Isparta’da evin kuzey yamacında bir düğün salonu var oradan mehter sesleri gelince, dinlemek için gittim. Erzurum’da üniversitede okurken biz dershanelerde Vahdet Abinin eşliğinde mehter marşları söylerdik. Vahdet Abi tam bir mehter tutkunu insan, bütün hücreleri ve bedeni ile marş söyler. Davudi sesiyle. Hatta bir akşam sohbete giderken Naim Babanın evine yolda marş söylüyoruz. Adamın biri kulağıma bir tokat akşetti, “ne oluyor evladım” dedi. “Amca marş söylüyoruz, mehter savaş meydanlarının ahengi dedim” başını salladı gitti.

Gittik düğün yemeği, etli pilav, irmik helva, çorba. Harika bir Osmanlı geleneği Isparta’da her dini, milli toplantının değişmez demirbaşı. “Hocam sen de ye” dediler. Yemek harika ama onu yesem ertesi güne daha sonra o beni yer korktum, hayran ve düşman baktım. Mehmet Kırkıncı Hoca ile Şener Dilek abi ile Taşmağazalarda döner yemeye giderdik, hocam tatari döneri severdi, iyi de yerdi. Kitabın ve yorumun, mütalaanın görülmedik adamı, yerdi ama kitap okumadan edemezdi. Hey gibi günler, konuşurduk, bitince ”işte bele Himmet efendi işte bele” der konuşmaya hitam verirdi. Hayatımda o kadar okumayı ve dinlemeyi seven, kitaptan mütalaadan zevk alan bir insan görmedim. Her bilgiye açıktı, ne okursan hayretle dinler “hele bir daha oku Himmet efendi” derdi.

Klasik milliyetçi kelimesinden hem Diyarbakır’da hem Isparta’da nefret ettim. Kültür millliyetçiliği yok. Kürtler de siyasileştirmenin peşinde gözü kör piyon gençlik. Isparta’da Türkler de aynı. Bilgi yok, tarih, din, sanat şevki yok. Milleti millet yapan değerler yok. Sadece çığırtkanlık. Milliyetçilik Türkiye’de din ve millet dengesi, tarih dengesi kuramadı. Kursaydı böyle olmazdık. Yüz elli yılımızda bir sürü ihtilal ve ihtilalci var, hangisi başarmış hepsi heba olmuş, heba ettikleri de cabası.

Bediüzzaman, tarihi bizim tarih kitapları gibi okumamış, “cumhuriyetçiyim” diyor. Bu sözden bir kitap çıkar. Bu sözü söyleyen radikal düşünemez, bu sözü söyleyen siyasi istikrarın dışına çıkmaz, bu sözü söyleyen siyasi istikrarı bozan partilere fikir düzeyinde karşı olur. Bediüzzaman hem dini, hem milli fikirlerinden dolayı değil siyasi dengeyi bozduklarından karşı çıkmış. ”Ben öyle adamlara karşıyım” diyor. Çünkü “mümkün hükümetin hangisini görse ondaki meyli tahrib onu yıkar” diyor. Bu sözü söyleyen devleti ele geçirmek gibi asırların şarkısını söylemez. Daha neler neler...

Önce Arif Nihat’ın Fetih Marşı okundu.

FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Gençlere ruh veren bir şiir ve marş. Bizi dünyaya hükmettiren insan karakteri burada çizilmiş. Fetih ve kitaplar, boşuna mı? Bediüzzaman kitabı hayatının aksal gayesi yapmış. Kendini fetheden ülkeler fetheder. Allah kitabı peygamberle, şeftaliyi ağaçla gönderiyor. Kainat evini bitirdikten sonra öğretmeni ve kitabı gönderiyor ve "oku" diyor. Tabiatı oku, kitabı oku. İki kitap. Kainat bir dershane–i Nuriye. Bakma sen Huriye, muriye...

Bir de Sultan Hamid Marşı söylendi, harika bir marş. 

Döşetti Hicâz'a demir yolları
Kuruldu Hamidiye Alayları. (Bediüzzaman bu Hamidiye alaylarında çalıştı, hem milli, hem dini kahraman.)

Hudûdlara koştu onbinlerce cân
Serdâr-ı Hakan Abdülhamîd Han
Cennet-Mekân Sultan Abdülhamîd Han.

Haliç'te yeni bir tershane kurdu
Denizaltıları deryaya vurdu
Dâru'l-aceze ve gurabâ kurdu
Serdâr-ı Hakan Abdülhamîd
Han Cennet-Mekân Sultan Abdülhamîd Han.

Yürekler kabarık, gözlerde damla
Mehteri saygıyla dur da selamla
Bir huşu içinde dinle gülbankı
Sesleniyor tarih bu ses o yankı
Sen böyle yürürken tuğla sancakla
Türk'ün savaşları geliyor akla...

Asırlar boyunca çınladı serhat
Doğudan batıya Yemen Belgrat
Duyarak bakışan gözler görüyor
Fatih topkapıdan şehre giriyor.
Sen böyle yürürken tuğla sancakla
Türk'ün savaşları geliyor akla...

Tarihi Çevir 

Tarihi çevir nal sesi kısrak sesi bunlar,
Delmiş romanın kalbini mızrak gibi hunlar,
Göktürkler uygurlar oğuzlar peçenekler,
Türkün yüce tarihine binbir zafer ekler...

Dünya atının nalları altında ezildi,
Kaç haçlı seferi göğsüne çarpınca kesildi,
Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden,
Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden.

Hiçbir şiir tarihi bu kadar görsel ve dramatik anlatamaz. İhanet bu tarih sahnesinde milleti görmezlikten gelmektir. Dünyayı bir hak ve adalet yurduna çeviren büyük ecdadı tanımayan elbette ihanet edecektir. İmparator Bediüzzaman'dır. Kılıçlarla kurulan imparatorlukların yerine dünyanın yüz ülkesine imparatorluk kurmuştur. Sınırsız, kalplerde, tevhid ve nübüvvet imparatorluğu.

Son olarak ordu Marşı

Ey şanlı ordu,ey şanlı asker
Haydi gazanfer, umman-ı safter
Bir elde kalkan, bir elde hançer
Serhadde doğru ey şanlı asker.
Deryada olsa herşey muzaffer
Dillerde tekbir, Allahu Ekber
Allahu Ekber, Allahu Ekber
Ordumuz olsun daim muzaffer!..

Tarihin musikisini zaman zaman dinlemeli. İnsan ruhları kirden kurtarır, onları fedakarlık ve mazinin zafer coğrafyasında dolaştırır.