Taşralı Şairin "Dünya Telaşı"
Osman Alagöz'ün Şair Mustafa Uçurum ile ilgili yazısı...
Sütun Yayınları, uzun bir aradan sonra yeniden kitap yayımlamaya başlayarak dikkatleri üzerine çekmişti. Şimdi de kimselerin cesaret edemediği bir işe girişti. “Beş şairden beş şiir kitabı” diyerek şiir kitapları yayımladı.
Mustafa Uçurum’un “Dünya Telaşı” da bu beş kitaptan biri. Otuz şiirden oluşuyor.
Mustafa Uçurum, taşrada yaşayıp da merkezden kopuk olmayan edebiyatçılardan. Dıştan bakışla, büyük şehrin kaotik yapısına kapılmadan kendine Anadolu’nun mütevazı kentlerinden biri olan Tokat’ta, bir dünya kurmuş. Taşrayı bir sığınak olarak görüp öylece devam ettiriyor dünya yolculuğunu. Bunu da her fırsatta dile getiriyor, mutlu, mütebessim.
Dünya Telaşı, şairin ikinci şiir kitabı. İlk şiir kitabı Tenhalayın Kalbimi 2006’da yayımlanmış. Uzun bir aradan sonran yeniden bir kitapla okur karşısında.
İlk şiir, Taşrada Bir Şair Kalbi. Taşralığın şaire verdiği bir dinginliğin ifadesini taşıyor. Kitabın girişinde bu şiire yer vermesi de manidar.
“Yeni bir geliş arıyorum halkın içinden halkla beraber/ Allah’a yakın bir yol hayatın hızlı akışından daha duru bir yol” diyerek arzuladığı çizgiyi belirtiyor.
Dünyanın telaşından yorgun düştüğünü her fırsatta dile getiriyor Uçurum. Bunu dile getirmeyi de şiirinin bir görevi görüyor. Aslında sadece kendi adına değil, bir manada sözcüsü olduğu toplum adına söylüyor şiirini.
“Herkese bir kargaşa bırakarak çekilmek istiyorum köşeme” diyerek daha ilk şiirde dünya ile olan alakasının nasıl olduğunu belirtiyor. Kamil insan olma derdine düşen “beşer”in dünyayı bir oyun meydanı, gölgelenecek bir yer görme anlayışı Uçurum’un “huzur” arayan yanlarının bir ifadesi.
Dünya Telaşı, aynı tema etrafında dönen şiirlerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir kitap. Uçurum, bu başlığa uygun gördüğü şiirleri kitabına almış. Çünkü şiirlerin hemen hepsinde dünya hali çok belirgin bir şekilde görülüyor. Neredeyse dünya ile hesaplaşmanın olmadığı bir şiir yok gibi. Ve “dünya” kelimesi de şiirde en çok kullanılan kelime.
İlk şiir çok şey söylüyor. Uçurum’un şiir evreni hakkında da bize ipuçları veriyor. Tarz olarak ikinci yeniye yakın duruyor. Sezai Karakoç, Turgut Uyar, Edip Cansever ve ayrıca İsmet Özel göndermeleriyle bir manada şiirinin beslendiği zemini de hatırlatıveriyor.
Mustafa Uçurum’un tercihi, serbest şiirden yana. Ve bu serbestlik içerisinde, oluşturduğu iç ahenkle bir derdi olan şiirler yazıyor. Onda kaynağı ve akıbeti bilinmez hüzünler yok. Yaratılışın, insan olman sorumluluğu ve o sorumlulukla hareket etme anlayışı var. İsyanda debelenip duran, bir boğuntu hali taşıyan şiirler değil Uçurum’un şiirleri. Bu bağlamda bakıldığında “inanmış adam”ın şiiridir diyebiliriz Dünya Telaşı için.
“Telaş”lı şiirler, adı gibi. Yaşananlara kayıtsız kalmamanın bir göstergesi. Dünya yolculuğunun telaşı. Belki “öte”yi akıldan hiç çıkaramamış olmanın bilinçaltı zenginliğinin dışavurumu. İçerik olarak baktığımızda bir Erdem Beyazıt bir Sezai Karakoç biraz da Cahit Zarifoğlu ve İsmet Özel algısı daha baskın. Ama güzel olan şu ki, hepsinden öte, kendi şiir evrenini oluşturmuş Uçurum.
Söylediği onca şeyden sonra bir son deyiş bağlamında ele alınabilecek şu mısralar, şairin mesajını algılama adına çok önemli.
“Çağırıyorum bir davet bu
Dünya bu kadar anı için yeter de artar bile.”