Türkiye'deki yıllık elektrik tüketiminin üçte birini biyokütle karşılayabilir
Teorik olarak biyokütle kaynakları, Türkiye'nin yıllık elektrik tüketiminin üçte birini karşılayabilir.
Ege Üniversitesi Biyokütle Enerji Sistemleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (BESTMER) Müdürü Prof. Dr. Günnur Koçar, biyokütle kaynaklarının teorik olarak, Türkiye'nin yıllık elektrik tüketiminin üçte birini karşılayabileceğini söyledi.
Koçar, Türkiye'de biyokütle enerjisi potansiyeline ve BESTMER'in çalışmalarına ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, İzmir özelinde tüm Türkiye’ye hizmet vermeyi ve Türkiye'nin sahip olduğu biyokütle kaynaklarından maksimum fayda sağlanmasını amaçlayan BESTMER'in İzmir Kalkınma Ajansı’ndan 6 milyon 850 bin lira, Strateji ve Bütçe Başkanlığından ise 13 milyon 50 bin lira hibe desteği alarak, 2014 yılında hayata geçirildiğini söyledi.
BESTMER'in tüzel kimliğinin oluşturulmasına yönelik çalışmaların ise 2019 yılında başlatıldığını kaydeden Koçar, merkezin Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ın da desteğiyle, Yükseköğretim Yürütme Kurulu tarafından 17 Şubat 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla kurulduğunu ifade etti.
"Yıllık 120 milyon ton atık elde edilebilir"
Türkiye'de öncelikle sığır ve kanatlı gübresi kullanımıyla doğal gaz benzeri bir gaz karışımının üretilmesine olanak sağlayabilen biyogaz potansiyelini ele almak gerektiğini belirten Koçar, Biyokütle Enerjisi Potansiyeli Atlası (BEPA) 2020 çalışmasına göre Türkiye’de 17 milyon sığır potansiyeli olduğu düşünüldüğünde, yıllık 120 milyon ton atık elde edilebileceğini söyledi.
Koçar, bu atıkların pratikte mümkün olmasa da tamamının kullanıldığı varsayıldığında yıllık yaklaşık olarak doğal gaz tüketiminin yüzde 4’üne karşılık gelecek oranda biyogaz üretilebileceğini vurguladı.
Sadece tek bir atık türü ve bir çevrim yönteminden katma değeri yüksek bir enerji geri kazanımının ortaya çıkabileceğine işaret eden Koçar, "Sığır atığı yanında kanatlı hayvan gübresi, hasat sonrası elde edilen tarımsal artıklar, yağlı tohumlu bitkiler, belediye atıkları, enerji ormancılığı ürünleri, orman artıkları ve atık su arıtma çamurları gibi diğer biyokütle kaynakları dikkate alındığında, teorik olarak, yıllık elektrik tüketiminin üçte birini karşılayabilecek oranda yüksek bir potansiyel karşımıza çıkabilir." diye konuştu.
"Uluslararası kuruluşlarla ortak çalışmalar yürüteceğiz"
Koçar, BESTMER olarak her geçen gün ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip ederek, Ar-Ge altyapılarını ve analiz çeşitliliğini artırdıklarını, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla iş birliği dahilinde ortak çalışmalarda yer alarak bilgi birikim ve deneyimlerini güçlendirdiklerini vurguladı.
Şu anda 3’ü ulusal, biri ise uluslararası olmak üzere 4 yüksek bütçeli ve 2 Ege Üniversitesi kaynaklı proje yürüttüklerine işaret eden Koçar, şunları kaydetti;
"Bugüne kadar toplamda 60’tan fazla ulusal ve uluslararası kaynaklı projede yer aldık ve sürekli olarak gelişmeleri takip ederek yeni proje başvurularında da bulunmaktayız. European Energy Research Alliance: EERA Bioenergy grubuna 'tam üyelik' ile kabul edildik ve böylece biyokütle enerjisi konusunda yaptığımız çalışmaları uluslararası kuruluşlarla paylaşabilecek, karşılıklı bilgi aktarımı sağlayabilecek ve ortak çalışmalar yürütebileceğiz. Aynı zamanda, Belediyeler ve Üniversiteler için Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Teknik Destek Projesi (YEVDES) Dördüncü Bileşeni kapsamında üniversiteler tarafından yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında geliştirilen Ar-Ge projelerine yönelik AB etkin kaynak kullanımı ilkeleri doğrultusunda, Yurtdışı Çalışma Ziyareti Desteği almaya hak kazandık. Bu sayede yurt dışında bulunan örnek kuruluşlarla çalışma ziyaretleri kapsamında bilgi paylaşımı gerçekleştirebilecek ve ülkemizde uygulanabilir teknolojilerin Ar-Ge çalışmalarını yürütebileceğiz."
Koçar, son yüzyılda biyokütle kaynaklarının modern teknolojilerle birleştirilmesiyle farklı yakıtların üretiminde kullanılabildiğine işaret ederek, buna ilk örneğin ısı enerjisi üretimi amacıyla odun yerine katı biyoyakıt denilen, sıkıştırılmış ve belirli formlara getirilmiş pellet ve briketlerin kullanımı olduğunu söyledi.
Sıvı yakıt olarak ise motorin veya benzin kullanan taşıtlarda alternatif olarak biyodizel veya biyoetanol kullanılabildiğini kaydeden Koçar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemiz tarımsal faaliyetlerinde yoğun olarak kullanılan kimyevi gübre gereksinimi açısından dışa bağımlılığımız had safhaya ulaşmış durumda. Ayrıca kimyevi gübre içerisindeki kalıntılar, ürün kalitesini de olumsuz etkileyebiliyor. Buna alternatif olarak, biyogaz üretiminden sonra oluşan fermente atıkların gübre yerine kullanımı söz konusudur ki bu da, ekolojik tarımın önünü açabilecek bir seçenek. Son olarak biyokütle kaynakları, tehlikesiz ve üretim süreci daha az kirletici içeren ‘yeşil kimyasallar’ için yenilenebilir bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Biyokütle içerisindeki karbonhidrat, yağ, protein ve sayısız doğal kimyasal bileşen, uygun ayırma yöntemleri ile saf halde elde edilip tıp, kozmetik, biyoteknoloji ve benzeri birçok alanda alternatif hammadde kaynağı olarak kullanılabiliyor. Bu yönelim Türkiye için henüz yeni olsa da, özellikle gelişmiş ülkelerde üzerinde sıklıkla durulan temiz bir teknoloji olarak dikkat çekiyor."
AA
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.