Tahiyyattaki halimiz

Ehlullah’dan biri diyor ki:

Namazda hayalen Rasulullah (sav)Efendimizin arkasına düşüyorum. Onun Mi’rac gecesinde Allah Teala’ya sonsuz hürmet ve muhabbet dolu selamlarını sunduğu anı yakalamışçasına ben de, onun selamlarına selamlarımı ve bütün varlıkların selamlarını, hamd ve şükürlerini, takdir ve alkışlarınıkatarak arz-ı ihtiram da bulunuyor; aşkla-şevkle:

“Ettehiyyatü lillahi vessalavatü vettayyıbat”diyorum. Bu ifade ile şunu demek istiyorum:

Ey bütün varlıkların, bereketlerin, ikramların, hünerlerin, marifetlerin, iyiliklerin ve güzelliklerin altında ve üstünde imzası bulunan Rabbim!Sana benim hamdim, takdirim ve tesbihim yetmez. Sen bütün varlıkların hamdine, şükrüne, takdirine layıksın. Bütün varlıkların, halleriyle vebütün canlıların hayatlarıyla gösterdikleri tesbihler ve takdim ettikleri fıtrî hediyeler, ey Rabbim, sana mahsustur. Ben dahi bütün onları tasavvurumla ve imanımla sana takdim ediyorum”[1]

Sonra, Allah Teala’ın, Peygamberimizin selamını aldığı ve karşılık verdiği anı yakalamışçasına ben de naçizane Rabbimizin selamına selamlarımı katarak Sevgili Peygamberimize hürmet ve muhabbet dolu selamlarımı arz ediyor:

Esselamü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetulllahı ve berekâtüh,diyorum.

Bu ifade ile de şunu demek istiyorum:

Ey Allah’ın Rasulü!

Ey ins ve cinnin Peygamberi!

Ey Allah’ın Habibi!

Ey Âlemlerin Rahmeti!

Benim selamım sana az gelir. Sen Allah’ın sonsuz selamına, ümmetinin ve bütün varlıkların sınırsız selamına layıksın. Ey adı ve tadı şanlı, ey zikri ve şükrü  ihtişamlı Peygamber!Bütün selamlar, selametler, afiyetler, rahmetler, bereketler senin üzerine olsun.

Bundan sonra da, Peygamberimizin bu Allahla görüşme ve selamlaşma vaktinde biz ümmetini düşünerek:Esselamu aleyna ve ala ıbadillahissalihînyani “selam bize ve Allah’in iyi kullarının  üzerine olsun.”dediği anı yakalamışçasına Rabbimin salih kullarından biri de ben olduğumu sanarak ve bunu rahmetinden umarak bu selamdan, saadetten, rahmetten ve bereketten payıma düşeni almanın huzuru içinde Cebrail (as) gibi:Eşhedü enlailahe illellallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasulüh, yani şehadet ederim ki Allah’dan başka ilah yoktur; yine şehadet ederim ki Muhammed onun kulu ve rasulüdür, diyorum.

Sonra da diğer duaları okuyor, sağa-sola selam vererek namazımı tamamlamış oluyorum.

PEYGAMBERİMİZİN ALLAH KATINDAKİ DEĞERİ

Sevgili Peygamberimizin Allah katındaki değeri o kadar büyük, o kadar büyük ki, Allah Habibi’ini o kadar çok fazla seviyor ki, her an kullarının diliyleona selam veriyor.

-Bu nasıl oluyor, diye soranlara şu şekilde cevap veriyorum:

-Dünya döndüğü için, dünyada her an ve her yerde namaz kılınmaktadır. Bir yerin namaz vaktinin bittiği yerde, diğer bölgenin namaz vakti başlamaktadır.Kılınan namazlarda Tahiyyat okunmakta ve her Tahiyyatta müminler, Hz. Peygamber’i karşılarında bulmuşçasına Esselamu aleyke eyyühannebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtüh=Ey Peygamber! Bütün selamlar, Allah’ın rahmeti, bereketi senin üzerine olsun” demektedirler. Bu her an devam etmekte, böylece Allah, Habibine her an selam vermekte ve verdirmektedir. Dolayısıyla Hz. Peygamber’in derecesine ve sevabına kimse yetişememektedir.

Neden Allah, ona bu değeri vermiştir?

Çünkü o Allah’a sonsuz ve sınırsız bir değer vermişti de ondan. Çünkü Allah’ı en iyi o anlamış, o takdir etmişti de ondan. Allah’a en layık şükrü, en güzel namazı o takdim etmişti de ondan.

Sizin Allah katındaki değeriniz, Allah’a verdiğiniz değer kadardır.

DÜNYANIN BİR UCUNDAİKEN DE KÂBE’DE VE RAVZA’DA OLABİLMEK MÜMKÜN MÜ?

Mümkün. Namazda Kâbe’yi karşımıza alır, kendimizi Allah’ın huzurunda hissederek Fatihayı okur, tekbirlerde, tesbihlerde, Tahiyyatta Allah ve Rasulüyle konuştuğumuzun ve görüştüğümüzün farkına varırsak Kâbe bizim içimizde, biz Kâbe’nin yanındayız; Ravza bizim içimizde, biz Ravza’nın yanındayız, demektir.

Bu şuurla namaza durmadık mı, hacda da olsak, Rasulullah’ın Ravzasında da bulunsak Allah’dan ve Rasulullah’dan çoook uzaklardayız, demektir. Allah bizi, kendisinden ve Habibinden uzaklaştırmakla cezalandırmasın.

NAMAZIN KEYFİNDEN MAHRUM KALMAKORKUSU

Yine bir ehlullah demiş ki: Ölmekten korkmuyorum.Korkmuyorum da ölmeklenamaza hasret kalacağımdan, namazın verdiği keyiften, Elhamdülillahi Rabbilâlemîn ve Ettehiyyatü lillahi vessalavatu vettayyibat deme keyfinden mahrum kalacağımdan korkuyorum.

Allah bizi, bu dünyada bu keyiften, ahirette de bu keyfin cennete dönüşecek olan keyfiyetinden mahrum eylemesin.


[1] Nursî, Said, Şualar, 157

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum