Nurdan HUYUT
Tebbet suresinin düşündürdükleri
Bu güne dek, Tebbet suresini her okuduğumda, içimde değişik bir duygu beliriyordu. Rabbimin Kur’an-ı Kerimde yer verdiği her kelime, her harf, hatta her bir hareke dahi ezel ebed sayfasına sağlam bir çiviyle çakılmışken, akla gelen bazı soruları sorma cesareti gösteremiyordum elbette ki… Ama bu soruların hayali, gölgesi tüm düşüncelerimi alt üst etmeye yetiyordu. Hâşâ bunu sorgulamak hiç birimize düşmezdi belki fakat insanoğlu bilmediği şeyi öğrenene dek, sorgulamaya devam ediyor işte…
Aklıma takılanlar şöyle sıralanabilirdi; Tebbet suresi; Kur’an içinde en kısa surelerden biriydi. Okunması oldukça kolay ve akılda kalıcıydı. Yeri hemen herkesin bulabileceği, Kur’an-ın en son sayfalarından birindeydi. Namaz kılarken insanın aklına gelen ilk surelerden biriydi ve günde milyonlarca kez Müslümanlar tarafından okunmaktaydı. Bu da demek oluyordu ki her saat hatta her an Ebu Leheb’e beddua yağmakta ve bu lâin hem kalben hem de kavlen taşlanmakta, Ebu Leheb'in ahirette cezasını bulması adına adeta her saniye Rabb’e yalvarılmaktaydı.
“Ebu Leheb'in elleri kurusun... Kurudu da!”
“Ne zenginliği ve ne de kazandığı ona fayda vermedi.”
“Alevli bir ateşe maruz kalacaktır (o)! Diyordu sure.
Ebu Leheb'in yaptıkları saymakla bitecek gibi değil bu bağlamda. Öyle üç beş gün de değil yaptıkları… Tam yirmi yıl sürmüş zalimliği. “İlk İslam Deccallarından” diyebiliyoruz bu nedenle onu tanımlarken. Ayrıca karısından da bahsediyor sure. Ebu Leheb’e yardım ettiği için onun da odun hamalı olarak cehenneme atılacağından haber veriyor.
Tüm bunları düşününce oraya buraya dağılmış olan düşüncelerimi bir araya getiriyordum ve şöyle bir şey çıkıyordu ortaya;
“Ebu Leheb bir İslam düşmanıydı. Zalimdi. Diktatördü…”
“Zengindi ayrıca. Sözü dinlenen, oldukça nüfuslu biriydi.”
“Hem de âlemin gözbebeği olan bir peygambere zulmediyordu.”
“Hakaretler yağdırıyor, insanları İslam aleyhine kışkırtıyordu. Cürmü daha büyüktü bu nedenle.”
Bu güne geldiğimizdeyse nice asi bedenler yer almış şu cihan âleminde. Stalinler, Leninler, Hitler, Mobutular, Firavunlar, Şeddatlar ve Nemrutlar… Aynı şeyleri yapmış hepsi de. İslam düşmanlığı, İnsan düşmanlığı…
Tıpkı Ebu Leheb'e yardım eden karısı gibi, onlara da yardım edenler bulunmuş elbette... “Bir şeye sebep olan yapan gibidir.” Hadisince, hepsi ortak olmuşlar aynı zulme, aynı katliamlara, aynı firavunluğa…
Fakat bu gün daha iyi anlıyorum ki, “Ebu Leheb ve karısı” bir sembol aslında. Ebu Leheb İslam düşmanlığını temsil ederken, karısı da bu gibi işlere yardım edenleri örnekliyor. Yani;
Her Tebbet suresinde bütün zalimleri taşlıyor dillerimiz.
Her Tebbet suresinde bir zalim vuruluyor zincire.
Her Tebbet suresinde yere düşüyor zalimler ve onların yardımcıları.
Her Tebbet suresinde yeni bir dilekçe yazılıyor Hâkim-i mutlak olan Allah’a…
Her Tebbet suresinde yalvarıyoruz Rabbimize;
“Yeryüzünde bozgunculuk yapmış bütün Ebu Lehebleri sana havale ediyoruz. Masumların ahını yerde bırakma!” diye çırpınıyor yüreğimiz.
Tebbet suresi, aynı zamanda sabrı da öğretiyor insanoğluna. Bizler zalimin hemen cezalandırılmasını, zulmünün hemen bitmesini, yaptıklarına karşın en kötü şekilde ölmesini diliyoruz belki de. Fakat Ebu Leheb ki tam yirmi sene zulmetmiş İslam kahramanlarına. Hakaretleri, tuzakları yıllarca devam etmiş. Mekke sokaklarında yıllarca atmış naralarını. Her ne kadar kötü bir vebadan ölmüş, bulaşıcı olduğu için evlatları bile yanına yaklaşamamış ve ortada kalan cesedi üç günün sonunda uzun çubuklarla bir çukura yuvarlanmış, cenaze töreni bile yapılmamış olsa da, onun asıl hesabı ayetlerde de belirtildiği gibi ahirete ertelenmiş.
İşte bu sebepler aydınlatıyordu zihnimi. Demek ki Tebbet suresi ehemmiyetliydi ve bu nedenle de her an okuyabileceğin kadar kolaylıkta inmişti yeryüzüne. Zalimlere olan recmi unutmayalım, unutturmayalım diye... Mahkeme-i Kübra’da açılacak kabarık dosyaya her an yeni bir şikâyet dilekçesi ulaşsın diye…
Burası hikmet, orası kudret yeri… Burası iyiyle, kötünün ayrışacağı, zalimle, mazlumun iyice belirleneceği yer; Burası dünya… Burası herkesin tarafını belli edeceği yer… Burası kiminin Tebbet suresini okuduğu, kimininse Tebbet suresinin kastettiği kişi olacağı yer…
Ben bu gün anlıyorum ki, zulme karşı hiçbir şey yapamazsam eğer, Tebbet Suresini okurum dualarımda. Ve günümüzün zalimlerini de kastederek dile getiririm duamı.
O zaman, bir kez daha okumalı Tebbet suresini ve bir şikâyet dilekçesi daha göndermeli Âlemlerin Rabbi olan Allah’a… Düşünün bir… Milyonlarca, hatta sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok dilin ettiği bu duayı, bu yalvarışı, bu isteği, yarın mahşerde Rabbim kabul etmez mi hiç?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.