen, mücehhez olduklarını gördüğün ve gayet âli gayeler içinde kemâl-i intizamla meczup mevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin halde, nasıl oluyor ki, küre-i arzın, benî Âdemden, bahusus ehl-i imandan beğenmediği bir kısım etvâr-ı gafletin sıklet-i mâneviyesinden omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi HAŞİYE-1 mevtâlûd hadisat-ı hayatiyesini, bir mülhidin neşrettiği gibi gayesiz, tesadüfî zannederek, bütün musibetzedelerin elîm zayiatını bedelsiz, hebâen mensur gösterip müthiş bir ye’se atarlar. Hem büyük bir hata, hem büyük bir zulüm ederler. Belki öyle hadiseler, bir Hakîm-i Rahîmin emriyle, ehl-i imanın fâni malını sadaka hükmüne çevirip ibkà etmektir ve küfran-ı nimetten gelen günahlara kefarettir. [On Dördüncü Söz]
Bediüzzaman Said Nursi
Haşiye-1 - İzmir‘in zelzelesi münasebetiyle yazılmıştır.
Sözlük:
nazar-ı hikmet: hikmet bakışı
hadisat-ı kevniye:hadisat-ı kevniye: kâinat ve yaratılışla ilgili olaylar
envâ: çeşitler, türler
münakkaş: nakışlı
müzeyyen: süslenmiş
mücehhez: cihazlanmış, donanmış
kemâl-i intizam: tam bir düzenlilik
etvâr-ı gaflet: gaflet davranışları
sıklet-i mâneviye: mânevî ağırlık
mevtâlûd: ölümcül
hadisat-ı hayatiye: hayata ait olaylar
mülhid: dinsiz
Hakîm-i Rahîm: herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan ve çok şefkatli ve merhametli olan Allah
ibka etmek:devamlı ve kalıcı hale getirmek
küfran-ı nimet: nimete karşı nankörlük