Suad Alkan: Şiirsiz Toplum Olmaz
Şenol Tombaş'ın yazısı.
Şiirsiz Toplum Olmaz
Elif Edebiyat Eki’yle ilgili olarak düzenlenen toplantıda konuşan şair ve yazar Suad Alkan, şiirsiz toplumun ayakta duramayacağını söyledi.
Gazeteci yazar Suad Alkan, 1970’li yılların etkili kültür Sanat ve edebiyat eki “Elif’in hikâyesini anlattı. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin Timaş Kitapkahve’de düzenlediği “Babıâli Sohbetleri” çerçevesinde gerçekleşen toplantıya ilgi büyüktü.
Toplantının açış konuşmasını yapan Mehmet Nuri Yardım, bugün hiçbir gazetenin edebiyat eki vermediğini belirterek, “1970’li yıllarda bir gazetenin haftalık olarak düzenli biçimde edebiyat eki vermesi çok önemliydi. Edebiyatseverler her hafta Yeni Asya’nın Elif ekini heyecanla beklerdi. Bu okuldan bir çok yazar ve şair yetişti. Ben de ilk ödülümü Elif’ten aldım. Elif bir mektep olmuştur. Bu mektebin kurucusu ve idarecisi Suad Alkan’ın katkılarıyla Elif’te âdeta edebiyatın ve sanatın nabzı tutulmuştur.” dedi.
Daha sonra Suad Alkan, sanat hayatını anlatmaya başladı. Askerden geldikten sonra gazeteciliğe nasıl başladığına değinen yazar, on üç yaşlarında ilk yazısını yazdığını söyledi. Amcasının da gazeteci olduğunu, onun getirdiği dergilerdeki edebiyat yazılarını okuyunca bunun kendisinde kültür ve sanat aşısı tesiri gösterdiğini ifade etti.
ŞİİRSİZ BİR TOPLUM OLAMAZ
Okyanusta inci aramakla dar alanda inci aramanın farkına değinen Suad Alkan konuşmasına şöyle devam etti:
“Şiir bir kültürün temsilcisidir. Sınırları genişletemediğimiz zaman dar alana sıkışırız. Şiir bu kültür alanının incisi veya yakutudur. Şiirsiz bir toplum olamaz eğer var görünüyorsa; toplum sayılma özeliğini yitirmiştir…”
Eski sohbet ortamlarının azaldığını, bu geleneği sürdüren Timaş ve Eskader’in programlarını takip ettiklerini belirttiler. Kültür ve sanat konusuna da değinen Gazeteci Yazar Suad Alkan konuşmasına şöyle devam etti:
“Bir kültür dönüşümü yaşıyoruz. Bunun sebebi de sanat eksikliği. Cehaletin cemaati olmaz. Toplumların pek çok soruları olmalı… O zamanlar Yeni Asya’da çalışırken siyasete çok önem verildiğini gördüm. İlk ihtiyacın kültür olduğu kanısına vardım ve öyle başladık çalışmaya… Ve on dört yıl çalıştım. Elif, bu birlikte çalışmanın getirdiği, kendiliğinden ortaya çıkan bir eserdir”
ELİF KENDİ KÜLTÜRÜNDEN DOĞDU
Pek çok yazarın Elif’ten yetiştiğini; önemli akademik çalışmalara da kapı aralandığını söyleyen Suad Alkan şöyle devam etti:
“Her sanat eserinin eleştiriye ihtiyacı vardır. Hatta eleştiri sanattan daha önemlidir. Ve Mehmet Kaplan’ın şöyle bir sözü vardır: ‘Sanat eserleri çekmecelerde gelişmez.’ Ben de gelen yazılara mektupla cevap yazıp gerekli tenkitlerimi yapardım. Çarpılmazsanız, çarpamazsınız. Ve hiçbir kapı aralayamazsınız. Yani insanların beyinlerini işlemez hâle getiremezsiniz. Sanatta, kültürde daima yeniden doğumlar olmalıdır.”
ARTIK GERÇEK BİR ELİF YOK
Gençlerde bir kıpırdanma gördüğünü söyleyen, Suad Alkan konuşmasının sonlarına doğru şunları söyledi:
“Gençlere yeni imkânlar sağlanmalı. Ve yetenekleri daha ileri taşıyabilecek yenilikçi söylemler lâzım. Herkesin bildiğini söylemenin bir anlamı yok. Kalemin dokunmadığı yerlere dokunulmalı. Ve gençlerimizin kendini geliştirebileceği ortamlar hazırlanmalı. İlerlemezseniz, gerilersiniz. Edebiyat bir temsildir. Toplumu temsil eder.”
YÜKSELME AŞKINI KAYBEDEN HER ŞEYİNİ KAYBEDER
Suad Alkan, “Batı Medeniyet’i bizim medeniyet’imizden sonra doğmuştur. Türkçe konuşuyoruz ama Müslüman diliyle konuşmuyoruz; Avrupa’dan tercümelerle konuşuyoruz ve şiir, roman ve hikâyeler yazdık böyle. Zengin bir sömürge hegemonyası yaşadık felsefi, psikolojik ve sosyolojik olarak.” diyerek konuşmasına son verdi.
Programın sonunda Faruk Çakır, Ali Hakkoymaz, İsmetullah Güler, Recep Arslan da konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirdiler. Hakkoymaz, Suad Alkan’ın “Aya Senfoni” şirini okurken İbrahim Güleç ise “Elif Türküsü”nü seslendirdi. Program çekilen hatıra fotoğraflarıyla son buldu.
Toplantıyı takip edenler arasında Şerif Aydemir, Recep Arslan, Mustafa Nadir Önay, Faruk Çakır, Mehmet Hakkoymaz, Mehmed Emin, Umut Bulut, Nihat Çeçen, İsmail Hakkı Avcı, Canset Yıldız, İbrahim Kalkan ve İsmetullah Güler de vardı.