Tepkilerden korkmuyorum

Tepkilerden korkmuyorum

Gösterime girer girmez tartışmalara neden olan Hür Adam filminin yönetmeni Mehmet Tanrısever konuştu. Tanrısever, filmi protesto edenleri görünce neler hissetti?

Kübra Doğru'nun röportajı

Mehmet Tanrısever Hür Adam’ı çekmeye 20 yıl önce karar verdi ama kendi deyimiyle doğru zamanı bekledi. Film bu hafta vizyona girdi. Tanrısever filmdeki tartışmalı sahnelerin protesto edilmesinin kendisini üzmediğini, söylüyor: “Doğal haklarıdır onlara kızmam.”

• Hür Adam fikri nasıl doğdu? Zemini hangi yıllara dayanıyor?

90’lı yıllarda Minyeli Abdullah’ı yaparken ‘Bunu da yap’ diye üstadı önerdiler. Mehmet Uyar, o günlerde bir sürü kitap verdi okumam için. Bunları yaparken üstadı rüyasında Uyar’a görünmüş. ‘Benim filmimi mi yapacaksınız? Beni tanımıyorsunuz. Zamanı değil, zaman müsait değil’ demiş. Sonra bu sürede bana birkaç senaryo geldi ama hiçbiri içime sinmedi. O süreçte bu filmi yapabilecek şuurda yapımcı da sinemacı da yoktu zaten. Aradan 20 sene geçti Arkadaşları topladım ‘Bu filmi yapıyoruz’ dedim. Ekipler kuruldu ama başladığımızdan bu yana tam altı kere ekip değiştirdik. Dedim ki mani olursa yine iptal ederiz. Ama çok şükür öyle bir şey olmadı.

• Peki 20 yıl önce yapmamanızın sebepleri neydi?

20 yıl önce oynatmazlardı. O zaman konuşulamazdı bu kadar. Zor olurdu herhalde. Diyorum ya üstadın himmeti var, rüyada demiş ya ‘Zamanı değil’ diye.

• Film tam da bu ‘iki dil tek devlet’ tartışmaları üzerine geldi... Kürtçe diyaloglarla başlıyor ve devam ediyor. Bu kurgulanmış, planlanmış bir şey miydi?

Hayır, o zaman tamamen öyleymiş. Sürgünler başladıktan sonra Türkçe kullanma ihtiyacı hasıl olmuş. Belki o dönem baskılar da vardı, muhalif olmamak için üstat böyle tercih etmiş, biz de onu yansıttık filmde.

BU BASKILAR YAŞANDI

• Araştırma ve hazırlanma kısmında eksik var mı size göre?

İşin mimarı ben olduğum için başında ben hep vardım. Senaryo altı kere değişti mesela ve üç ayda tamamlandı. Ama ben sürekli çalışıyordum. Bu konuyla ilgili 20 kitap okudum. Toplam 6 bin sayfa ediyor. Bir yönetmen profesyonel de olsa vasat da olsa işin başında durmalı. Ben de öyle yaptım. Dolayısıyla öyle bir eksiklik yok. Ana damardan olan her şeyi, öz olanı verdik. Vicdanen de bir sıkıntım yok. Ben canımın pahasına olsa hakkını verdim, kaytarmadım yani.

• Tarihi geçişlerde bir sıralama izlediniz mi?

Bir sıralama yok, öyle yapsak belgesel olurdu. Benim hayal dünyamla üstadın kendisinden yola çıktık. Mesela üstat Emirdağı’na geliyor sokakta namaz kılıyor. Ama ‘İzleyici bunu militanlık bilir’ dedim ve bir şey ilave etim. Hemen bir cami buldum kapısına kilit vurdum. Yani cami kilitli olduğu için sokakta namaz kılıyor oldu.

• Peki itirazlar olmaz mı bu durumda? Bu kadar baskı var mıydı?

Vardı tabii. Camilerin ahır yapıldığını o kadar çok duydum ki... İnönü döneminde soğuk harp yapıldı. Şimdi yine bu insanlar ne yapıyorlar, bakın! Balyoz planları, devrim... Ne devrimi? Bu insanlar ne kötülük yapmış? Dinsiz filozoflar, ahlaksızlar veya ellerine üç beş kuruş alanlar burada ülkeyi ve bizi esaret altında tutmak istiyor. 40’lı yıllardan beri bu ülkede kaç kere ihtilal olmuş, kaç kere ihtilal girişiminde bulunulmaya çalışılmış. Bu baskılar oldu.

TEPKİLERDEN KORKMUYORUM

• Filmde çıkışları yansıtırken halkın tepkisini almaktan korkmadınız mı?

Hiç korkum yok. Bir insanın kılık kıyafetinden vazgeçmemesinden doğal ne var yani. Onun sarığını niye Cumhuriyet çıkaramamış hiç? 84 yıllık hayatında sarık çıkmamış. Herkes çıkarıyor da o niye çıkaramıyor? Zor muydu? Demek ki burada bir şey var. Kurşuna dizerler veya öldürürlerdi yine çıkarırlardı. Yapamamışlar da...

• Atatürk ile ilgili sahnelere gelecek olursak... Filme soruşturma da açıldı. “Atatürk tabulaşmamalı” mı diyorsunuz siz?

Tabii ki Allah’tan başka kimse bu kadar tabulaşmamalı.

• Galada çıkan protestolar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben onları kutluyorum. Çok yaman, kahraman insanlar. Demek ki onlar görüşlerinin tersi olan bir şeyleri protesto edebiliyorlar. Bize yapılan bir yanlışlık olduysa ecdadımıza, tarihimize, biz de protesto etmeliyiz. Hatta bana İstinye Karakolu’nda ‘Davacı mısınız?’ dediler, ‘Serbest bırakın, doğal hakları’ dedim. Ama bizdeki insanların da böyle olması lazım. Ben bu filmleri yapmaya devam ediyorum, onlar da protestolarını sürdürsünler. İçerde protesto edenleri de kutluyorum. Ondan da çok büyük keyif aldım. Hatta eşim dedi ki ‘Gözlerin niye buğulandı?’ Çok hoşuma gittiği için ağladım, duygulandım. ‘Demek ki böyle kahramanlar çıkıyor, bir kahramanı, bir kahraman protesto ediyor’ dedim.

Hoca Efendi ithafı istemedi

• Filmde Said-i Nursi “Okulumun temellerini atıyorum” diyor. Bugün dünyanın her yerinde okulları mı var?

Aynen öyle, o felsefeden yola çıkan Fethullah Gülen Hoca Efendi, 180 ülkede okullar, dershaneler açtı. Bir de üstat ‘Cehaleti, fakirliği, itilafı ancak ilim ve fenle yıkabiliriz’e inanıyor. Dolayısıyla o şimdinin rüyası değil, ta o zaman başlıyor. Barla’da köyde bir odada başlayan bir hayali, 80-100 sene sonra zuhur etmiş. Ne kadar da isabetli yapmış.

• Filmle ilgili Fethullah Gülen’in görüşlerini aldınız mı?

Senaryoyu talebeleri okudu. Kendisi film olarak seyretti.

• Nasıl buldu? Onun yönlendirmeleriyle film üzerinde değişiklik yaptınız mı?

Filmin başında peygamberimize gelen ‘Oku, Allah’ın adıyla oku. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?’ ayetine yer vermiştik. Hoca efendi onu yanlış anlarlar gibi düşündü. Tabii çok hassas kendisi bu konularda. Ben de saygı duydum o kısmı çıkardık. Sonra bir telefon geldi. Biz filmi hoca efendiye ithaf etmiştik. Kendisi onun da kalkmasını istedi. Biz de çıkardık.

• Seçimler sonrası okyanuslar ötesine selam gönderilmesi çok konuşuldu. Bu gibi bir durumdan da imtina edilmiş olabilir mi?

Olabilir tabii ki... Bir de hoca efendi bir davayı yönetiyor. Dedikodu çıkmasın, alınmasınlar, başka Nurcu kardeşler de incinmesin diye düşünmüş olabilir. Saygı duymak lazım.

Star