Sezai Karakoç'un gözünden Said Nursi ve Risale-i Nur

Sezai Karakoç'un gözünden Said Nursi ve Risale-i Nur

Sezai Karakoç, eserlerinde Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur hakkında görüşlere yer vermişti

Edebiyat ve düşünce hayatını "Diriliş Nesli" dediği yeni bir gençliğin yetişmesine adayan şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç'u vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz.

Tam adı Ahmet Sezai Karakoç olan mütefekkir şair 22 Ocak 1933'te Diyarbakır Ergani'de dünyaya geldi. 16 Kasım 2021'de İstanbul'daki evinde, kendi ifadesiyle "dünya sürgünü"nü tamamladı, Hakkın rahmetine kavuştu.

Eserlerinde Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur hakkında olumlu görüşlere yer veren Karakoç, Said Nursi'nin memleketi kurtaracak iki kişiden biri olduğunu söylemişti.

SEZAİ KARAKOÇ’UN HATIRALARINDA BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ

Sezai Karakoç'un 1988–1992 yılları arasında çıkan haftalık Diriliş Dergisinde yayınlanan Bediüzzaman ile ilgili bazı değerlendirmeler şöyle:

"Bediüzzaman, kabına sığmayan bir zekâ, eşsiz bir hafıza, güçlü bir irade sahibi, çocukluk ve gençliğinde öğrenme merakıyla medreseleri dolaşmış, kendisine hocaların güç yetiremediği bir alim, cesur, ömrünü İslam için vermiş, feda etmiş bir mücahittir. Tüm İslami eserlerin ortadan kaldırıldığı bir devirde, bir nevi Kur’an tefsiri olarak Risale-i Nur külliyatını son derece ağır şartlar altında telif etmiş ve bunu sürgün olduğu kasaba ve şehirlerde çevresine gizli gizli yaymaya çalışmış, ümitsizlere ümit vermiş, bu sebeple hapislere düşmüş, mahkemelerde sürünmüş bir inanç ve ideal kahramanıdır.

BİZE NURCU ADINI GAZETECİLER TAKTI

Bediüzzaman, bir mahkemedeki ifadesinde, “bize nurcu adını gazeteciler taktı. Ve bunda ısrar ettiler. Madem öyle, bundan vazgeçmiyorlar, biz de, nur kötü bir şey değil diyerek kabul ettik” demiştir.

Bediüzzaman’ı sözde büyütmek için nerdeyse tüm İslam büyüklerini silip onu onların üzerine çıkarmak, giderek onu adeta İslam’dan koparıp yeni bir yol icat etmiş biri gibi sunmak, hem İslam’a, hem Bediüzzaman’a büyük bir haksızlıktır. Devri icabı, “İslam” diyemediği için “nur” demiştir. Nur, İslamdır. Bediüzzaman sağken, Risale-i Nur vasıtasıyla İslam’a dönenlere “talebe” deniyordu. Bunlar, birkaç bin kişiydi. Yer yer Risale-i Nur’da daha fazla bir sayıya rastlanırsa, bunun sebebi Müslümanları manen kendi talebesi saymasıdır Bediüzzaman’ın. Bu da yanlış bir zehap değildir. Risale-i Nur’u okuyanalar, tevhid inançlarını güçlendirecek bir fayda görmüşlerdir. İslamın birçok konusunu güçlü kanıtlarla insana kabul ettirecek bir eserdir Risale-i Nur.

Öteki dünya, namaz ve oruç konusunda ve daha birçok konuda birçok İslami bilgi ve düşünceyi havi bir külliyattır.

BEDİÜZZAMAN, ŞAHSIYLA DA MÜSLÜMANLARA BÜYÜK BİR ÖRNEKTİR

Bediüzzaman, şahsıyla da müslümanlara büyük bir örnektir. Riyazetli ve çileli hayatı, hapisleri ve hatta ölümü hiçe sayan irade, cesaret ve idealizmiyle büyük bir mücahit, lider ve kendine özgü düşünceleri olan bir alim ve düşünürdür. Tabii ki, fikirlerini bir nas gibi kabul etmek, onlara yanılmazlık atfetmek yanlış olur. Düşüncelerini zaman içinde değerlendirmek gerekir. Kendisi ve Risale-i Nur hakkındaki ifadelerini, zamanının dehşetli baskısı düşünülürse, talebelerine moral vermek için zarureten başvurulmuş bir üslup meselesi gibi görüp hoşgörüyle karşılamak, ama bugün için tıpatıp geçerli kabul edilemeyeceğini bilmek gerekir.”

RİSALE-İ NUR ANADOLU’DA YENİ BİR KÜLTÜR AKIMI DOĞURDU

“Risale-i Nur’un son derece etkili bir sesi ve üslubu vardır, Risale-i Nur'un tek insandan aydın insana kadar büyük bir kütleyi yeniden İslam kültürü ve inancıyla eğittiğini adeta Anadolu’da yeni bir kültür akımı doğurduğunu ve bir kültür savaşına girdiğini görmemek mümkün değildir.”

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.