Raif ÖZTÜRK
Temel fıkralı siyaset turu
Laik olduklarını iddia eden ve maalesef laiklikten bile hiç nasibi olmayan, öyle garip bir azınlık zümre var ki evlere şenlik!…
Bu günkü hassas ve önemli konunun çok iyi anlaşılması için, öncelikle Karadeniz’li Temel’den ilginç bir fıkra arz edeceğim.
Bizim meşhur Temel, yıllardan beri Almanya’da çalışmaktadır.
Bir gün arabasıyla otobanda seyahat ederken, dinlemekte olduğu polis radyosundan şöyle bir anons dikkatini çeker.
-“Dikkat, dikkat... Falan otobanda, bir araç ters yönde seyretmektedir... Adı geçen otobandaki ekiplerin ve tüm sürücülerin çok dikkatli olmaları önemle rica olunur…”
Bizim Temel bir bakar ki, bütün arabalar kendi gittiği istikamette değil de, hepsi Temele doğru geliyorlar…
Temel, kendisinin ters yola girdiğinin farkında olmadığı gibi, bunu aklının ucundan bile geçirmez. Burnunun dikine devam etmesiyle de kalmaz.
Diğer sürücüleri ve radyo spikerini küçümseyerek, alaylı ifadelerle, kendi kendine şöyle mırıldanmaya başlar.
-“Hey kidi spiker efendi hey, ha punların hepsi ters yönde kidîiler daa…”
*******
İşte bizim laikçilerimizin büyük bir kısmı da, maalesef şu Temel gibi düşünüyorlar. Başkalarının gerçek laikliği bildiklerini, akıllarından bile geçirmiyorlar…
•Laik ülkelerin ve halkımızın çok büyük çoğunluğu, laikliği olduğu gibi anlıyorlar. Yani, Meydan Larousse’un laiklik maddesinde “..Laiklik, devlet ile din işlerinin ayrılması; devletin, din ve vicdan hürriyetinin gerçekleşmesi bakımından tarafsız olması” şeklinde ifade edildiği gibi anlıyorlar.
Hatta din ve vicdan özgürlüklerini güvence altına alıyorlar…
(Bu konuyu, “Laiklik cam mâcunu değildir.” Başlıklı makalemde irdelemiştim. Arşivden bakınız.)
Ancak bizde öyle bir azınlık zihniyet var ki, laikliğe ‘işlerine geldikleri şekli vererek’ lanse ediyorlar, kendilerini de buna inandırıyorlar. Sonra da onlar, bu doğru anlayanları bile (Temel fıkrasındaki gibi) küçümseyerek, doğrularla alay ediyorlar.
Aynı laikliği, ‘İslam’a karşı, Müslümanlara karşı, din ve vicdan özgürlüklerine karşı ve kısacası halka karşı, ezâya, cefâya, cezaya ve inananları baskı altına almaya neden olan bir ilke’ gibi göstermeye çalışıyorlar.
Aynen Temel fıkrasındaki gibi de gülünç duruma düşüyorlar…
*******
Mezkûr temel fıkrasına tam oturan bir başka örnek de, sn. Baykal’ın ve o zihniyetin sergilediği garip tavırlar ve davranışlardır.
Sadece birkaç ilginç örnek arz edeceğim.
Hatırlayınız, 2002 yılındaki seçimlerde tüm partilerin ve halkın da isteği olan, tapusu olmayan ‘2-B’ alanlarına tapu verilmesini tüzüklerine bile almışlardı.
Çünkü o araziler ‘meskûn alan’ hükmünü çoktan almış, üzerlerinde siteler, apartmanlar ve fabrikalar inşa edilmiştir. Elektrik, su, yol, kanalizasyon ve doğalgazları bağlanmış, yıllardan beri tüm vergileri de ödenmektedir.
Belediyelerin hizmet alanlarına tamamen alınmış. Mahalle değil, semt değil, yarım asırdan bu yana nahiye ve ilçe haline gelmiş nice yerler vardır, fakat halâ buralara tapuları verilmemiştir. Tüm partiler de haklı olarak bunu vaad etmişlerdi.
2003’teki İktidar da, bu konuyu gündeme getirdi ve ilgili yasayı da çıkardı. İki defa A. N. Sezer tarafından veto (!) edildi. Her zaman olduğu gibi o meşhur ve malum zihniyet tarafından yargıya, yani AYM’ye intikal ettirildi. O günkü gelişmeleri, sebeplerini (!) ve kahramanlarını (!) iyi bildiğiniz için detayına girmeyeceğim.
Neticede, maalesef bu çok önemli yasanın çıkmasına engel olundu…
•Sebep; sadece “bu iktidar yaparlarsa artı puan alırlar, öyleyse ülkenin ve halkın yararına bile olsa mutlaka engel olmalıyız. Belki bir darbe (!) yaptırırız, bu artı puanı ileride biz alırız” zihniyetidir.
Kendi tüzüklerinde de var olan bir gelişmeye, başka niçin engel olunur ki?...
Yani; meclis otobanına ters yönden giren bir zihniyet, trafiğin akışını allak bullak etti. O önemli problem, maalesef hâlâ kördüğüm ve hâlâ çözüm bekliyor…
Cumhurbaşkanı seçimlerinde de aynı tezat, aynı entrikalar sergilenerek, millete ve hukuka ters girişimlerde bulunuldu. Trajikomik 367 ve 411’leri hatırlayınız…
Yine meşhur engellemelere rağmen, olaya Türk halkı adeta referandum ile el attı. O zihniyete tam anlamıyla, “siz ters yönde hareket ediyorsunuz, doğrusu budur” dedi. Ve istediği Cumhurbaşkanını, çok daha büyük yetkilerle seçtirdi.
O zihniyete MOR’luk da her zaman yakışıyor hani!...
*******
Daha sonra ise; “başörtüsü” konusunda da aynı şekilde, % 80 millet otobanına ters yönünden girenleri (yani, 411=9’ları) hayret ve ibretle izledik...
Temel fıkrasındaki gibi, kendilerinin ters yöne gittiklerinin farkında bile değildiler. Hatta halkın % 80’ini yine küçümsüyorlar, alay ediyorlar ve suçluyorlardı.
% 80 Halka yardımcı olan trafik polislerini (yani T.B.M.Meclisini) bile suçluyorlar.
Trafik kurallarını (yani 411 evet ile çıkan yasaları) bile hiçe sayıyorlardı…
Sonra da, doğru yolunda devam edenleri ‘kaos çıkartmakla’ suçladılar.
“Trafiğin doğru akışı mı kaos olur? Yoksa, trafiğin akışına ters girenler mi ‘kaos’ çıkarmış oluyor?” Bunu, akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar.
Temel fıkrasında olduğu gibi, bunu düşünmek bile istemiyorlar.
•Bunlar, bizim Temelden çok daha pişkin görünüyorlar. Öyle değil mi?…
Ağlanacak bu acıklı ahvalimizi de, takdirlerinize ve vicdanlarınıza havale ediyorum…
Ârif olana şu birkaç örnek yeter.
Hem geçmiş olaylara bakarak, hem de bundan sonraki olayları bu açıdan değerlendirerek, gelişmeleri daha da yakından izleyeceğiz. Masum halka balyoz ve komplo planları da maalesef işte bu zihniyetin ürünüdür. Akla hayale gelmeyen entrikalarla, cerbezelerle hakkın, hukukun ve vicdanın tamamen tersine gidiyorlar.
Kanunlara ve kitaba göre değil, ellerindeki güçleri kullanarak, kitabına uyduruyorlar.
•Milletin çoğunluğunun gidişatına ters, inançlarına ters, hak ve özgürlüklerine ters hareket edenleri, ‘hangi partiye girdiklerine varıncaya kadar’ iyi takip ederek tespit edeceğiz.
Temel fıkrasındaki gibi davrananlar, öyle görünüyor ki bir yarım asır daha iktidar olamayacaklar. Hatta halkımız şuûrlandıkça, belki de meclise bile giremeyecekler…
•Öyle ya, bu millet artık gözünü açtı. Gelişmeleri çok iyi tahlil edip, zamanı gelince de 367’de olduğu gibi gerekeni yapıyor...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.