Turner: Halimiz, balığın karnındaki Hz. Yunus’tan yüz kat daha kötü
Durham Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Colin Turner, insanoğlunun halini balığın karnında olan Hz. Yunus'tan (as) daha kötü olduğunu söyledi
RİSALEHABER
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Birinci Lem'a'da ayrıntılarıyla anlattığı hadisenin hikmetine dair değerlendirmelerde bulunan Turner, ne yapılması gerektiğini de söyledi.
"Balığın karnındaki Hz. Yunus" görselini de paylaşan Turner'in sosyal medydaki sözlerini Muhammed Şeviker Türkçeye çevirdi:
Endişe ve kaygının ardı arkası kesilmiyor
Hâlimiz, dikkat eksikliği, gecenin karanlığında, fırtınalı denizin karanlık derinliklerinde balığın karnında sıkışıp kalmaya sevk eden Yunus’un [as] hâlinden yüz kat daha kötüdür.
Gece geleceğimizdir. İman nuru olmaksızın bakıldığında, gelecek karanlıktır, tehdit ve tehlikelerle doludur. “[Hayatın dertleriyle] nasıl baş edeceğim?”, “Bana ne olacak?”, “İşime, aileme ne olacak?” gibi feryatlarla dolu. Sağlığa, servete, [insani] ilişkilere, yaşlılığa, ölüme dair endişelerle dolu. Endişe ve kaygının ardı arkası kesilmiyor.
Deniz, yaşadığımız bu dünya ve oradaki hayatımızdır. İman nuruyla bakılmadığında, dünya hakiki sevgi ve dostluğun bulunmadığı, herhangi bir gerçek daimi maksadı, gerçek, kalıcı bir gayesi olmayan, kabirden ve sonsuz hiçlikten başka herhangi bir ebedî istikameti olmayan bir çatışma ve rekabet meydanıdır.
Balık bizim süflî nefsimizdir. İman nuru olmaksızın, süflî nefis, bir andan diğerine değişen, bizi bir o yana bir bu yana sevk eden, açık ağzı ile etrafta yüzüp duran, elinden gelen her şeyi hedefsizce, maksatsızca tüketen, hiç gerçekleşmeyecek uzun bir tatmin arayışı ile sürekli ileri giden heves ve arzulardan ibarettir.
Nübüvvet nimetinden yararlanan Yunus zaaflarının farkındaydı ve onları itiraf ediyordu. O “Senden başka mabud yok” diye feryat etti. “Subhâneke (Sen her türlü kusurdan münezzehsin)! Zira ben yanlış yapanlardan oldum.” Onun Müsebbib ul-Esbâba (Sebepleri Yaratan, Sevk ve İdare Eden) yalvarmasıyla, aleyhinde görünen her şeye –balık, deniz ve gecenin karanlığı- onun kurtuluşu için bir araya gelme emri verildi. Geceleyin gökyüzü ayın ışığıyla parıldadı: deniz sükûnete erdi ve balık Yunus’u kıyıya attı.
Bütün yapmamız gereken zaaflarımızı, hatalarımızı itiraf etmek ve Müsebbib ul-Esbâb’a sığınmaktır.
***
Our situation is a hundred times worse than that of Jonah, whose lapse of concentration led to his being trapped in the belly of the fish, in the dark depths of the stormy ocean, under the blackness of night.
The night is our future. Seen without the light of belief, the future is dark and full of threats and dangers. Full of cries such as, “How will I manage?”, “What will happen to me?”, “What will happen to my job, my family?”. Full of fears about health, about wealth, about relationships, about old age, about death. One worry and anxiety after another.
The ocean is this world we live in and our life in it. Seen without the light of belief, the world is a place of conflict and competition, a place where there is little true love or friendship, with lives that are lived from one moment to the next without any real abiding purpose, without any real lasting goals, without any eternal destination other than the grave and everlasting nothingness.
The fish is our lower self. Without the light of belief, the lower self is all whims and desires, changing from one moment to the next, taking us now this way, now that, like an ever-hungry fish that swims round and round with its mouth open, consuming whatever it can without goal, without purpose – driven ever onwards in one long search for fulfilment that never comes.
Jonah, who had the advantage of prophethood, realised his weaknesses and admitted them. “There is no object of worship but You!” he cried. “Glory is Yours! For I was among the wrongdoers”. By appealing to the Causer of causes, all of those things which had seemed to be against him – the fish, the ocean and the darkness of night – were commanded to come to his rescue. The night sky brightened with the light of the moon; the ocean became calm; and the fish spat Jonah out onto the seashore.
All it takes is for us to admit our weaknesses, to admit our mistakes, and take refuge in the Causer of causes.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.