Çocuk-Genç ve Erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci,yaptığı açıklamada, annelerin çocuklarına ilişkin ayrıntıları başkalarıyla paylaşmayı sevdiğini söyledi.

Daha önceleri bazı köşe yazma şansı olan annelerin, çocuklarına ilişkin ayrıntıları anlatarak daha geniş kitlelere ulaşmaya başladığını, sonra blogerların ortaya çıktığını ifade eden Semerci, "Sosyal medya ile hem yaygınlık arttı hem de görsellik eklendi." diye konuştu.

'Çocuk istismarcılarına kolaylık sağlıyor'

Semerci, kendileriyle ilgili ayrıntıların başkalarıyla fazlaca paylaşımının çocukları zamanla rahatsız edeceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

    "Özellikle ergenliğe doğru küçükken komik gelen şeyler, utandırıcı olmaya başlar. Bunları (sosyal medyada) paylaşan ebeveynlerine öfke duyarlar. Bu olayın bir kısmı. Diğer bir grup çocuk içinse çok göz önünde olma, aynı küçük yaşta oyuncu, şarkıcı vesaire olan çocuklarda olduğu gibi bütün ilgiyi toplama, sevilme aracının yolu olarak görülüp diğer yönlerinin gelişimini engelleyebilir. Bu da diğer bir yönü. Bu ilgi, çocuk büyüdükçe aynı şekilde sürmeyecektir. Bunun sonucu olarak ilgiyi sürdürmek için uğraşların getireceği sorunlar, ilgi kaybının getireceği çökkünlükler ve nice beklenmedik sorun ortaya çıkabilir."

Hem kız hem erkek çocuklar için geçerli

Çocuk yaştaki bireylerin uygun olmayan kıyafetlerle ve makyaj yapılarak medyanın her alanında yer almasının getireceği olumsuz sonuçlara vurgu yapan Prof. Dr. Semerci, "Çocukların yaşlarına uygun olmayan kıyafetlerle, makyajlı ya da sağlıklı olmayan kişilerin kullanımına müsait fotoğraflarının kontrolsüz bir şekilde sosyal medyada yayınlanmasının çocuk istismarcılarına kolaylık sağlayıcı olduğunu söylemek için sanırım uzman olmaya gerek yok. Bir iki haber okumak, bir iki film seyretmek bile çocuğunuzu korumak için yapmanız gerekenler konusunda bilgi verebiliyor. Kendi çocuklarımız üzerinde haklarımız olduğundan daha çok sorumluluklarımız olduğunu unutmamakta yarar var. Bu durum hem kız hem de erkek çocuklar için geçerlidir" değerlendirmesinde bulundu.

Sosyal medyada 200 bine yakın takipçisi olan ve neredeyse her gün iki çocuğunun fotoğraflarını paylaşan ünlü anne bloggerlardan Nihan Kayalıoğlu’na eşi Savaş İçten boşanma davası açtı. İstanbul Beykoz Aile Mahkemesi’ne başvuran Savaş İçten, eşiyle şiddetli geçimsizlik yaşadığını belirterek boşanmayı talep etti. Çocuklarının velayetinin de kendisine verilmesini isteyen baba şunları şöyledi:“Eşim çocuklarımız Can Ali ve Lila’nın fotoğraf ve videolarını sosyal medya hesabında kamuya sunarak istismara davetiye çıkarmaktadır. Ayrıca kendisine ün kazandırmak için de çocuklarımı katıldığı TV programlarına da çıkarması kabul edilemez."'Takipçisini artırıyor'Vatan'ın haberine göre; baba aynı zamanda, Kayalıoğlu’nun çocuklarının fotoğraflarını kullanarak kendi tanınırlılığını ve takipçi sayısını artırdığını söyledi. Boşanma davası sürerken mahkeme aldığı ara kararda çocukların velayetinin dava bitene kadar babaya bırakılmasına karar verdi. Ayrıca babanın çocuklarına ait fotoğrafların anne tarafından sosyal medyada paylaşılmama talebini de haklı bulan mahkeme Kayalıoğlu’nun o fotoğrafları sosyal medyada paylaşmasına yasak getirdi.

Ruhsal ve bedensel hastalıklar kapıda

Semerci, ailelerin çocuklarını medyada nereye sürüklediğine dikkat etmesi gerektiğini belirterek, çocuklarının gösteri dünyasında yer alması için çaba gösteren ailelerin sayısının arttığına dikkati çekti.Bu durumun çocuklarda ruhsal ve bedensel birçok soruna neden olabileceğini anlatan Semerci, donanımsız ve emeksiz şekilde kazanılan ünün olumsuzluklarının daha farklı olacağını söyledi.

"Çocuklarımıza kendi sınırlarını korumayı öğretmeliyiz"

Semerci, bunun sonucunda çocukta oluşacak yıkımın düzeltilmesinin kolay olmayacağını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Onları ünlü yapmaya çalışırken, ünün sadece olumlu sonuçlarını değil, olumsuz olanlarını da düşünmek gerekir. Yaptığı işte başarılı ise kendini tanıtacaktır. Tek bir yönünü değil, çok yönünü beslemek gerekir ki birini kaybederse kendini yok olmuş hissetmesin. Ayrıca çocuklar küçük yaşta, önemli olanın bir insanı kaç kişinin tanıdığı değil, nasıl ve hangi nedenle tanıdığının önemli olduğunu öğrenmesi. Çocuklarımıza kendi sınırlarını ve başkalarının sınırlarını korumayı öğretmemiz gerekiyor. Yaptığı işte başarılı ise kendini tanıtacaktır. Kaç kişinin tanıdığı değil, nasıl tanındığı önemli olmalıdır. Onlara bu değerleri aktarmak için büyüklerin de yeniden hatırlaması ve uygulaması gerektiğini unutmayın."

AA