Şeytan neden çoğu zaman galip gelir?

Şeytan neden çoğu zaman galip gelir?

Günlük Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Sual: Şeytanların kâinatta icad cihetinde hiçbir methalleri olmadığı, hem Cenâb-ı Hak rahmet ve inâyetiyle ehl-i hakka taraftar olduğu, hem hak ve hakikatin cazibedar güzellikleri ve mehâsinleri ehl-i hakka müeyyid ve müşevvik bulunduğu, hem dalâletin müstekreh çirkinlikleri ehl-i dalâleti tenfir ettikleri halde, hizbüşşeytanın çok defa galebe etmesinin hikmeti nedir? Ve ehl-i hak, her vakit şeytanın şerrinden Cenâb-ı Hakka sığınmasının sırrı nedir?

Elcevap: Hikmeti ve sırrı şudur ki: Ekseriyet-i mutlaka ile dalâlet ve şer, menfidir ve tahriptir ve ademîdir ve bozmaktır. Ve ekseriyet-i mutlaka ile hidayet ve hayır, müsbettir ve vücudîdir ve imar ve tamirdir. Herkesçe malûmdur ki, yirmi adamın yirmi günde yaptığı bir binayı, bir adam bir günde tahrip eder. Evet, bütün âzâ-yı esasiyenin ve şerâit-i hayatiyenin vücuduyla vücudu devam eden hayat-ı insan Hâlık-ı Zülcelâlin kudretine mahsus olduğu halde, bir zalim, bir uzvu kesmesiyle, hayata nisbeten ademî olan mevte o insanı mazhar eder. Onun için, et-tahrîbü eshel durub-u emsal hükmüne geçmiş.

İşte bu sırdandır ki, ehl-i dalâlet, hakikaten zayıf bir kuvvetle pek kuvvetli ehl-i hakka bazan galip oluyor. Fakat ehl-i hakkın öyle muhkem bir kalesi var ki, onda tahassun ettikleri vakit, o müthiş düşmanlar yanaşamazlar, bir halt edemezler. Eğer muvakkat bir zarar verseler,  ("Akıbet takvâ sahiplerinindir." A'râf Sûresi: 7:128.) sırrıyla, ebedî bir sevap ve menfaatle o zarar telâfi edilir. O kale-i metin, o hısn-ı hasîn ise, şeriat-ı Muhammediye ve sünnet-i Ahmediyedir (a.s.m.). (Lemalar. s, 75)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
ADEMÎ : Yokluğa âit, yoklukla ilgili.
ÂZÂ-İ ESASÎ : Temel organlar.
CÂZİBEDAR : Çekici, câzibeli.
DALÂLET : Hak ve hakîkatten, dinden sapma, ayrılma; azma.
DURÛB-U EMSÂL : Atasözleri.
EKSERİYET-İ MUTLAKA : Mutlak çoğunluk, büyük ekseriyet
ESHEL : Çok kolay, daha kolay.
HISN-I HASÎN : Çok sağlam kale, kuvvetli ve sağlam korunulan yer, en sağlam korunma.
HİZBÜ\'Ş-ŞEYTAN : Şeytanın taraftarları.
İCAD : Yoktan yaratmak.
İMÂR : Tâmir, yapım, yapmak.
MEDHAL : Bir işe karışmak.
MEHÂSİN : Güzellikler, iyilikler, iyi ahlâklar, insana verilen hüsün ve cemâl.
MEVT : Ölüm; hayatın sona ermesi.
MÜEYYİD : Destekleyici. Sağlamlaştıran.
MÜSTEKREH : Tiksinilen. İğrenç. Çirkin.
MÜŞEVVİK : Teşvik edici. Gayrete getiren.
ŞERÂİT-İ HAYATİYE : Hayat şartları.
ŞERİAT-İ MUHAMMEDİYE : İslâm şeriatı, kanunu.
TAHASSUN : Kaleye sığınma. Korunma.
TENFÎR : Ürkütme, nefret verme.
VÜCÛDÎ : Varlıkla ilgili, varlığa dâir.