Türkiye kendi Aleviliğini yeniden yorumluyor

Türkiye kendi Aleviliğini yeniden yorumluyor

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Türkiye'nin kendi Aleviliğini yeniden yorumlayarak buna göre bir hizmet planlama süreci içinde olduğunu söyledi.

Ş.Erdikici-İ.Efen'nin Haberi

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İlahiyat Fakültesi'nde düzenlenen 'Uluslararası Hz. Ali Sempozyumu'nun açılış konuşmasını yapan Aydın, tarihin Hz. Ali (RA)'yi çok müstesna bir yere oturttuğunu ve insanlığa model olması yolunu açtığını söyledi. İlk adım olarak Alevi ve Bektaşi temel kaynaklarının yararlanılabilir hale getirilmesi sürecini başlattıklarını dile getiren Bakan Aydın, "Alevilik, büyük ölçüde şifahi kültüre dayanır. Bir bakıma yazılı eserlerle takviye edilmesi lazım. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda, Alevi Bektaşi inancına sahip arkadaşlarımızla oturup 25 civarında temel eser belirledik ve birer birer neşretmeye başladık." dedi. Aydın'ın verdiği bilgilere göre şu ana kadar 16 yayın olarak çerçevesi hazırlanan bu eserlerden 10 tanesi kitap olarak çıktı. Ayrıca bu kitapların, gençlerin anlayabileceği özetleri çıkarılarak, cepte taşınabilecek şekilde piyasaya verilmesinin yanında iki eser daha yayınlandı.

Plan ve projede başka eserlerin de bulunduğunu anlatan Devlet Bakanı, Alevilik'le ilgili bu çalışmaların iddia edildiği gibi demokratik açılımın arasına sıkıştırılmadığını, çok öncesinde sessiz sedasız başladığını söyledi. Bakan Mehmet Aydın, özellikli bölgeler denilen Alevi ve Sünni vatandaşların birlikte, komşu olarak yaşadığı yerlerdeki Diyanet görevlilerinin Alevilik eğitiminden geçirildiğini, yine yeşil pasaportla dedelerin, Alevi vatandaşların yoğun olduğu ülkelere görevli olarak gönderildiğini hatırlattı. Aydın, bu ve benzeri çalışmaların devam edeceğini vurgulayarak, "Birlik ve beraberliğimiz, büyük ölçüde birbirimizi tanımamıza bağlıdır. Alevilik dediğimiz, kök itibariyle Yesevi'ye, Yunus Emre'ye dayanan bir gidiştir. Onun da temel felsefesini Koca Yunus, bir cümleyle şöyle ifade ediyor: 'Sen beni tanı, ben seni tanıyayım. Sen beni sev, ben seni seveyim. Sen beni saygıyla karşıla, ben de seni saygıyla karşılayayım.' Bu nedenle sağlam bilgiye ihtiyaç var." şeklinde konuştu. TÜBİTAK'ta sosyal ve beşeri ilimler kısmına son üç yıldır kaynak sağlandığını belirten Aydın, en geç iki sene içinde üniversitelere çok yakın bir mekanda, Türkiye Bilimler Akademisi kurmaya hazırlandıklarını kaydetti.

Samet Dede Külliyesini Yaptırma ve Yaşatma (Cemevleri) Derneği Başkanı Veli Güler ise bu günün tarihi bir gün olduğunu belirterek, yıllar boyu iki kardeşin birbirlerine karşı kıştırtılmasından dolayı oluşan yanlış anlaşılmaların ve kin tutmaların geride bırakıldığını söyledi. Bugün ilahiyatıyla, hükümetiyle, devletiyle, Alevisi, Sünnisi hep birlikte Hz. Ali'yi ve Aleviliği anlamaya çalıştıklarını ifade eden Güler, "Türkiye'de çok önemli konular oluyor. Çok yakından takip ediyoruz ve çok yakından görüyoruz. Bu açılımlar, hükümetin halkına, insanına yaklaşımı bizleri mutlu ediyor. Sayın Başbakanımız'ın bu cesareti övülecek derecededir. 60 tane hükümet geldi geçti, Aleviliğin A'sını dahi ağızlarına alamadılar." dedi. Güler, Tunceli'deki olayların, katliamı övercesine örgütlemek istenmesini de eleştirdi.

Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı da Hz. Ali (RA)'yi gerçekten sevmek isteyenin, yaşayan Ali'yi tanıması gerektiğini, bu şekilde tıpkı Hz. Muhammed (SAV) gibi daha da büyüyeceğini söyledi. Prof. Dr. Fığlalı, "Bu toplantılar, birbirimizi daha iyi tanımamıza ve daha iyi anlamamıza, tartışarak daha iyi sonuçlara ulaşmamıza çok ciddi vesilelerdir. Bir Alevi dedesinin, Sünnilerle beraber Hz. Ali'yle, Alevilikle ilgili toplantılar düzenlemesi Türkiye'de bir inkılaptır. Veli Dede, Türk Müslümanlığı gerçeğini çok iyi görmüş ve yakalamıştır." diye konuştu.

Üç gün devam edecek sempozyumda uzmanlar, Hz Ali (RA)'nin biyografisi, teolojik düzlemde Hz Ali, mitolojik ve halk inançlarında Hz. Ali, kültür, edebiyat ve tasavvufta Hz. Ali gibi konuları tartışacak.