Aburrahman DİLİPAK
Türk-Kürt sorununa farklı bir bakış
"Akacak kan damarda durmaz" diye bir söz vardır. Eceli gelen gidecek. Gidecek gitmesine de, kimin eliyle ve hangi sebeblerle, nasıl ve nerede?
Allah’ın bizim hakkımızdaki hükmünü anlayabilmek için biraz da, bizi neyle meşgul ettiğine bakmamız gerekir. Sonunda su testisi su yolunda kırılacak. Herkes gün gelecek yaptıklarının hesabını verecek. Tek başına iyi niyetleri kimseyi kurtarmaya yetmeyecek.. Çünkü cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir..
Kim ne yapıyorsa, sonuçta ya kendi cennetine sırtında tuğla taşıyor, ya da kendi cehennemine sırtında odun!. Kim ne yapıyorsa ona o emri verenle birlikte kendi de mes’ul olacak yaptıklarından.. O din gününde, kimseyi ne lideri, ne örgütü, ne şeyhi Allah’ın elinden alamayacak.
Allah bizi, mallarımızla, canlarımızla ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Kavga günlerinde ellerini kana bulamayanlar ve adaletten, barıştan, özgürlükten yana olanlar cennete gidecek, barış günlerinde fitne fesat peşinde koşanlar cehenneme gidecek.
Bu dünya bizim için imtihan yeridir.
Bana kimse Türkler ya da Kürtler cinayet işlemez dedirtemez!.. İnsan bu, kan dökücüdür.
Kerbela’da kan dökenler kimlerdi? Bu işin Kürdü, Türkü, Arabı yok.. Kadını-erkeği yok. Yusuf’u kuyuya atma planı kimindi? Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek ve sonuçta her topluluk layık olduğu gibi yargılanacak..
Kim niye öldürdüğünü, öldürülenin niye öldürüldüğünü bilmediği bir fitnenin içine düştük.. Akıllarını kiraya vermiş bir sürü biyonik robot, vahşice öldürüyor.. Siyasi bir kan davasının içine düştük. Mazlum kendine yapılan haksızlığa karşı kendinde haksızlık yapma hakkı görüyor. Bir kör döğüşüdür gidiyor. Karısını döven, miras için birbirine kurşun sıkan, gelininin emdiği sütü burnundan getiren kaynana ya da kaynanasına etmediğini bırakmayan, yalan söyleyen, hırsızlık eden, zina eden, her türlü günahı fütursuzca işleyen şu insanlar mı adaleti sağlayacak ve barış getirecekler..
“Aleme verirler laf ile binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde..” Barış, demokrasi ve özgürlük şarkıları söylemek güzel, kanayan vicdanlarını dindirmek için iyi bir yöntem.. Ama bunların sonuca hiçbir faydası yok, olamaz da..
Kimse kimsenin korkusunu ve umudunu ciddiye almıyor.. O zaman yiyin birbirinizi..
Bu işler nasıl bu noktaya geldi, bunu bilmeden, geleceğe ilişkin sağlıklı planlar yapamazsınız. Bu günü değiştirmek istiyorsanız, bu sonucu hazırlayan sebebleri, o sebeblere hayat veren paradigma sorununu çözmeniz gerek. Öncülleri sorgulamanız gerek. Oysa kimse kendini sorgulamaya yanaşmıyor.. Birinin kahramanı, ötekinin haini..
Bazan ölen de, öldüren de aynı yanlışın birer parçası olurlar, ölen niye öldüğünü, öldüren niye öldürdüğünü bilmez.. Bedenleri cehennem çukuruna odun olur her ikisinin de.
Aslında kimse doğduğu anne-babayı, zamanı ve toprağı, derisinin rengini ve cinsiyetini kendi seçmedi. Kimse bundan dolayı üstün ya da geri değildir, olamaz.. Kavimler halinde yaratıldık ama, kavmiyetçilik lanetlenmiştir.. Bir topluluğa olan düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerekir..
Ömrümün yarısı, bu kanlı hikayeleri okuyarak, dinleyerek geçti nerede ise.. Ben bunları dinlemekten yoruldum ama, birileri kan dökmekten yorulmadı.. Bu kan ve gözyaşı vadisinde doğanlar bu gün 30’unu geçti.. Birileri bizim, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye devam ediyorlar.. Ne kadar genç insan var bu kanlı senaryolara figüran olmak için sırada bekleyen, öfkeleri akıllarından, nefretleri sevgilerinden, gazapları merhametlerinden büyük..
O gencecik insanlar, yokuş aşağı koşar gibi, ışığa uçan pervaneler gibi ölüme koşuyorlar..
Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez.. Bu temel şart yerine getirilmeden, bu kan, bu gözyaşı dinse, başka bir zulüm başka bir şekilde yine ortaya çıkar. Hz. Ali zamanında Kerbela’yı yaşadık biz.. Yakub (as)’un 13 oğlundan 11’i, Yusuf’u öldürmek üzere kendi aralarında ahitleşmediler mi? Kabil Habil’i öldürmedi mi? “Öldürmeyeceksin” dedi Allah (cc) kitabında! Öldürenler de ölecek bir gün ve hesaplar görülecek.. Ecelimiz ömrümüzün kefilidir. Ölüm meleği gelmişse, kimi onu durdurabilir ki? O gelmeden, kim bir başkasının canını alabilir ki! Sonuçta herkes kendi safını seçiyor..
Zalimler için yaşasın cehennem!
Onlar yakın bir gelecekte yaptıklarının karşılığını görecekler ve bin pişman olacaklar yaptıklarına ama, iş işten geçmiş olacak.. Allah (cc) olanları, olacak olanları, görmekte, bilmektedir. Hüküm O’nundur.. Omuzlarımızdaki melekler her işimizi fişlemektedirler.. O zaman ne gam. Biz sabredenlerden ve zulme karşı direnenlerden, Hakkı söyleyenlerden olalım..
Selam ve dua ile..
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.