Kur’an’ı mu’ciz-ül Beyan, Yahudiler için hayat sevgisi ve dünyaya taparcasına bağlanmada diğer milletlere göre çok aşırı gitmeleri kendi peygamberlerine ve diğer peygamberlere düşmanlık ve suikastları yüzünden kıyamete kadar zillet ve meskenet kısmetleri ve kaderleri olduğunu haber vermektedir.
Asırlık bin bir oyunlarla kurulan yeni Yahudi Devleti olan İsrail, arkalarında çok büyük güçlerin himmetleriyle, Yahudilerin yüzünü güldürmeye muvaffak olsa da bu saadet ve mutluluklarının suri ve geçici olduğu ve Hükmü Kur’ani’nin kıyamete kadar devam ettiğini görüyoruz.
Kur’anın çok çeşitli mucizevî yönlerinden bir ciheti de gaipten haber vermesidir. Kur’an’ın, mazi hadisatından, yaratılış ve sırr-ı kâinata dair meselelerden, istikbalde vuku bulacak olaylardan ve müsbet ilimlerin ve teknolojik gelişmelerinde tasdik ettiği normlar, hakikatler, haberler binlerdir.
Kurulduğundan bu yana estirdiği zulüm ve fesat, yaptığı insanlık dışı haksızlıklar ve akıttığı masum insan kanları yüzünden bilhassa uluslar arası sularda, kanunsuzcasına ve korsanca masum insanlara yaptığı vahşetle, İsrail bu gün bütün dünyanın nefretine maruz bir ülkedir.
Bütün dünya milletlerinin BM’den yediği tüm kınamaların toplamından fazla kınanan ve yerilen ülke kurulduğundan bu yana İsrail’dir.
Dünyada en çok aleyhinde yürüyüşler yapılan ve “kahrolsun” bedduasına maruz kalan ülke İsrail’dir.
Şu son Birleşmiş Milletlerin “kınama” kararı, Yahudiler hakkındaki Kur’an’ın “onlar zillet ve meskenet’e mahkûmdurlar” hükmünün bir tefsiri Mucizevî tezahürü değil midir?
Demek Kur’an, geçmiş ve gelecek her şeyi bilen bir Zat’ı Zülcelalın kelamıdır. Allah kelamıdır.
Bu gün, bütün dünyanın nefret ve lanetine mahkûm bir ikinci devlet var mıdır?
Komşularının ve tüm ortadoğunun memnun olmadığı ülke İsrail’dir. İsrail kendi kılıcını ayağına vuran asker misali yaptığı korsanlık ve anarşist eylemiyle ortadoğudaki tek dostu olan Türkiye’yi de maalesef kaybetme noktasına gelmiştir.
Maalesef, Türkiye de bu gayrı meşru dostluğunun bugün tokadını acı bir şekilde yemiştir. İsrail adeta 70 milyonluk Türkiye’ye tokat atmıştır. Türkiyenin uluslar arasında haklı olarak kopardığı vaveylanın arkasında da bu yediği tokadın şaşkınlığı vardır.
Türkiye şoktadır ve İsrail’den yediği bu tokatla izzet ve vakarı yaralanmıştır.
Türkiye’nin İslam âlemini üzen İsrail’e olan ve dünya menfaati üzerine bina edilen muhabbeti bu son hadisede adeta suratına çarpılmıştır.
Demek dünyevi menfaatler ve dostluklar her şey değildir. Türkiye bu günü bir milat kabul etmeli ve geçmişinin iyi bir muhasebesini artık yapmalı, ne idim, ne oldum ve ne olacağını düşünmelidir?
Süper devletin dostluğu İsrail’i dünya milletleri nezdinde lanetlemekten, kınamaktan kurtarmadı.
Şimdi denilse “kınanmışta ne olmuş İsrail’in umurunda mı?”
Evet, arsız, perdesiz ve namus bilmez bir adamın şen şakraklığı, cüretkârlığı onu dünya yanında, makul, namuslu ve sevimli yapmaz. Öyle de, dünya milletlerinin vicdanında bugün İsrail mahkûmdur ve sevilmeyen bir devlettir ve ortadoğunun hatta dünya barışının tehdit edicisi bir çıbanbaşı olarak gittikçe görülmektedir.
Çıbana önlem alınmazsa vücudu bitirir. Dünya huzur ve barışının çıbanbaşının İsrail olduğuna, Hükmü Kur’ani’yedeki sırrı, mevtalut hadisatın ikazatıyla dünya milletleri anladıktan sonra kendi mevtine mi rıza gösterecek?
Yoksa çıbana neşteri vurmayacak mıdır?