sizi bir müjdenin kolları gibi yakalıyor deniz..
Caner Kutlu'nun yazısı...
Balık Adamlar
bir sen, bir de genç adam kızgın kumsalda yürüyorsunuz. ayaklarınız çıplak, başlarınızda yeşil sarıklar..
bu kaçıncı yenilgi diye soruyorsunuz birbirinize.. bu kaçıncı eğilmiş başlar.. bu kaçıncı son yangın..bu kaçıncı..
sepeti gösteriyorsun.. tuzlanmış balık, biraz su, bir parça ekmek ve zeytin.. aç mısın diye soruyorsun genç adama.. elindeki kılıcı yere sürterek, daha dayanabilirim diyor..
bir kayanın dibine gelince uyuyakalıyorsunuz.. açlığı uykuyla avutuyorsunuz.. ardından göz çapaklarına aldırmadan yola koyuluyorsunuz..
yol açlığı büyütüyor.. sepete yaslanıp oturuyorsun.. ekmek ve suyu alıyorsun, biraz da zeytin son kalan..
balık yok!.. diyorsun, hayretle.. eveet diyor genç adam, hatırladım şimdi..rüyamda, balığın canlanıp önce tuzlarından silkindiğini, sonra da denize atladığını görmüştüm..
kayalık dibine koşarak varıyorsunuz.. sizi bir müjdenin kolları gibi yakalıyor deniz..
silkiniyorsunuz önce..haykırıyorsunuz; musa ve harun’un Rabb’ine.. deniz açılıyor..yol buluyorsunuz..
nice zaman sonra sizi buluyorlar..
firavun kucağınızda.