Tövbe etmek için henüz vakit var
Ramazan ayında bitmeden içtenlikle tövbe edilmelidir. Çünkü Allah, eğilmiş kalbi bilir
Nihat Hatipoğlu'nun yazısı
Ramazan ayında tövbe kapıları sonuna kadar açıktır. Bu ay bitmeden içtenlikle tövbe edilmelidir. Çünkü Allah, eğilmiş kalbi bilir
Günahlardan arınmak için iyi bir fırsat olan ramazan ayı bitmek üzere. Bu günlerde tövbe için kapılar sonuna kadar açık. Bu fırsatı kaçırmamak lazım. Hz Peygamber (sav), "Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir" buyuruyor. Tövbe sadece dille olamaz. Gönülle, bütün organlarla, günaha bir daha dönmeyecekmişçesine tövbe edilmelidir. Allah, yalvaran dudağı, eğilmiş kalbi bilir. Onun için sonsuz rahmetiyle kapıları açar. Bu anlamda Efendimiz'den iki önemli müjdeyi iletmek istiyorum. '
CENNETİ İSTİYORLAR'
Resulullah Aleyhisselâm buyurdu ki; "Allahü Teala'nın, yollarda dolaşarak zikreden insanları araştıran melekleri vardır. Bir yerde Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, birbirlerine; 'Geliniz, işte sizin aradıklarınız burada' diye çağırırlar. Melekler, onları dünya göğüne kadar kanatlarıyla sararlar. Rableri, onların durumunu meleklerden daha iyi bilmekle beraber, meleklere sorar: 'Kullarım ne diyorlar?' Melekler, 'Seni teşbih ediyorlar, Seni tekbir ediyorlar, Sana hamdediyorlar, Seni temcid ediyorlar' diye cevap verirler. Hakk Teâlâ buyurur: 'Beni gördüler mi' Melekler: 'Hayır, vallahi Seni görmediler' derler. Allahü Teala, 'Beni görselerdi ne olurdu' diye buyurur. Melekler, 'Eğer Seni görselerdi, Sana daha çok ibadet ederlerdi. Seni daha çok tesbih ederlerdi, Sana daha çok hamdederlerdi, Seni daha çok teşbih ederlerdi' diye cevap verirler. Allahü Teala, 'Benden ne istiyorlar' diye buyurur. Melekler, 'Senden cenneti istiyorlar' derler.
'BİR MECLİSİN ADAMLARI'
Allahü Teâlâ, 'Orayı gördüler mi' diye buyurur. Melekler, 'Hayır vallahi, ey Rabbimiz onlar orayı görmediler' derler. Hakk Teala, 'Peki, onlar orayı görselerdi ne olurdu' diye buyurur. Melekler, 'Orayı görselerdi, oraya kavuşma hırsları ve arzuları artardı, oraya olan rağbetleri ziyadeleşirdi' diye cevap verirler. Allahü Teala, 'Onlar neden sakınıyorlar' diye buyurur. Melekler, ' Cehennemden' derler. Allahü Teala, 'Peki orayı gördüler mi' diye buyurur. Melekler, 'Hayır vallahi ey Rabbimiz, onlar orayı görmediler' derler. Allahü Teala, 'Peki görselerdi nasıl olurdu' diye buyurur. Melekler, 'Görselerdi ondan daha şiddetle sakınırlar, daha çok çekinirlerdi' derler. O zaman Allalü Teala şöyle buyurur: 'Sizi şahit tutuyorum ki, Ben onları mağfiret eyledim.' Bunun üzerine meleklerden biri, 'İçlerinde filanca var ki, o onlardan değil bir ihtiyaç için aralarına girmişti' der. Allahü Teala, 'Onlar bir meclisin adamlarıdır, içlerinden biri ayrı tutulamaz' buyurur." (Buhari, Daaved 66, Müslim, Zikr 25)
'SADAKA VEREMEM'
Bir gün Allah'ın elçisi, "Herkes her Allah'ın günü kendisine sadaka vermelidir" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Zer (ra), "Ya Resulullah benim malım yok ki, nerden bulup da sadaka vereyim" deyince, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Tekbir getirmek sadakadır. Süphanallah demek sadakadır. Elhamdülillah demek sadakadır. La ilahe illallah demek sadakadır. Estağfurullah demek sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır. Kötülükten sakınmak sadakadır. Yol üzerinde, kemiği taşı kaldırıp atman sadakadır. Gözü görmeyene yol göstermen sadakadır." Efendimiz şöyle devam etti: "Sağıra, dilsize, seni anlayana kadar anlatmaya çalışman sadakadır. Aradığı sorduğu bir şeyi nerede bulacağını bildiğin kimseye yardımcı olmak sadakadır. Yardım isteyenin yardımına koşman sadakadır. Güçsüz, kuvvetsiz birine arka çıkman sadakadır. Eşinle cinsel yakınlığın sadakadır. İşte bütün bunlar kendine yardım edeceğin konulardır, hayır çeşitleridir. Malın olmasa da sen sadaka vermeğe devam et." (Ahmed, Müsned 168-169)
Sabah