Selahattin GEZER
Şimdi iyileşme zamanı!
Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman-9
Şimdi iyileşme zamanı!
Sevgili Psikoloğum, Ne kadar insan varsa, o kadar travma var. Herkesin imtihanı farklı iken, bir reçete, her hastalığa iyi geldi… Onlarca yıl her bahane ile örselendik, yaralandık; sarsıntılarımız hiç eksik olmadı. Her geçirdiğimiz şaşkınlıkta, Kur’an davası elimizden şefkatle tuttu, iman hakikatleri, direnci arttırırken, sabrı sebatı yanımıza koruyucu olarak verdi. Bütün çalkantılar, darbelere rağmen, eserlerin iyileşme arzumuzu içimizde, ruhumuzda hep diri tuttu. İnşallah bu arzu ve okumaya sebat iyileşmeyi başlattı. Yeryüzü manevi doktorları, dünyanın her tarafında, İslam la iyileşmeyi başlattılar... Her yerden olumlu manevi sağlık haberleri ve hidayet müjdeleri geliyor… İman hakikatleri ile Anadolu ve Dünya iyileşme yolunda. İyileşmelere vesile olmak için, şimdi iyiliği arttırma zamanı! Risale-i Nurların, iman kurtarma hizmeti, nerden nerelere geldi? Şükür gerektiren harikalar yaşıyoruz…
Sevgili Psikoloğum, 70’ li yıllardı. Cemal Kutay’ın kaleme aldığı “Çağımızda Bir Asr-ı Saadet Müslümanı: Bediüzzaman Said Nursi” isimli çalışması, kitap olmadan önce, Yeni Asya gazetesinde, tefrika edilirken, tanıtım amaçlı, tek kanallı televizyona verilen reklamını, seyretmek için, kahvehanelere, pastanelere gidip, heyecanla reklamı beklediğimiz o günlerden sonra, günümüzde değil reklamını, bizatihi yazdığın hakikatler, ağabeyler ve nur talebeleri tarafından anlatılıyor, okunuyor… 20. Asrın çilekeşi ve büyük sabredeniydin. Bu güzel günlere gelişimiz, çileli ömrünün meyveleridir. Horlandık, hakir görüldük ama gayretin ve sabrın meyveleri çiçek açmaya başladı… Dünya dillerine çevrilen meyveler, İnşallah şimdi ve gelecekte yenirken, Dünyanın kavuşacağı huzur, kabrinizde saadet verici bekleyiş olacaktır.
Sevgili psikoloğum, inşallah iyileşme iyi yolda. Küfrün dehşeti, zındıkanın bitmek bilmeyen oyunları karşısında, kâinattaki en büyük hakikat olan Kur’andan aldığın dersleri, acıların, çilelerin laboratuarlarında, her mevzu ya ve inkâra iyi gelecek aşılar, ilaçlar haline getirdin... Yaşadığın dönemi şefkatle terapiye alırken, bugünlerinde telaşına düşmüş, yangınlara koşturmuştun; en çileli dönemde. Hasta ve yaşlı bir adamın, iman için feveran etmesi bile imanın ehemmiyetine yeterli bir misaldir. O günlerden bugünün insanlarına hakikatleri şırınga ederken, sabırla neticeyi bekledin. Öyle inanıyoruz ki, vazifeni bitirip, ebedi âleme, ebedi huzurla kalkmak için, kabir yorganını başına geçirirken, orda bile sabırla beklemeye devam ettin. Şerefli davandan, şerefli gidişinle, arkanda bıraktığın ilaçların tesirini, kim bilir cennetler ötesi bir arzu ile bekledin.
Bir zamanlar, zatınıza eziyet eden devlet, şimdi televizyonunda, yazdığın hakikatlerin anlatılmasına, okunmasına kapıları açıyor... Zatınıza cansiperane hizmet etmiş; sahip olmanın çok önemli olduğu zamanlarda, babayiğitlik gösterip, sahip çıkan, Kur’an hakikatleri davasında, seni yalnız bırakmamış ağabeyler, kanal kanal dolaşarak, sahip çıkmada en güzel örnek olduklarını sergiliyorlar… İnanıyoruz ki, bu gelişmelere, zulmün örsünde acımasızca dövülürken, inandın ve ümitle bekledin. 17 Aralık kasırgası içinden ağabeyler metanet ve tam sadakatle kanal kanal dolaşarak, risale-i nurları, talebeliği ve en önemlisi dava adamlığı nasıl olur gösterdiler ve hiç bir dünya beklentileri, hedefleri olmadan, anlattılar ve bu ele geçen hikmetli fırsatlarda iman hakikatlerini hiç duymamış insanların duymasına sebep oldular… Yine bu hadiseler, dilinin devlet tarafından tasdik edilmesine ve çok arzu ettiğin sahip çıkılmasına da sebep oldu.
Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Fırıncı ve Badıllı ağabeyler vs. asırlık çınarlar gibi, yaşanan kasırgalarda sarsılmadan, yaprak dökmeden, senin davanı ve çileli hayatını kırmadan incitmeden anlattılar… 17 Aralık tusunamisinden kıyıya hakikatler vurdu… Nurlara hiç açılmamış kucaklar, iman hakikatlerine açıldı… Sanki hayatta kalmış ağabeylere, eskisinden fazla bir direnç geldi; beklenenin üzerinde azimle, Kur’an davasını ve sarsılmaz bir iman gereğini, berrak şuurları ile ihtiyaç sahiplerine, şefkatle, hakir görmeden ilettiler… Evet, ümitsizliğin karamsar baktırdığı hadiselerden, geleceği rayihasıyla mest edecek çiçekler açıldı... Yeterince dikenler el kanattı, yürek kanattı…
Not: İzmir nur talebelerinden: Mahir Mutlu ağabey, Ağır bir hastalıkla Hakkın rahmetine kavuştu, makamı cennet olsun. Ebet taraflarına kanat açan, ağabey ve kardeşler için el-fatiha.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.