UNICEF’ten “İstismara Sıfır Tolerans” vurgusu
UNICEF Türkiye, mağdur çocuğa yönelik haberlerde çocukların hakkına saygı gösterilmesini, aileleri, çocukları, STK’ları, medya ve hükümet kurumlarını da içeren kapsamlı bir koruma programı hazırlanmasını istedi
UNICEF Türkiye Temsilciliği, şiddet ve istismar mağduru çocukların gizlilik ve korunma hakkına saygı gösterilmesini, toplum ve diğer çocuklar tarafından daha fazla damgalanmalarına izin verilmemesini istedi
''Yapılan araştırmalar da dünya üzerinde 1,5 milyar çocuğun şiddet mağduru olduğunu göstermektedir.
Şiddet ve istismar, çocuklarda çok derin yaralar açar. Çocukların haklarını özgürce yaşamalarına engel olur. Çocukların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını tehlikeye sokar, kendilerine güvenlerine zarar verir, travma ve depresyonla sonuçlanır ve çocukların riskli ve agresif davranışlarda bulunmalarına, hatta kendilerine zarar vermelerine neden olabilir.
Şiddet ve istismar çocukların en güvende olduğunu sandığımız yerlerde, okullarda, bakım kurumlarında ve evin içerisinde baş gösterebilir ve çocukları derin bir sessizlik ve acı perdesinin arkasına saklanmaya itebilir. Çocuklar kendilerini terk edilmiş, aileleri ve toplum tarafından ihanete uğramış, failler tarafından tehdit ve inanılmama karşısında korku içerisinde bulabilir.''
''Şiddet Ve İstismar Konusunda Sıfır Tolerans''
Açıklamada, birçok ülkede çocuk istismarı ve şiddet konusundaki bilgilerin kısıtlı olduğu ve sorunun boyutunun bilinmediği belirtilerek, ''Oysa ki bir sorun ile ancak boyutu ve kapsamı bilindiğinde çözülebilir. Sosyal değişim ancak açık tartışma, sosyal norm ve davranışları sorgulama ve çocukların katılımı ile gerçekleşebilir. Bu süreçte toplumun ve sivil toplum kuruluşlarının olduğu kadar hükümetin de desteği çok önemlidir'' denildi.
Bu konular tartışılıp medyaya yansırken mağdur çocukların gizlilik ve korunma hakkına saygı gösterilmesi, toplum ve diğer çocuklar tarafından daha fazla damgalanmalarına izin verilmemesi gerektiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Hükümet ve karar vericiler önleme konusunda çalışmalıdır. Bu olayların altında yatan nedenler ve risk etkenleri araştırılmalıdır. Sistematik eğitim programları geliştirilmeli ve özellikle okullarda uygulanmak üzere davranış kuralları ve uygulama standartları geliştirilmelidir.
Kanun koyma ve uygulama çocukların korunması için çok önemlidir. Kanunlar şiddeti engellemeyi, çocukların haysiyetlerini ve fiziksel ve ruhsal bütünlüklerini korumayı hedeflemelidir. Devletin bir diğer görevi de mağdurları korumak ve çocuk mağdurların iyileşmesi ve topluma kazandırılması için çalışmaktır.
Mevzuat ve yasalar ne kadar güçlü olursa olsunlar, yine de suçun gerçekleşmesini engelleyeceklerinin bir garantisi yoktur. Bu nedenle aileleri, çocukları, sivil toplum kuruluşlarını, medya ve hükümet kurumlarını da içeren kapsamlı bir koruma programı hazırlanmalıdır. Çocuklar, aileler ve toplum bu konularda ilk savunma hattı olduklarından farkındalık ve hassaslığa sahip olmalıdırlar.
UNICEF olarak ne kadar üzücü olsalar da bu olaylar ve medyanın konuların üzerine gitmesi toplumda ve karar vericiler arasında farkındalık oluşturma toplumun bu konularda daha duyarlı davranmasına neden olmuştur. Şimdiki adım ise ivedilikle harekete geçmek ve şiddete karşı kapsamlı bir ulusal strateji oluşturmaktır. Bu bizim mağdur çocuklara bir borcumuzdur.''