Şimşeğin ziyasıyla yürürler, zulmet çöktüğü zaman dururlar

Şimşeğin ziyasıyla yürürler, zulmet çöktüğü zaman dururlar

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara Sûresi 17-20. âyetin tefsiri

1 ﴾ كُلَّمَاۤ اَضَاۤءَ لَهُمْ مَشَوْا فِيهِ وَاِذَاۤ اَظْلَمَ عَلَيْهِمْ قَامُوا ﴿ Bu âyeti teşkil eden kelimelerin işaretleri: Evvelâ, bu cümle yine müste’nife olup, mâkabliyle alâkadar değildir. Ancak, sâmiin hatırına gelen şu suali cevaplandırıyor.

Sual: Onların musibeti tebeddül ve taaddüd ettikçe, acaba her iki hâlette halleri nasıl oluyor?

Elcevap: “Şimşeğin ziyasıyla yolları göründüğü zaman yürürler, zulmet çöktüğü zaman dururlar” diye Kur’ân-ı Kerim şu cümle ile samiin o şüphesini izale etmiştir.

Sual: كُلَّمَا istiğrak ve istimrarı, yani umumiyet ve devamı ifade eden bir edattır. اِذاَ ise ne umumiyeti ve ne devamı ifade etmez. Bu itibarla şimşeğin ziyalandırmasında كُلَّمَا’nın, zulmetin çöktüğünde اِذاَ’nın kullanılması neye binaendir?

Elcevap: Onların ziyaya fazlaca hırs ve ihtiyaçları olduğu için en az bir ziyayı bile fırsat bilip kaçırmak istemediklerine işareten ziya üzerinde كُلَّمَا istimal edilmiştir.

Sebebiyet ve menfaate delâlet eden 2 اَضَاۤءَ لَهُمْ'deki ل harfinden anlaşılır ki, bayılmak üzere olan bir musibetzede nefsine ait şeylerden mâadâ hiçbir şeyi düşünmez. Hattâ kudret-i İlâhiyenin binlerle hikmetleri için kâinatta neşrettiği ziyanın menfaati, tamamen kendisine ait olduğunu ve kendisi için gönderildiğini zanneder.

Ziyanın adem-i devamı yüzünden sür’atli bir yürüyüşle yollarına devam etmeleri mukteza-yı hal ve makam iken, süratsiz, âdi bir yürüyüş ifade eden 3 مَشَوْا tabiri, musibetin şiddetinden neş’et eden zafiyet yüzünden, sür’at-i seyre kàdir olamadıklarına işarettir.

Sual: İnsanlar yerde yürüdükleri gibi, onların da yürümeleri yerde olmalıdır. Halbuki 4 فِيهِ’deki zamirin ziyaya raci olması cihetiyle, onların yürümeleri ziyada olduğu anlaşılır.

Elcevap: Onların ziya haricinde yürümeleri mümkün olmadığı için, sanki mesafeleri ve medâr-ı hareketleri yalnız ziyaya münhasırdır.

5 وَاِذَا’deki و yolcuların evvelce gördükleri zulmet musibetini tazelemek için ikinci bir zulmet daha atıf ve ilâve edildiğine işarettir. اِذاَ’nın ifade ettiği cüz’iyet ve kıllet ise, yolcuların zulmete karşı besledikleri nefret ve gösterdikleri körlük şiddetinden, fikren zulmeti düşünmediklerine, ancak aleddevam ziya için bir fırsat beklerlerken, birden bire zulmetin hücumuna mâruz kaldıklarına işarettir.

6 اَظْلَمَ’nin berke olan isnadı, berkin ziyasından sonra hücum eden zulmetin, başka zulmetlerden şedit olduğuna işarettir. Ve keza, musibetzede olan yolcuların tahayyüllerine göre, güya berkin ziyasından sonra şu boşluğu dolduran zulmetler hep berk ateşinin sönmesinden meydana gelen dumanlar olduğuna da hayalî bir imadır.

Zarar için kullanılan 7 عَلَيْهِمْ’deki عَلٰى kelimesi, zulmet musibetinin tesadüfî olmayıp, ancak onların ceza-yı amelleri olduğuna işarettir. Ve musîbetzede olan yolcuların, şu boşluğu dolduran zulmetler ve bütün insanlar içerisinden onları kast ve onlara zarar vermek için gönderilmiş olduklarını tahayyül ettiklerine bir remizdir. Zulmet çöktüğü vakit sükûnetle durup depreşmemeleri icap ederken, “ayağa kalktılar” mânâsını ifade eden قَامُوا tabiri, musibetin şiddetinden ve musibetle çok uğraştıklarından, rükû vaziyetini andıran bellerinde bir tekavvüs peydâ olduğuna ve zulmetin âni hücumundan tiksinerek ayağa kalkıp kaçanlar gibi, bellerini doğrulttuklarına işarettir.

1 : “Onlar, her bir aydınlıkta orada biraz yürürler. Karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar.” Bakara Sûresi, 2:20. 
2 : Onları aydınlattığında. 
3 : Yürüdüler.
4 : Onun içinde. 
5 : ..dığı zaman, vakit . 
6 : Karanlık çöktüğünde. 
7 : Üzerlerine.

Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz