Raif ÖZTÜRK
Size, uyarıcı gelmedi mi?
Bizler herhangi bir sınavdayken, herhangi bir şekilde kopya veren veya “bak şurasını yanlış yazıyorsun doğrusu şöyledir, şu şıklar yanlış, bunları işaretle!” diye ikaz eden oluyor mu? Olmaz, çünkü; sınavların gereği budur!...
Şayet, sınav kurulunda sizi tanıyan, sizi çok seven ve sizin bu sınavı mutlaka kazanmanızı isteyen bir görevli var ise işte o zaman durum biraz daha farklıdır, değil mi?
O sizi seven görevli ara sıra sizin yanınıza gelir. Yanlış yaptıkça bazen size kaşlarını çatar, bazen de sizi ikaz eder.
Bütün bu kolaylıklara rağmen sınavı kaybettiğinizde ise size ne der?
“Sınavda iken ben seni uyarmadım mı?” Veya “ben, seni uyarması için, ikaz etmesi için ve sana yardımcı olması için, oraya bir görevli göndermedim mi?”
Evet, sen ne yaptın? Bana inanmadın, gönderdiğim görevliye de inanmadın ve kafanın doğrultusunda hareket ettin. Neticede de sınavı kaybettin. Bundan sonra sen sürünmeyi hak ettin! Sürün bakalım.” Der…
Saygıdeğer dostlarım.
Bunlar hepimizin bildiği gerçeklerdir. Bu gerçekleri niçin hatırlattım?
Her birimiz, şu dünyada kesinlikle sınavdayız. Sanırım bunu her aklıselim gayet iyi biliyor. Buna rağmen, bu konudaki açık-seçik birkaç âyeti hatırlatayım:
—Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi sınamak için, ölümü de, hayatı da yaratan Odur. Onun kudreti her şeye üstündür; O çok bağışlayıcıdır. (Mülk Suresi, 2. Âyet.)
—Biliniz ki, mallarınız da çocuklarınız da birer imtihan sebebidir. Büyük mükâfat Allah'ın katındadır. (Enfal S., 28. Â. Ve Tegabun S., 15. Â.)
—Onlar (insanlar), her yıl bir veya iki kez (çeşitli belalarla) imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar. (Tevbe S., 126. Â.)
—İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "Îman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebut S., 2. Â.)
—Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (dişi ve erkeğin dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye kendisini işitir ve görür kıldık. (İnsan S., Â.2.)
—Her canlı, ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz. (Enbiya S., 35. Â.)
Evet, görüyoruz ki sınavda olduğumuz kesindir ve kaçınılmazdır, değil mi?...
İşte bu büyük sınavın tek sahibi ve merhameti sınırsız olan yüce Rabbimiz, bizleri çok sevdiğinden ve bizlerin bu sınavı kazanmamızı arzu ettiğinden, her dönemde bu sınavın gayesini açıklayıcı ve uyarıcı kitaplar ve suhuflar göndermiştir.
İşlerimizle güçlerimizle meşguliyetten dolayı veya cehaletimizden, gaflete düşeceğimizi bildiği için de, bu kitapları mutlaka anlayabilmemiz için, bizlere açıklayıcı ve de uyarıcı Peygamberler, âhir zamanda da Peygamberlerin en seçkini olan Hz. Muhammedi (SAV.) göndermiş. Peygamber dönemlerine yetişemeyenler için ise Peygamber varisi olan İslâm âlimleri, kutup imamları ve Bediüzzamanlar görevlendirmiştir. Bütün bunlara rağmen, yine de doğru yoldan saptığımızda ise zaman-zaman afetlerle bizi ikâz da etmiştir.
Hatta; bu kadar ikazlara rağmen, “..huzuruma sınavı kaybetmiş olarak gelirseniz, ebedî âkıbetiniz şöyle olacak ve size şöyle sorulacak” diyerek de, kopyanın en âlâsını bizlere merhameten çok net bildirmiştir.
Bakınız, Fâtır Sûresi, 36 ve 37. Âyetler:
—Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek, örtbas edip inkârda ısrar edenlere, küfre saplananlara da, Cehennem ateşi vardır. Orada aleyhlerine ölüm hükmü verilmez ki, ölsünler. (Ebedî yaşatılırlar.) Cehennem azâbı onlara biraz olsun hafifletilmez! İşte biz, bütün azgın kâfirleri, nankörleri Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenleri böyle cezalandırırız... Orada; (Cehennemde) “Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. (bir fırsat daha ver ki, önceki) yaptıklarımızın yerine, iyi işler yapalım!” diye feryat ederler, çığlık atarlar. Onlara cevaben şöyle sorulur; “Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? SİZE UYARICI da GELMEDİ Mİ? (Niçin ona inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin (burada hiç bir) yardımcısı yoktur...”
•Üstelik de bizler, yine dünyada iken şöyle de uyarılıyoruz. Yani bizlere çok açık ve net kopya veriliyor:
—Ey Ehl-i kitap! Resullerin gelmesinin kesintiye uğradığı bir sırada, ileride “..bize ne müjdeleyen, ne de uyaran hiçbir Peygamber gelmedi” demeyesiniz diye size, müjdeleyici ve uyarıcı Elçimiz, her şeyi beyan etmek üzere geldi. (onun söylediklerine uyun.) Allah her şeye hakkıyla kadirdir… (Mâide, 19. Â.+ En’am 156 ve 157. Â. + A’raf, 172. Âyetler.)
Bir başka sûrede ise:
-"O gün gelir, dağları yürütürüz, yerin dümdüz hale geldiğini görürsün. İşte bütün insanları mahşer meydanına topladık, eksik bıraktığımız bir tek kişi bile kalmadı. Hepsinin sıra sıra Rabbinin huzuruna arz olunduğunu görürsün. ..Ve şöyle nida edilir onlara: "İlkin dünyada sizi nasıl yarattıksa, aynen o şekilde Bize döndürüldünüz. Siz ise, size böyle bir buluşma belirlemediğimizi iddia ederdiniz, değil mi?" İşte herkesin hesap defteri önüne konuldu. Mücrimlerin defterdeki kayıtlardan korktuklarını ve şöyle dediklerini görürsün: "Eyvah bize! Bu deftere de ne oluyor? Ne küçük komuş, ne büyük, yazılmadık şey bırakmamış!" Böylece yaptıkları her şeyi yanlarında buldular. Şu kesindir ki Rabbin kimseye zulmetmez. (Yani, herkesin çekeceği, kendi işlediklerindendir.) " [Kehf Suresi, 47.-49. Âyetler.]
Yani, uzun sözün kısası:
Eğer burada gaflet edersek veya hafife alırsak, Ahirette hiçbir mâzeretimiz olmayacak ve bu çok önemli sınavın tekrarı da kesinlikle yok!... Bu gerçekler nedeniyle, her zaman gündemimizin en önemli maddesi, işte bu olmalıdır...
•Lütfen bu gerçekleri, bütün sevdiklerimize, iş-işten geçmeden önce hatırlatalım.
Bizlere gönderilen ve son uyarıcı olan, Hz. Muhammed s.a.v.’in hicrî doğum yıldönümünü, bütün rûh-u cânımla tebrik ve tes’îd eder, tüm insanlık âlemi için, hayırlara vesile olmasını yüce rabbimizden niyâz ederim…
(14 Şubat 2011 Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece Mevlüd kandilidir.)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.