Süleyman Hilmi Tunahan’ın vefatını öğrenen Said Nursi'nin tepkisi
"Üstadım, Süleyman Efendi vefat etti" deyince, Üstad birden kalkarak "Kardeşim, Şeyh Süleyman mı? Şeyh Süleyman mı?" diyerek dikkatle sordu
RİSALEHABER
16 Eylül 1959 tarihinde vefat eden Süleyman Hilmi Tunahan'ı rahmetle anıyoruz.
Tunahan, 1888'de bugün Bulgaristan sınırları içerisinde kalan Silistre'de dünyaya gözlerini açtı. İlk ve orta öğrenimini Silistre'de yaptıktan sonra medrese tahsili için 1907 yılında İstanbul'a geldi. İstanbul'da Bafralı Ahmed Hamdi Efendi'den icazet aldı.
1914’te açılan Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi’ni üç senede bitirdikten sonra Medresetü’l-mütehassısîn’in tefsir-hadis bölümüne girdi ve 1919’da burayı birinci dereceyle bitirdi. Medresetü’l-kudât adında en üst düzey medrese olan kadılar medresesinin imtihanını birincilik kazandı.
Tevhid-i tedrisat kanunu ve harf inkılabından sonra eski görevlerine devam edemeyen Tunahan, gizlice talebe yetiştirdi. 1937'de Diyanet reisi olarak tekrar memurluğa başladıktan sonra gizli ders halkaları oluşturdu, Kur'an hizmetine devam etti. Bu süre zarfında birçok kez mahkemeye çıkarıldı ve işkence gördü.
Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri, aynı zamanda bir mürşiddi. Nakşibendiyye usulüyle tasavvuf eğitimi alan Süleyman Efendi, İstanbul’da Nakşibendiyye’nin Müceddidiyye koluna mensup Özbekistanlı Şeyh Selâhaddin b. Mevlânâ Sirâceddin’in rehberliğinde Bursa Uludağ’da erbaîn çıkarmış ve seyrü sülûkünü tamamladı. (İslam Ansiklopedisi yıl: 2012, cilt: 41, sayfa: 375-377)
BEDİÜZZAMAN VEFATINI HİSSEDİP HASTALANMIŞTI
Bediüzzaman Said Nursi ve Süleyman Hilmi Tunahan aynı devirde yaşamalarına rağmen birbirleriyle karşılaşmadı. Ancak Said Nursi Hazretleri, mana aleminde tanıştıklarını, evradının sevabına Süleyman Hİlmi Tunahan ve talebelerini ortak ettiğini söylemiştir. (Mehmed Emre, Hatıralarım. s:55-56, Erhan yay.)
Bediüzzaman’ın talebelerinden merhum Mustafa Sungur ağabey şöyle bir hatıra nakletmektedir:
"16 Eylül 1959 tarihiydi. Bediüzzaman Hazretleri aniden şiddetli rahatsız oldu. Bu rahatsızlığı üç gün devam etti. Gazete okumadığından ve radyo dinlemediğinden hâl-i âlemden haberi yoktu. Üç gün sonra İstanbul’dan Rüşdü Bey isimli talebesi geldi. Onu görünce hemen ahvâl-i âlemden ve İstanbul’da ne olup bittiğinden sordu.
O da "Üstadım, Süleyman Efendi vefat etti" deyince, Üstad birden kalkarak "Kardeşim, Şeyh Süleyman mı? Şeyh Süleyman mı?" diyerek dikkatle sordu. "Evet üstadım, Şeyh Süleyman" deyince Bediüzzaman şöyle dedi: "Kardeşim ne zaman vefat etti?" Bu soruya verilen cevap bizi daha da hayrete düşürmüştü. Zira tam vefat ettiği saat Bediüzzaman hastalanmış ve bu manevi elemi hissetmişti.
Bediüzzaman, devamla "Kardeşim, Allah rahmet eylesin, Allah rahmet eylesin, mübarek veli bir zattı, mühim hizmetler ifa etti. Allah rahmet eylesin" dedi.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.