Muhammed Numan ÖZEL
Şevk ve klavye Nurculuğu
“Cenab-ı Hakk'a nâzır ve ona vâsıl olan yollar, kapılar; âlemin tabakaları, sahifeleri, mürekkebatı nisbetinde bir yekûn teşkil etmektedir.” [1]
Malumdur ki herbir insan bir alemdir. Kendi iki ayaklı cismani aleminin içerisinde var olan şeyleri açıp genişletsek karşımıza mini bir alem çıkacaktır. Ama bu hususi alemin şekli ve hususiyeti hakkında tam bir bilgi ve malumat sahibi değildir.
Alakadar olduğumuz, gördüğümüz, yaşadığımız şeyler ise bizim iç alemimizi şekillendirmektedir. Yani aldığımız evimizin peyzaj mimarisini yaparken hariçteki alakadar olduğumuz şeyleri kullanıyoruz. O halde mimarımızın kalitesi olması bizim alakadar olduğumuz şeylerle direkt olarak alakadardır.
“Tekrar çok tavsiye ediyorum, okuyun, okuyun. Okudukça, risaleler feyzâver nurları saçıyorlar. Okudukça iştiyak getiriyorlar, usanç vermiyorlar. Başka kitabları bir-iki defa okusan, insana usanç veriyor. Halbuki risaleler öyle değil, okudukça başka başka iman halleri telkin ediyorlar.” [2]
“Kur'anî bahçede her zaman başka renkte, başka letafette, başka tesirde hakikî cennet çiçekleri açılıyor.” [3]
“Bizim manevî yara ve hastalıklarımızı teşhis buyurup, öldürmemek için her nevi' mualeceleri ile memzuç, hem mugaddi, hem müessir tiryaklarını Cenab-ı Hakk'ın ihsanı ile gönderiyorsunuz. İhlas hakkında evvelce ve bilhassa sonra ihsan edilen risaleleri okudukça, vücudumun ağrıdığını ve her zerresinin titrediğini, müteaddid diyarlardan tevellüd eden kurtlar oynamaya başlayınca, en ahmak ve eblehçe hareketlerimi gösterdiler.” [4]
Rabb-i Rahim bizleri muhtelif surette çeşitli sima ve fıtratlarda yaratmıştır. Bu yaradılışa yani fıtrata istidad namı altında olan yetenekler koymuştur. Bu istidadlar insanın meyl, iştiyak, incizap ve alakası nisbetinde muamelelere tabi tutulmasıyla kabiliyetler açığa çıkar. Yani istidadlar her insanda tohum ve çekirdek olarak mevcuddur. Hariçten bu istidadları inkişaf edip geliştirmek için yapılan teşebbüsler bu çekirdek ve tohumlar sümbül verir ve kabileyetler açığa çıkıp zahir olur. Mesela istidad olarak hitabet veya tıpçılık istidadı var. Bunun eğitimi almak insanda bu sıfatları sümbül verecek ve istidad tohumları filiz verecektir.
"Risale-i Nur, yalnız bir cüz'î tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan, dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal'ayı tamir ediyor.
Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor, belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsid âletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumî ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun bâhusus avam-ı mü'minînin istinadgâhları olan İslâmî esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılması ile bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi, Kur'an'ın i'cazıyla o geniş yaralarını Kur'anın ve imanın ilâçları ile tedavi etmeğe çalışıyor." [5]Risale-i Nur Külliyatının tedrisinden geçerken “dikkat, tefekkür ve ihlas” [6], “tamamını teenni ile mütalaa” [7], “devamlı olarak, teenni ile ve lügatların manalarını öğrenerek, dikkatle” [8], “nazlanan ve istiğna gösteren nazeninlerin mehirleri dikkattir” [9] ders esnasında her talebeden beklenen ise daima ihtar edilen şudur ki: "Her kim olursan ol; bak, gör, yalnız gözünü aç, hakikatı müşahede et, saadet-i ebediyenin anahtarı olan imanını kurtar." [10] o halde okumak bizim tedrisimizde olmazsa olmaz, ve esna-i tarikteki bineğimizidir. “Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir. İşte himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedid olan yeis rast gelir. Kuvve-i maneviyesini kırar.” [11] bu hak ile batılın mücadelesinde insan şevk’e binerek hareket eder. Bu bineği bizden almak ve çalmak için çok hırsızlar karşımıza çıkacaktır. Bineğimizi bizden alıp bizi perişan edip bize ümitsizlik vereceklerdir.
Bizim en şiddetli en azgın düşmanımız şevkimizi kırıp bizi ümitsizlik ve stabil bir hale getirmek isteyen her şey ve kimsedir. Bu şevk kıranlara karşı bizler teyakkuzda olmamız gerekir. Yani şevkini kaybettin mi mahvolmakla yüz yüzesin demektir. Herkesi tek tip yapmaya çalışmak denizdeki tüm balıkları itlaf ve imha edip sadece hamsiyi bırakmak gibidir. Bir denizde nasılki sadece hamsi olmazsa cemaatte herkesi de tek tip yapmaya çalışanlar da bu mantaliteye sahiptir.
Şevk, yeisin tersidir, zıddıdır. Hizmetin odak noktası ise ihlas ile sadakattir. Bu şevk matiyyesine bineğine sahip olanlar ihlas ve sadakat yolunda sühuletle ilerleyecektir. Yoksa estek köstek, düşe kalka ilerlemeye çalışacaktır.
Bu ve bunun gibi sebeplerle ihlas ve sadakat yolunda şevk ile gidiliyorsa aklı olan ve taassup ile aklını köreltmeyip kullanan kimseler şevki elde etmek ister. Ve şevk sahibi olan, şevk dağıtan kimselerle beraber olur onlarla her dem ve mesailde teşrik-i mesai eder şevk sahipleri ile.
Bir şeyin hakikatine ermek istersek o şeyin erbabı ile beraber olmak gerekir. Profesörle beraber olan o işin inceliklerini öğrenir, gerek görerek gerekse tatbikat ile…
Okuyamamak veya nurlardan istifadeyi dersten derse tehir etmek ise acınacak bir haldir ve şevkin inkişafına, sönmesine sebeptir. Her gün okumak ise inkişa’a sebeptir.
Okumak küçük bir şeydir ama her şey okumaktan geçer. Cehaletle tuvalete bile gidilmez. Cahil olan bir yere girse teneke gibi tınlar durur. Derler ki biliyorsan konuş alim, bilmiyorsan sus adam sansınlar. Eğer bilmeden konuşursan cehaletini isbat edersin.
Okumamak sadece klavye nurculuğu yapmak, seç, kes, kopyala ile nurculuk olmaz. Ancak kendisini nurcumsu göstermek çabasıdır.
Bu sebeple nurcumsu hareketlerden sakınmalı ve nurcu olup nurculuğa yakışır hareket etmeliyiz. Yoksa perişan olmak kaçınılmaz bir sonuçtur.
“Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef'alimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki Küre-i Arz'ın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyet'e dehalet edecekler.” [12]
Taassup sahiplerine boyun eğmek ise açık olan gözleri kapatmak ve kendisine gem takmaktır. Ne dendi ise kabul etmektir ki buda aklı ve vicdanı susturmak demektir.
Rabbim nurlara ve hizmete sed ve perde olan nasipsizlerden ve ahmaklardan eylemesin ve muhafaza etsin.
Selam ve duayla
[1] Lem'alar ( 89 )
[2] Barla Lahikası ( 144 )
[3] Barla Lahikası ( 220 )
[4] Barla Lahikası ( 279 )
[5] Kastamonu Lahikası ( 30 )
[6] Asa-yı Musa ( 250 )
[7] Şualar ( 5 )
[8] Gençlik Rehberi ( 251 )
[9] Muhakemat ( 84 )
[10] Kastamonu Lahikası ( 11 )
[11] Münazarat ( 95 )
[12] Tarihçe-i Hayat ( 90 )
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.