Haber Yorum: Serdar Aslan
RİSALEHABER - Türkiye‘de saç çıkarmada devrim olarak tanıtılan ve domuz mesanesinden hazırlanan Saç Aşısı’nın saç çıkarmak amacıyla ispatlanan deneysel ve klinik araştırmaları olmadığı ortaya çıktı.

Estetik ve Plastik Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Gürsel Turgut tarafından yapılan açıklamada Türkiye'de son dönemde devrim olarak tanıtılan Saç Aşı’ının yapılan araştırmalarda yara iyileştirmeleri amacıyla kullanıldığı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde FDA onayını saç alanındaki tedaviler için almadığı bildirildi.

Amerika’da birkaç doktor tarafından ticari olarak saç çıkarmak amacıyla kullanılan Saç Aşısı(ECM-Acell)’nın domuz mesanesinden hazırlandığı ve saç çıkarma konusunda, deneysel hayvan ya da insanlar üzerinde hiçbir çalışmanın yapılmadığı tespit edildi.

SAÇ EKİMİNDE TÜRKİYE BİRİNCİ

Dünyada en çok yapılan estetik işlemlerden olan "saç ekimi" alanında Türkiye 1. sırada yer alırken ülke genelinde bu alanda yetkinliği olmayan kurum ya da kişiler tarafından bir çok tedavinin kök hücre ya da aşı adı altında piyasada tanıtımı yapılarak yüksek ücretlerle tedavi edilmeye çalışıldığını söyleyen Prof. Dr. Gürsel Turgut, günümüzde en son olarak Saç Aşısı olarak çıkarılan ve tek seferde tedavi ile saç çıkardığı iddia edilen yöntemlerin aslında bu tedavilerde kullanılmadığını söyledi. Dr. Turgut şöyle devam etti:

DOMUZDAN ELDE EDİLDİĞİNİ HASTALAR BİLMİYOR

"Yapılan bilimsel araştırmalarda Saç Aşısı olarak tanıtılan ve PRP ve D vitamin ile combine edilerek kullanılan ECM (ektrasellüler hücre matriksi)’nin domuz mesanesinden elde edildiği ve saç çıkarma konusunda ne hayvanlar ne de insanlar üzerinde hiçbir bilimsel çalışması bulunmadığı iddia edildi. Bu durumda yapılacak olan Saç Aşısı tedavilerinde, aşının domuz mesanesinden yapıldığının hastalara bildirilmesi; çalışmanın deneysel olması nedeniyle hem hastadan hem de Sağlık Bakanlığı’ndan özel izinle yapılması gerekmektedir.

Daha önce PRP olarak tanıtılan ve doğrudan ilgisi olmadığı halde kök hücre tedavisi olarak tanıtılarak yüksek fiyatlarla satılan tedavilerde de aynı yöntemi kullanan kurum ve doktorların şimdi de Saç Aşısı üzerinden yanıltıcı yöntemlerle ticari gelir peşinde olduğu ve bunu yaparken de Etik ve Meslek Ahlakına uygun olmayan yöntemlerin kullanıldığı ve Türkiye’nin bu aracı klinikler tarafından yabancı şirketlerin klinik araştırma merkezi haline getirildiği görülmektedir. "

Estetik ve Plastik Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Gürsel Turgut CNN Türk’e yaptığı açıklamada bu tür tedavilerin basın tarafından tanıtımı yapılmadan önce özellikle ilgili uzman ve meslek kuruluşlarından bilgi alınmasının önemini bir kez daha vurguladı.

DOMUZDAN ELDE EDİLEN İLAÇ KULLANMA DİNEN CAİZ Mİ?

Peygamber efendimiz (sav) şifanın Allah’tan olduğunun bilincinde olarak hastalıklara tedavi aranmasını gerektiğinde ilaç kullanmanın mahsuru olmadığını ifade etmiştir. Kainat eczanesinde bir çok bitki, hayvan, su, taş vs tedaviye vesile olabilecek şekilde yaratılmıştır. Bu vesileler çeşitli ölçülerde uygun şekilde birleştiğinde hastalıklara deva, hastalara şifaya vesile olacak şekilde yaratılmıştır. Şüphesiz bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen bu tarz ilaçların bilim ve teknolojiyle birleşti günümüzde Allah’ın hikmet ve rahmetini daha yakından müşahade edebiliyoruz. Bununla birlikte Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de ve peygamberimiz aracılığıyla haram kıldığı çeşitli maddeler ve davranışlar vardır. Konuyla ilgili olarak alkol ve domuz ürünlerinden elde edilen ilaçların tedavi amaçlı kullanımı da bu doğrultuda zaman zaman merak edilen bir durumdur.

Bu konuyla ilgili Peygamber efendimizin (sav) şu sözü fıkıhçılar için bir rehber olmuştur:

"Tedavi olun, zira Allah hiçbir hastalık yaratmamıştır ki, çaresini de yaratmış olmasın" diye buyururken: "Şüphesiz Allah şifanızı size haram kıldığı şeyler" de yaratmamıştır" (Ebu Davud, Tıb 11; Muvatta, Ayn 12)

Şarap konusunda Peygamber efendimiz (sav) danışan Târik b. Süveyd adlı sahabeye şarabın yasak olduğunu belirtmiştir. Târik b. Süveyd “Ama ilaç olarak kullanıyoruz” deyince "O deva değil derttir." buyurdular.(Müslim, Eşribe, 12) .

Bu noktada bazı fıkıhçılar içki olan alkolle, dezenfektan ve çözücü olarak kullanılan alkolü birbirinden ayırmışlardır. Diğer yandan fıkıhçıların bir çoğu hayati tehlike taşımayan olağan durumlarda domuz (ve ürünleri), içki (hamr) gibi pis ve haram kabul edilen şeylerle tedavi olunamayacağı görüşünde birleşmişlerdir. Öncelik bu ilaçların alternatifini bulmak üzerinedir.

Eğer hasta için bu ilaçların alternatifi bulunamamışsa ve hasta bu ilacı almadığında hayati bir tehlike içinde olacağına mütehassis (hâzik) Müslüman bir doktor tarafından kanaat getirilirse, doktorun uygun gördüğü kadarını kullanmakta mahsur yoktur.

Bununla birlikte kullanılan ilaçların içeriğini bilmek önemlidir. Ürünlere uygulanan işlemler sırasında başkalaşım yada istihale olarak tabir edilen bazı durumlar ilgili maddenin yapısını değiştirir. Pis olma durumunu ortadan kaldırır. İstihale denilen bu durumların “haram olma” şartlarını ortadan kaldırması söz konusudur. Konunun uzmanı tarafından onaylanmasında fayda vardır.

Fıkıh kitaplarımızda; hınzırın tuzlada kalıp tuzlaşması, gübrenin toprağa karışıp topraklaşması, tezeğin yanıp kül olması, şarabın sirkeleşmesi, mis ahusunun kanının misk olması; pis olan zeytinyağının sabun yapılması gibi olgular, istihaleye örnek olarak gösterilir. (bk. Tahtavî: Ayrıca bk. Mahluf, 11/121, 140; Kâdıhan, IH/403; İbn Kudâme,Muğnî, IH/605; Nemenkânî, el-Fethurrahmânî, 1/63; el-Hattâb, el-Menhel, II/206 Zuhayli, el-Fıkhu'1-İslâmî...) Ancak Ebu Yusuf istihaleyi bir temizlenme sebebi olarak görmez. Ama fetva onun görüşüne göre değildir. (Geniş Bilgi için)

Bu bilgiler ışığında saç ektirme konusunun da ne kadar hayati bir öncelik taşıdığı sorgulanmalıdır. Saç ektirilmediği takdirde kişinin taşıdığı hayati riskler araştırılmalı. Psikolojik ve fizyolojik alternatifleri tespit edilmelidir. Kaldı ki estetik operasyonlar içinde saç ektirme konusunun ne kadar caiz olduğu da, saç ektirme türleri fıkıhçılar arasında ayrı bir tartışma konusudur.