TSK vicdan-Ergenekon arasında

TSK vicdan-Ergenekon arasında

ASDER Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, "İrticayla Eylem Mücadele Planı"yla ilgili son gelişmeleri RisaleHaber'e değerlendirdi


Cemil Yüzer'in haberi

RisaleHaber-Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, "İrticayla Eylem Mücadele Planı"yla ilgili son gelişmeleri RisaleHaber'e değerlendirdi.

TSK, uyguladığı stratejiyle, vicdan ve Ergenekon zihniyeti arasında kaldığını belirten Tanrıverdi, "Silahlı Kuvvetleri Hukuk Çizgisine çekme gayretinde, uygulanan strateji çok yanlıştır. Mensubiyet duygusu ile Silahlı Kuvvetlerin darbeci geçmişine sahip çıkılarak ve meseleler örtbas edilerek sağlıklı sonuca varılamaz. Sonra sorumluluk almadığınız dönemlerin faturasını da size ödettirirler. Kimseyi de kendinize inandıramazsınız. Vicdanınızla Ergenekon zihniyeti arasında sıkışır kalırsınız." sözlerini kaydetti.

Belgeyle ilişkisi ortaya çıkan subayların ceza almasının çözüm olmayacağını aktaran Tanrıverdi, "Eğer, ortada dolaşan belge gerçekten Genelkurmay Başkanlığında hazırlanmamışsa ve Silahlı Kuvvetlerin eylem ve işlemlerine hukuk hakim kılınmak isteniyorsa, köklü değişiklerin yapılma zamanı gelmiştir. Meselenin esas çözümü buradadır. Yoksa, 10-15 subay darbe teşebbüsünden ceza alıp, meselenin kapatılması, çözüm değildir. Sistem böyle kaldığı sürece, Çiçekler gider, böcekler gelir. Şahıslarla uğraşmayı bırakıp, sistemi gözden geçirelim." diye konuştu.

Adnan Tanrıverdi, Genelkurmay içinde artık bu tip belgelerin yazılmayıp, TSK'nın demokratikleşmesi için şu önerilerde bulundu:

- Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, Silahlı Kuvvetlerimizin üstlendiği, Cumhuriyeti koruma ve kollama misyonu, Devletin Yasama, Yargı ve Yürütme Ergleri ile bilinçlenmiş sivil toplum kuruluşları tarafından etkili bir şekilde üstlenilebileceğinden, artık bu görev silahlı kuvvetlerimizden alınmalıdır. Bunun için TSK İç Hizmet Kanunun 35 inci maddesi, TSK'nin, idareye re'sen el koymasına yasal dayanak yapılamayacak şekilde değiştirilmelidir.

- Genelkurmay Başkanı dahil beş Orgeneralin Milli Güvenlik Kuruluna üye olması, Silahlı Kuvvetlerimizin üst Komuta Kademesini ve Karargahlarını iç ve dış siyaset ile aktif olarak ilgilenmek mecburiyetinde bırakmaktadır. Olumsuzluklara sebep olan bu durumun düzeltilmesi için MGK 'nun oluşumu ve görevleri ile ilgili yasal mevzuat yeniden düzenlenmelidir.

- Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinde (MGSB) belirtilen iç tehditlere karşı tedbir alma görevi TSK'ya verildiğinden, Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan "İrtica İle Mücadele" ve benzeri planlar, TSK'yı millete karşı savunma planları hazırlayan, milletin bir kısmını tehdit ve düşman olarak algılayan bir güç konumuna sokmakta ve Millet ile TSK'nin arasına büyük uçurumlar koymaktadır. Bu tür tehditlerin bertaraf edilmesi görevi Silahlı Kuvvetlere verilmemelidir.

- Silahlı Kuvvetler personeli, savaş hukukuna göre yetiştirildiğinden, iç güvenlik görevlerinde kullanılması, kendi vatandaşlarımıza karşı hukuk dışı uygulamalara sebep olmaktadır. İç güvenlik ve asayiş görevleri, hukuk nosyonuna sahip güvenlik güçleri tarafından üstlenilmeli, Silahlı Kuvvetler, tamamen dış tehditlere karşı donatılıp eğitilmelidir. Bu nedenle, Silahlı Kuvvetlerimiz, aşamalı olarak aktif iç güvenlik görevlerinden çekilmelidir.