Üç Said Üç Vazife

Bir bütünü bütün cihetleri ile görememek parçayı bütün zannetmeyi veya parçayı bütünün yerine ikame etmeyi tevlid etmektedir. Bölünen bir şahsiyet veya parçalanan bir hakikat kıymetini büyük ölçüde yitirmektedir. Bu itibarla Bediüzzaman Hazretlerini sadece şahsi faziletleri ile tanımak, o vecihlerle onu alkışlamak; içtimai, siyasi, islami, imanî, ilmi, tüm cihet ve hizmetleri ile bir bütün olarak tanıyamamak bir manada onu tenkis etmeyi netice vermektedir...

Said Nursi Hazretlerinin insaniyetin geniş tabakalarını kuşatan pek derin ve çok zengin mesajlarını bütüncül bir manada anlamaktan ziyade, sadece şahsi kemalatı ve velayetine medar keramatı ile onu tanımak, öyle de tanıtmak onun vazife külliyetini kavrayamamak hatasından neş’et etmektedir...

Kur’an-ı Kerim’in bu asra bakan en büyük bir dersinin tercümanını müteaddit vazifeleri ile tanımak, İslam ve iman adına yaptığı tüm faaliyetlerden haberdar olmak, mazhar olduğu bütün vasıfları ile alakalanmak ile mümkün görünmektedir...

Ezcümle; makasıdının azameti ile beraber gaye-i vahdetini, beyan ettiği esaslara ait usûli meşruiyetini, niyet ve samimiyetine dair ihlas ve saffetini, davasının kudsiyetinden haber veren ciddiyet ve metanetini, ilim ve marifet cihetiyle vüs’at ve vukufiyetini, neşrettiği nur-u marifet ve ziya-yı hakikatin rusuhiyetini, fikriyatında görülen bedâhat ve vuzuhiyetini, hissiyatındaki yüksek şefkat ve iffetini, amel ve harekâtında görülen itidal ve istikametini, telif ettiği eserlerdeki hakikatlerin ihata ve camiiyetini, hilafet-i islamiye ve uhuvvet-i diniye cephesiyle âlem-i islam ile ittihad gayretini ve benzeri zengin hususiyetlerini tanımak lazımdır ki kemalat-ı insaniyenin tüm tabakalarıyla alakadarlığı ve vazife külliyeti idrak edilebilsin...

“Ağyarını mani, efradını cami” böyle vüs’atli bir tanıma olmazsa; Said Nursi hazretlerine kendi indi görüşü ve şahsi meşrebine göre diktiği bir elbiseyi o yüksek ve mütenevvi şahsiyete giydirmeye kalkışmak onu tanımak değil “tanımlamak” demektir...

Deccal ve Süfyan gibi dehşetli şahıslar tarafından âlem-i İslamiyet’e ve daire-i insaniyete ait temel dengelerin dinamitlendiği, imanî ve ahlaki değerlerin tağyir edildiği bir zamanda Kur’an ve iman namına Said Nursi’ye (r.a) “İman, Hayat, Şeriat” olmak üzere üç mühim ve külli vazifenin tevdi edildiği görülmektedir...

1926 öncesi dönemde; batılılaşma rüzgârları ile hastalanmış unsurları tamir ve tadil için sa’y eden, siyaseti dinin hizmetinde gören, hayat-ı içtimaiyede mevcut rahatsızlıkların ve istibdatın tedavisi için hürriyete, meşrutiyete, ittihad-ı İslamiyenin ehemmiyetine dikkatleri çeken ve “Eski Said” diye ifade edilen bir zatı görmekteyiz...

1926-49 yıllarını içine alan dönemde; siyasetin bir kısım dehşetli neticelerinden ürküp yönünü tamamen iman hakikatlerinin telifine çeviren, taklidi imanların tahkike tebdili ve zayıf’ül itikad müminlerin imanlarını tahkim için nurlu eserlerin telifine sa’y eden, lahika mektupları ile hizmet düsturlarının neşrine gayret eden ve “Yeni Said” olarak ifade edilen bir şahsiyet görülmektedir...

1949’dan vefatına yani 1960’a kadar geçen dönem ise, “Üçüncü Said” diye ifade edilmektedir. Bu dönemde; hayat-ı içtimaiye ve siyasiyeye yön veren lahika mektuplarının neşredilmesi, nurlu eserlerin teksir makineleri ile tab’ edilmesi, neşriyat hizmetlerinin yerine getirilmesi, açılan mahkemeler dolayısıyla nurlu eserlerin müdafaa edilmesi gibi benzeri faaliyetlerin ifasına gayret gösteren bir zatın varlığı müşahede edilmektedir...

Eskiyi bilmeyenler yeniyi de bilemeyecektir. Eskiye önem vermeyenler yeniyi de gerçekte önemseyemeyecektir. Eski Said ile Yeni Said’in aralarını ayırmak, Üçüncü Said ile alaka kurmamak, bir bütün olarak onu tanıyamamak demektir. Evet, Eski Said’i anlamak; mariz bir asırda, hasta bir unsura, alil bir uzva Kur’an’a ittiba reçetesini sunan, yıkılmakta olan koca bir çınarı ayakta tutmaya uğraşan mücahid bir şahsiyeti tanımak demektir...

Yeni Said’i tanımak, neşrettiği nur-u marifetinden ve ziya-yı hakikatten pay almak, iman ve irfan deryasından nasibini almaktır. Üçüncü Said’i tanımak; hayatı ve zamanı anlamak, kaynağında vicdani, hedef ve maksadında içtimai olan İslam’ı anlamak, nurlu eserleri hayat programı yapmak için elzem görünmektedir...

Bediüzzaman hazretlerinin siyaset ile alakası Eski Said döneminde doğrudan din ve İslamiyet hesabınaydı. Üçüncü Said döneminde iman ve Kur’an hizmeti namına dolaylı olduğu görülmektedir. Bu itibarla Yeni Said döneminde “şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” sözünü alıp iman hizmeti noktasından hayat-ı içtimaiye ile münasebettar Üçüncü Said’in yönlendirme niyeti ile devlet ricaline tavsiye mektuplarını gözardı etmek, külli bir şahsiyetin vazife külliyetini görememek demektir...

Hâsıl-ı kelam; Eski Said Mehdiyete tevdi edilen üç külli vazifeden daha çok siyaset-i diniye ve şeriat-ı islamiye dairesiyle; Yeni Said nurlu eserlerin telif edilmesi cihetiyle iman ve marifet dairesiyle; Üçüncü Said bu hakikatlerin neşriyatı ve ilanatıyla, yani hayat dairesiyle alakadarlığı temsil etmektedir. Demek Üç Said ile ifade edilen üç şahsiyetin sadece birini görmek ve münhasıran ona ehemmiyet vermek, diğer vazifeler ile münasebet cihetlerini görememek, o yüksek kameti bir bütün olarak değerlendirememek, bütünlüğü kaybetmek demektir...

Eski Said’i önemseyip Yeni Said’in iman hizmetinin ehemmiyetini görememek, geniş daireleri dar daireye tercih etmek, siyasete doğrudan temas eden afaki ve harici bir hizmeti öncelemeyi intaç edecektir. Veya Yeni Said’in sadece iman hizmetine nazarını hasretmek, Eski Said’in harici dairelerle, siyaset-i diniye ve şeriat-ı İslamiye ile münasebetlerini bilememek, Üçüncü Said’in hayat dairesine ait ehemmiyetli vazifelerini görememek, itidal ve istikametten uzak dengesiz bir tanımaya sebebiyet verecektir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum