Selahattin GEZER
Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman: Reçeteleriniz akıl nakil aracı oldu
Sevgili Psikoloğum: Kaldırımda yürürken, caddeden bir araç geçmişti. Üzerinde “Hasta Nakil Aracı” yazıyordu. Bu beni düşüncelere salmıştı… Gayri ihtiyari tebessüm etmiştim ve defalarca mırıldanarak: Akıl nakil aracı demiştim...
Hastayı nakil eden araç olurda, akıl nakil aracı olamaz mıydı? Elbette olurdu... Bazen burnumuzun dibinde ki bir hakikat sanki Kafdağı arkasındadır ve aklımız – şuurumuz ona ulaşmakta zorluk çeker! Bazen de çok daha uzaklardadır... İmkân olsa yıldızlar ötesine ulaşırız da; bazen hakikatlere ulaşmak ve onu kavramak çok daha zor oluyor. En güzel nakil vasıtasının; akıl nakil aracı olduğunu sizin çok büyük gayretinizle, akılların hakikate ulaşmasından anlıyoruz…
Ehli küfür, birçok yollarla, imanlı ecdadımızın çocuklarını tuzaklara düşürmüş, Kur’an ve hadisten uzaklaştırmıştı. Tabiatperestlik, maskara darwinizm ve tüm izmleri bu milletin çocuklarına musallat etmiştiler… İşte böyle bir ortamda öyle nakil araçları ortaya koydunuz ki; aynı araçlar her yaştan, her meslekten insanların akıllarını yolsuzluktan ve araçsızlıktan kurtardı, imanın sahili selametine çıkardı. Şükürler olsun; Risale-i Nur Külliyatındaki tüm hakikatler, el ele vererek, aklımızı gerçeklere teslim ediyor ve her müşkülümüzü hallederek bizi tedavi ediyor...
Sevgili Psikoloğum: Kur’ân'ın buyruklarını “Sünnet-i seniyyenin” kılavuzluğuyla Ümmet-i Muhammed’e sunan Ehl-i sünnet muhakkikler, mütefekkirler, müfessirler gibi son yüzyılımızda da sizin reçeteleriniz, hasta akılları ve ruhları hakikatlere ulaştıran bir akıl nakil aracı olmuştur. Bu vasfını en güzel şekilde; milyonlarca insanın imanını kurtarmaya vesile olarak, ortaya koymuş ve inşallah kıyamete kadarda devam edecektir.
Zerreden yıldızlara birbirlerini doğrulayıcı ve kâinatın büyük ağzıyla, Allah’ın varlığını ilan etmelerini işitip, bu muhteşem hakikatleri bize çürütülemez deliller olarak sundunuz… Bizim bin yıllık imanlı hafızamıza perdeler çekip, aklımızı almışlardı… Araç yoktu, yollar ise engellerle doluydu… Araç olmak isteyenlere de türlü bahanelerle engel olmuş ve yüzyılın mazlumları konumuna düşürmüşlerdi. Fakat siz tüm engellere, zulümlere hücrelerden meydan okuyarak, nakil vazifesinden geri durmayacağınızı ortaya koydunuz ve neticesini de en güzel şekilde aldınız. İstibdat rejimi dönemlerinde, yeniden şuurumuzu, hafızamızı komadan çıkararak, aklımızı Kur’an ve iman hakikatlerine nakil ettiniz.
Sevgili Psikoloğum: Risale-i Nurların tamamını ele almadan, sadece iman kurtaran bir reçete olduğunu görmek, eksik bir bakış oluyor. Evet, iman kurtarıyor ama yanında da akıl kurtarıyor, ruh kurtarıyor, duyguları kurtarıyor, dahası kalbi kurtarıyor ve cemiyet hayatında birer sağlıklı nefer olmamızı sağlıyor... İmanlı olup, ruhen yara bere içinde olan insanlarımız var… İman etmiş ama duruşuyla Müslüman’a zarar veren, aldığı kararla, söylemleri ile İslam düşmanlarını sevindiren, cemaat ruhuna aykırı davranışlar sergileyen, ilgi ve hürmet bekleyip, hürmet gösterilmesi gereken ağabeyleri tanımayan, ihlâs ve uhuvveti boğazlamış insanlarımız var…
Eğer Risale-i Nurları sadece iman kurtaran reçete olarak görür isek, diğer hastalıklarımızı da tedavi etme özelliğini engellemiş oluyoruz... 100 yıllık tahribat sadece imanları zafiyete uğratmadı; insanlarımızda her türlü içtimai ve beşeri yaralar açtı... Risale-i Nurların hayat tarzı olması için ruhi, ahlaki ve davranış şeklimize yansıması için külli bir reçete olduğunu, Lahikaların pusula olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. Nurları yalnızca iman kurtaran olarak görmek, genelindeki her derde çare olma vasfını görmemek, kazanılan imanın zamanla zaafa uğramasına, yanlış yerlerde durmamıza ve diğer reçetelerinizin üzerimizdeki etkisinin azaltmasına sebep olacaktır.
Sevgili Psikoloğum: Reçetelerinizin ortaya koyduğu unutulmaması gereken hakikatlerden biride; Risale-i Nurlar, Lahikalar ile birlikte ele alındığında, hizmetimizde cemaate zarar verecek davranışlardan uzak ve gerçek ihlâsı ve uhuvveti elde etmiş olacağız ki bu tek sesli kocaman bir aile olmamızı sağlayacak. Bu durumda, iman kurtarma davamız, daha etkili ve çözüm odaklı olacaktır. Bu güne kadar yaşadığımız hadiselerin kaynağı; Lahikasız, ihlâssız ve uhuvveti temin edememe kusurumuzdur. Bu ise bizi elbisesiz bırakmış.
Hâsılı kelam: İnsan araç içindeyken aracın kıymetini pek bilmez, sıkıntılar yolda bırakınca hele bir de yokuşun başında ise kıymeti çok daha bilinir hale geliyor. Acaba Akıl nakil aracınızın kıymetini biliyor muyuz? Ya da o araca ihtiyacımızın farkında mıyız? Akıl nakil aracı Risale-i Nurlar, zamanın boğucu hâdiseleri karşısında, insan ruhunu oksijen - hakikat çadırına alarak, günahlardan ve vesveselerden, Ümitsizlikten ortaya çıkan yaraları tedavi ediyor… Hasta akıl, hakikate nakil olmayınca, başka akılları da çürütüyor… İnsan en azından aklının hastalığını bilmekle başka akıllara da fayda sağlamış oluyor…
Bizi dalaletten kurtarıp, Allah’a sarsılmaz bir iman sahibi eden siz Sevgili Psikoloğumuz’a teşekkürümüz; ihlâs ve uhuvveti gerçekte yaşamak olacak ve de arızalı sesler çıkarmamak, tek ses olmak… Allah bizleri Aklı Nakil Aracından mahrum etmesin, hayırlı ramazanlar...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.