Zübeyir Gündüzalp: Tembelliğe, basit ve manasız zevklerime, müsaade etmeyeceğim!

Zübeyir Gündüzalp'in hayata dair bazı tesbitleri

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin en yakın talebelerinden olan Zübeyir ağabey, istikameti, ciddiyeti, sabrı ve idealist oluşu ile tam bir örnek insandı.

Zaman zaman notlar da alan Zübeyir ağabeyin hayata dair bazı tesbitleri "Bir Dava Adamından Notlar" kitabında şöyle yer alıyor:

Tesbitler

• Her insan kendi değerine inanır ve başkalarının da bunu kabul etmesini ister.

• İnsan, her şeyden evvel kendisiyle ilgilenir.

• Her şeyi bildiğini iddia edenler cahildir.

• Kabı dolu olana ilimden bahsedilmez.

• Kudsi uhuvvetin teessüsü için çokluğa lüzum yoktur; üç-beş kişi olsa kafidir.

• Doğruluk itidaldedir, ihtiyat sabırdandır.

• Şahsi kusuru, umuma taalluk eden kusurdan tefrik etmeliyiz. İnsanın şahsî olan kusurlarından, şefkat ve acımak ile kurtulabileceğini telakki etmeliyiz.

• Dilimizi; samimiyet zannıyla tahripkar, yıkıcı, gücendirici konuşmalardan muhafaza etmek gerekir.

• Münakaşa ile hiçbir dava halledilmez. Münakaşadan yavaşça çekil, öyle şeyler muvakkattir.

• Taarruz edildiğinde, mukabele-i bilmisil yapmamak. Hele Müslüman olursa müsbet mesaiye devam, Meslek-i Nuriyenin esasatındandır.

• Büyük zatlar bunda müttefiktir ki; “Başkalarıyla uğraşan yolundan kalır.” (Dinsizlerin ve şeytanın ehl-i hizmeti başka şeylerle meşgul ederek, hizmete mani olma planı vardır.)

• Şahsi müdafaaya geçmeyip, daima hak ve hakikati iltizam ve müdafaa etmek, meslek-i kudsiyemizdendir.

• İnsan; bazı imtihanlara maruz kalır. Bu durum kuvvet ve salabet kazanmaya sebeptir.

• Varta ve yanlışlık gibi hadiselerden, kendimize ibret ve ders almalıyız. Yoksa biz de aynı hallere düşebiliriz. Bu hâl-i sükuttan titreriz ve titrerim.

• Şaka muhabbetin kezzabıdır.

• Düşün! Düşün! Ne düşündüğünü de düşün!..

• Çok kere olur ki, hatası kendisine söylenmeyen bir kimse, hatasını hüner sayar.

• Sana şifa lazım ise, acı ilaç iç. Dostun sözü acıdır.

• Zihnî faaliyet için takip edeceğim gaye, iradî dikkat cehdlerinden ibarettir.

• İmanı kurtarmak, Kur’ana ve Nur’a hizmet gibi, mukaddes ve asil bir dava uğrunda, hayatımı fedadan çekinmeyeceğim.

• Hususan yeknesak dünyevi meşguliyetler; insanın mahiyetindeki ulvi melekeleri körletir. Manevi terakkiyata medar olacak yüksek istidatları söndürür, kabiliyetleri verimsiz kılar.

• Tembelliğe, basit ve manasız zevklerime, müsaade etmeyeceğim!

• İrade ve nefsimize hakimiyete, inayet-i Hakla muvaffak olabiliriz. Bu cehdimizde "zaman" da bize hizmet edecektir.

• Nefse hakimiyetin en ehemmiyetli şartı; fikirlerin ve hareketin kuvvetli i’tiyatlar halinde birbirine raptedilmesidir. (Fikir ve hareket arasında öyle bir rabıta te’min etmelidir ki; zihinde teşekkül eden bir fikri, aynı vuzuh ve şiddetle "hareket" takip edebilmelidir.)

• Üstadımıza sadık olan, rıza-i İlahîyi bulandır.

• Yüksek bir gaye, ebedi, canlı ve cazip bir maksad; işte bütün sıcak heyecan ve fikirlerimizi hakaik-i imaniye üzerine çevirebilmeliyiz. Böylece hedefe varabiliriz.

• Gayrimeşru veya lüzumsuz arzularıma mukavemet ve muhalefet etmeliyim.

• Maksat ve gayelerimize muvafık hislerimizden, hemen istifade etmeliyiz.

• İşimizin kudsiyetine ve yüksekliğine karşı bir his mi husule geldi, hemen iş başına!.. İşi hoş ve cazip kılan, zihnî ve bedenî bir kuvvet mi hissettik, çabuk kitap başına!.. Derhal iş başına!..

• Tembel bir hayat seyrinin vicdan azabından azade kalması kâbil değildir.

• Nur-u Kur’anla meşguliyet; insanda yüksek hazlara, ebedi saadete ve baki şereflere karşı ulvi hisler husule getirir.

• Zihnen çalışan insanlar, yalnız arzu ettikleri şeyleri hatırda tutmaya muvaffak olurlar. Biz mevzuumuzu tekrarlamak suretiyle dikkatimize büyük mikyasta hakim olabiliriz.

• Şehevi temayülleri uyandıran, tahrik eden ve bizi mübhem hayallere müsait kılan, tembelliğe teşvik eden kitapları okumamalıyız. Bunlardan nefret etmeliyiz. Kur’anî ve imanî hakikatlarla, bize saadet anahtarları kazandıracak eserleri okumalıyız.

• Fikirleri ve hareketleri hoş ve meşru olmayan, hayal tarzları İslamiyete muvafık gitmeyen ve vaki sebeplerle tembelliği, mâkul ve meşru gösteren arkadaşlardan büyük bir soğuklukla uzaklaşmalıyız.

• Tahkiki iman dersleriyle tenevvür eden bir kimsede sefil hisler, yerlerini âlî duygulara terk ederler.

• Nazarlarımızı, harici alemden kendi nefsimize iradî bir surette çevirmeliyiz. Harici vak’a ve hadiselere tabi olmadan, kudsi hizmetimize ve ulvi meşguliyetimize devam etmeliyiz.

• Gaye ve maksatta muvaffak olmanın sırrı şudur: Maksad ve gayelerimize faydalı olan şeylerden istifade etmek, onun haricindeki şeylerle meşguliyeti mâlâyani addetmek, lüzumsuzluğuna inanmaktır.

• Bizim büyüklerimize tazim, küçüklerimize merhamet etmeyen bizden değildir.

• Kükremiş fil, o kadar zorlu ve heybetli hayvan iken, sahibinin üzerine hücum etmez, çünkü lütfunu görmüştür.

• Münafığın rey ve hükmü, gammaza muvafık görünür. Bunların laflarına itimad edip aldanma!.. (Ehl-i tahkik ve tedkik ol...)

• Bilhassa münazaalı haberlerin, sözlerin nakillerinde noksan ve fazlalık olabilir, habbe kubbe yapılabilir.

Bunun için herkese, hususan sevdiklerine aldanmaktan kendini koru... Muhakemeli ve âkilâne davran... Bu gibi şeylerde itidal-i demle hareket et... (Birinin sözüyle diğerini mahkum etme.)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Nur Talebeleri Haberleri