İsrailli sivil savunma yetkilisi Ofer Shmerling, El Cezire ekranlarına yansıyan sözlerinde şöyle diyordu:" "I will play music and celebrate what the Israeli air force is doing." Bu sözleri bizim ifadelerimize dökecek olursak kısaca ve özetle şu demek: İsrail uçakları Gazze'yi bombalarken zil takıp oynadım... İşte bu nokta sözün bittiği nokta. Nitekim bu sözleri duyan Ali Abunimah:" We Have No Words Left/ Sözün bittiği noktadayız" diyor. Sözün bittiği yerde Arapların sukutu başlıyor. Eskiler sukut ikrardan gelir derlerdi. İsrail mezalimi ve vahşeti karşısında sukut da aynı şekilde ikrardan sayılmalıdır. Nitekim, Ummu'l Fahm belediyesi eski Başkanı Raid Salah gibiler bu sukutu sorguluyorlar ve bunun ödlek bir sukut olduğunu ve zımni olarak bir muvazaa ve işbirliği anlamına geldiğini ifade ediyorlar. Petrol konusunda bir araya gelmeyi başaran Körfez Arapları veya genel olarak Araplar maalesef Gazze konusunda bir araya gelemediler ve gelemiyorlar. 'Hoş gelseler ne olur konuşmaktan ve dağılmaktan başka!' diye de eseflerinizi belirtebilirsiniz. Gazze faciası karşısında kılını kıpırdatmayan Arap Birliği noktasında hayal kırıklığını ve teessüflerini bildiren yazar ve çizerler ve sokaktaki adam Arap Birliği'nin fiilen bittiğini söylüyor. Yine bazılarınız sorabilir: Gerçekten de böyle bir birlik hiç oldu mu? Bu soru karşısında kafamda Faslı düşünür Mehdi Mencere'nin sözleri uğulduyor. El Cezire'de katıldığı bir programda şunları söylemişti:" Arap Birliği, vaktiyle İngiliz Dışişleri Bakanı Antony Eden'in tavsiyeleri doğrultusunda kuruluğunda İngiliz hariciyesinin bir şubesi gibi çalışıyordu. İngilizler gitti Mısır hariciyesinin bir kolu ve şubesi haline geldi. Ve eskisinden daha kötü oldu demiyorum ama netice itibarıyla fonksiyon ve işlevi, Mısır'ın çıkarları veya vizyonuyla sınırlı..." Eden, Arap Birliği Teşkilatı'nı Şerif Hüseyin ve oğulları ve benzeri liderler için kurmuştu. Şimdi ise onun başında onların torunları var.
*
Araplar neden Gazze'ye sahip çıkmıyor da suçu Hamas'a atıyorlar? Neymiş Hamas ile Fetih arasında ayrılık gayrılık varmış ve saldırının asıl nedeni bu ayrılıkmış! Öyleyse vurun abalıya! Peki, kendileri Hamas ve Fetih için daha iyi bir örneklik mi oluşturuyorlar? Neden Suriye bir kefede Suudi Arabistan ve Mısır başka kefede veya cephede bulunuyor? Veya madem öyle neden kendileri olağanüstü ve acil bir zirvede bir araya gelemiyorlar? Bahanelerin dışında Gazze meselesine sahip çıkmayışlarının temelinde tek neden var. Saltanatlarını kaybetme dürtüsü. Veya 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' yaklaşımı, başka ne olabilir ki? Dünya saltanatını ahirete ve kardeşlik hukukuna tercih etmek. Ahireti dünyaya feda etmek. İşte bunu en iyi ortaya koyan ifadelerden birisi Ezher Uleması Cephesi (Cephetü'l Ulema el Ezher) yetkililerinden birisinin anlamlı şu sözleridir. "Şayet Mısır rejiminin veya Mısır'ı yönetenlerin dini hassasiyeti ve duyarlılığı olmuş olsaydı İsrail Gazze'ye saldırmaya cesaret edemezdi..."
*
Gazze'de İsrail'in karşısına çıkamayanlar bahane üretiyorlar. Mübarek'in açıklamaları bu bağlamda özrünün kabahatinden daha büyük olduğunu gösteriyor. Dolaylı bir şekilde Hamas'ın İsrail'e teslim olmasını istiyor. Refah sınır kapısının açılmasını şartlara bağlıyor. AB gözlemcileri bulunacak ve Şerit, Filistinlilerin biricik ve yasal temsilcisi Özerk Yönetim'e devredilecekmiş! Ve ayrıca Refah sınır kapısı yardım geçişlerine müsait değilmiş.
Merd-i kıpti şecaatini arz ederken sirkatini söylermiş. Yardımların İsrail'in kontrolünden geçmesi için Kerem Ebu Salim kapısına yönlendirilmesini istiyor. Mübarek, İsrail'in tuzağına düşmeyeceğiz ve Gazze'nin Batı Şeria'dan kopmasına müsaade etmeyeceğiz diyor. Halbuki düşmüş bile. Lisan-ı haliyle, 'şayet biz Refah sınır kapısını açarsak; Gazze'de Hamas bağımsız bir yapıya bürünebilir ve böylece dolaylı olarak biz de Fetih ile Hamas ayrımını derinleştirmiş oluruz' demek istiyor. İsrail'in geçmişte Gazze'yi Mısır'a terk ederek 'bu gaileden' kurtulmayı bir seçenek olarak masada tuttuğunu biliyoruz. Velev ki öyle olsun. Ancak bunun acil insani felaketle ve durumla ne alakası var? Filistin halkı ölüm kalım ve beka mücadelesi içinde. Belki de aksi yapılsa yani Refah sınır kapısı daimi açık tutulsa hem Ramallah yumuşayacak, inadı kırılacak hem de İsrail'le geçici veya kalıcı düzeyde ateşkesin altyapısı temin edilmiş olacaktır. Siz sukutun veya muvazaanın insanı nasıl bir mantığa sürüklediğini Mübarek'in açıklamalarında görün. Elbette ki Filistinlilerin iki yakası bir araya getirilsin ve aradaki buzlar eritilsin ve ilişkiler tamir edilsin. Gazze'ye insani yardım götürülmesi ve Gazzelilerin yaşamasına yardım edilmesi buna engel mi teşkil ediyor? Maalesef Mısır rejimi sadece yaşlanmamış aynı zamanda taaffün de etmiş.
Milli Gazete