Topçu Kışlası'na Said Nursi'yi de karıştırdılar

Topçu Kışlası'na Said Nursi'yi de karıştırdılar

Söz konusu dedikoduyu da Akşam yazarı Özlem Akarsu Çelik, ciddiye alarak köşesine taşıdı

Ahmet Bilgi'nin haberi:

RİSALEHABER-Taksim Gezi Parkı'nda başlayan eylem, çeşitli yalan haber ve fısıltılarla farklı bir mecraya kaydı. Özellikle sosyal medyada başka ülklerdeki olaylardan alınan fotoğrafların sanki Türkiye'de olmuş gibi servis edilmesi dikkat çekti. Binlerce dedikodu arasına bir de Said Nursi eklendi. Söz konusu dedikoduyu da Akşam yazarı Özlem Akarsu Çelik, ciddiye alarak köşesine taşıdı.

Tencere-tava çalanlardan, eylem alanlarından, eylemi başlatanlardan ile ulusalcı ve milliyetçi kesimlerin iddialarını yazan Çelik, Topçu Kışlası'ndaki ısrarın arkasında Said Nursi olduğunu ileri sürdü.

Çelik, "Topçu Kışlası, Said-i Nursi’nin tutuklanıp yargılanmasına sebep olan 31 Mart olaylarının başlangıç noktası olduğu için Hükümet bu projede ısrarcı" iddiasında bulundu.

SAİD NURSİ TOPÇU KIŞLASI'NDA DEĞİL DIVAN-I HARB-İ ÖRFİ'DE YARGILANDI

Bediüzzaman Said Nursi, 1909 yılında patlak veren meşhur 31 Mart olaylarının ardından Topçu Kışlası'nda değil bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin merkez binasında kurulan ve bir askeri mahkeme olan Divan-ı Harb-i Örfi'de yargılanır.

Konu Risale-i Nur'da şöyle geçmektedir:

Menhus 31 Mart hadisesi meydana gelir. Şeriat isteyen ve o hâdisede ismi karışan on beş kadar hoca idam edilir. Bediüzzaman, onlar mahkeme binasının bahçesinde asılı durdukları ve kendisi de pencereden onları gördüğü bir halde muhakeme olunur. Mahkeme reisi Hurşid Paşa sorar:
“Sen de şeriat istemişsin?”

Bediüzzaman cevap verir:
“Şeriatın bir hakikatine, bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. Zira şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat, ihtilâlcilerin isteyişi gibi değil!”

Bediüzzaman’ın divan-ı harpteki bu kahramanca müdafaası, o zaman iki defa tab edilip neşredilmiştir. O dehşetli mahkemeden idamını beklerken beraat etmiş ve mahkemeye teşekkür etmeyerek, yolda Bayezid’den tâ Sultanahmed’e kadar, arkasında kalabalık bir halk kitlesi mevcut olduğu halde, “zalimler için yaşasın Cehennem! zalimler için yaşasın Cehennem!” nidâlarıyla ilerlemiştir.