Şule Yüksel Şenler: Kurtuluşumu Bediüzzaman Hazretlerine borçluyum
Tesettür ayetinden dahi haberimiz yoktu. Ben tesettürü, Risale-i Nurlarda gördüm"
İbrahim Mert'in haberi:
RİSALEHABER-Dün vefat eden ve bugün dualarla ebedi aleme uğurlanan Şule Yüksel Şenler, röportajlarında sık sık Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur'a da dikkat çekerdi.
İslam'ı ve tesettürü Risale-i Nur'la öğrendiğini söyleyen Şenler, Nur talebesi ağabeyi Üzeyir Şenler'in kendi kurtuluşunda çok önemli bir yeri olduğunu belirtirdi.
İşte geçmiş yıllarda verdiği röportajlardan bir örnek.
Risale-i Nur derslerine devam ettim
Hülya Okur'un röportajından:
Hasan Tahsin ve Ümran Hanımın kızı olarak dünyaya geldiniz. 29 Mayıs 1938 Kayseri doğumlusunuz. Tesettüre girdiğiniz 1967’yi mi tevellüdünüz olarak kabul edebilir miyiz? Hayatınızın belli bir dönemini, çocukluğunuzu, gençliğinizi hiç yaşanmamış sayıyor musunuz?
1965 diyelim hidayeti. Çünkü İslami yazılarıma 1967’de başladım. Ama 1965’te tamamen örtünmüştüm. O iki senede de Risale-i Nur derslerine devam ettim. Yazı hayatıyla ilgilenmedim. Sonra 1967’de başladım. O zamanlar İslami bir gazete yoktu. Bugün ve Sabah Gazetesinde yazdım. Bugün Gazetesinde günlük köşem vardı. Yeniden doğumumu 1967 olarak adlandırıyorum. Keşke öncesi hiç yaşanmasaydı ama o yaşanmış hayatımı hiç yaşanmamış kabul etmek istiyorum. 1965’ten sonra doğdum, diyebilirim.
Ben tesettürü, Risale-i Nurlarda gördüm
Allah’a ulaşmakta, Bediüzzaman’dan, Nakşibendi’den…bunun gibi yan unsurlardan yararlanmanın gereği nedir? Kurtuluşunuzu Ağabeyinize mi, yoksa dolaylı yoldan Bediüzzaman’a mı borçlusunuz?
Bir vesile Bediüzzaman Hazretlerine de borçluyum. Ağabeyim onun vasıtasıyla olduğu için, bize de hep onun öğrettiklerini aktardı. Çünkü biz ne Kuran’ı biliyorduk, sadece okumasını değil, bizim için inen ayetlerin ne olduğunu bilmiyorduk, biz tesettür ayetinden dahi haberimiz yoktu. Ben tesettürü, Risale-i Nurlarda gördüm ve onun üzerine düşündüm. Ve o zamanlar da başka eserler de, yayınevleri de yoktu.
Ders aldığım Bediüzzaman Hazretlerinin siyaset sözü vardır
Ahmet Hakan sizi, baş örtülü milletvekili adayı olarak takdim etmişti. Türbanın ilk ateşleyicisi olarak, neden mücadelenizi siyaset meydanında sürdürmediniz? O zaman o ateşiniz daha çok yere sıçramaz mıydı? Sadece Adalet Partisi Gençlik Kolları Başkanı olmak ve MSP’ye destek olmak dışında siyasetten dininizi mi, kendinizi mi korudunuz?
Hidayetimden sonra ilk hedefim, bu milletin kaybettiği değerleri yerine koymaktı. Siyasette al aşağı edilirsiniz, her türlü çalkalanmalar olur ve benim ders aldığım Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin de bir sözü vardır: “Euzûbillahi mineşşeytani vessiyase” yani “Şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırım.” Siyaset bazı şeylere, sizi mecbur ediyor.
Huzur Sokağı'nda Risale-i Nur'dan hakikatler dökülüyordu kalemimden
Huzur Sokağı'nın çıkışı çok enteresandır. Ben o yıllarda haftalık bir kadın gazetesinde yazılar kaleme alıyordum. Başı açık bir resmim vardı köşemde. Yalnız gazetenin sahibiyle anlaşamıyorduk. "Şule Hanım niye yazılarınızda hep Allah geçiyor? Başka mevzuda yazamıyor musunuz? Bahar gibi genç kızsınız." diyordu. Risale-i Nurlarla tanışan ağabeyimin anlattığı hakikatler dökülüyordu kalemimden. Maneviyata karşı arayış içinde olduğum yıllardı. Birçok gruplara girdim çıktım. Ama maalesef hiçbirinde aradığımı bulamadım.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.