Üniversite öğrencileriyle hasbihâl-1

Üniversite hayatı birçok gencin, ailesinden ilk zorunlu ayrılığıdır. Gözü yaşlı anne-babalar evlatlarını "güle güle" diye uğurlarken hayat da onlara "hoş geldin!" demek üzeredir.
Ailemizden ayrı bir şehirde okuyacaksak ya tek başımıza bir evde kalırız ya arkadaşlarımızla bir evde ya da yurtlarda. Alın size bir dizi yeni sorun!

Artık "Aç mısın oğlum/kızım? Yemek hazırlayayım sana." diyen, arkamızdan döküntülerimizi toplayan annelerimiz yoktur. Okuldan döndüğümüzde yatağımızın bıraktığımız gibi öylece durmasına hayret ederiz! Yemek, çamaşır, bulaşık, ütü, evin temizliği belki ilk kez başımıza kalmıştır. Odamızın, evimizin sorumluluğunu üzerimize alıp etrafı temiz pak tutmayı beceremiyorsak, faturaların, kiranın ödenmesini takip etmiyorsak evlenince eşimizin ve çocuklarımızın sorumluluğunu nasıl üstleneceğiz? Bu yeni sorumluluklara oflayıp puflamadan, "Nereden de çıktı bunlar?!" demeden, bir fert olduğumuzu idrak ederek, sorumluluk hissimizin gelişimi için bu yeni hayatı değerlendirebilmeliyiz.

Birlikte yaşamak kolay mıdır? Çok zordur. Böylesi ortamlarda en az birkaçımızın kişiliği "zor" olacaktır. Bazılarımız fazla, bazılarımız az ders çalışır. Bazılarının gece ders çalışacağı tutar. Bir bakarsınız siz mışıl mışıl uyurken odanın ışığı yanmış, pat küt sesler geliyor. Eve hırsız mı girdi diye korkuyla uyanırsınız. Bazıları huysuzdur, aksidir. Her yemeği yemez, beğenmez. Alıngandır, buluttan nem kapar. Bazıları mükemmeliyetçidir. Titizdir. Bazıları çok konuşur bazıları az. "Biraz sussa da ders çalışsam." diyeceğiniz kişiler de olur, "Amma soğuk adam/kız yahu! Hiç içini açmıyor, buzdolabı sanki" diyecekleriniz de.

İnsanları ve kendimizi tanımanın en mümbit ortamlarından birinin birlikte yaşamak olduğuna inanırım (bu işi iyice ileri götüren bir terapist, hastalarının yaşadıkları ortamı görmeden onları layıkıyla tanıdığına inanamadığını söyler). Biz kendimizi insanda tanırız. İnsan ilişkileri içimizdekileri dışarı çıkarır. İyi yönlerimiz de hatalarımız, kusurlarımız, eksik gediklerimiz de ancak bir ilişki içinde belirir.

Onun kişiliği şöyle berikininki böyle olabilir. Farklı kişiliklere sahip olsak da birbirimizin insani hamurunu keşfederiz bu tür ortamlarda. Hangi kişilikten olursak olalım âşık olabildiğimizi, ailemizden ayrı yaşamaktan dolayı hüzünlü olduğumuzu, az çok hepimizin kaygıları olduğunu, ailemizi, memleketimizi özlediğimizi fark etmek ve "insan"ı dolayısıyla kendimizi tanımak ve bilmek büyük bir nimettir.

Birlikte yaşama becerisi birlikte yaşayarak geliştirilebilir ancak. Arkadaşlarımın hayatlarını nasıl kolaylaştırabilirim, onlar üzerinde olumsuz etkilerim nelerdir acaba, bir ev/yurt arkadaşı olarak benden memnunlar mı? Benim hatalarım kusurlarım neler? Bu sorular önemlidir. Her şeyi ve herkesi suçluyor, huysuzluk çıkarıyor, hiçbir şeyden memnun olmuyorsak; orada durmalıyız derim. İşte kendinizi tanımaya başladık.

Diyelim sınavlarımız var, gece kalkıp ders çalışacağız. Ama önce elimizi yüzümüzü yıkayıp uykumuzu açmamız lazım. Paldır küldür, sanki evde tek başımıza yaşıyor gibi davranıp başkalarına vereceğimiz rahatsızlığı göz önünde bulundurmuyorsak bilin ki kişiliğimizde bir sorun vardır.

Ya da ev/yurt arkadaşımızın soğuk bir kişiliği vardır. Soğuk görünen bir insanın dünyasına girmenin yolunu yordamını daha iyi nerede öğrenebiliriz? Ya da hemen arkadaş olmaya meyilli, coşkulu, pat diye dünyanıza dalıveren kişilerle belli bir mesafeyi korumanın yolunu yordamını.

Suratı asık gezinen, içine kapanmış bir ev ya da yurt arkadaşımıza; "Nasılsın, bir derdin mi var?" dediğimizde aksi aksi cevap vermesine aldırmadan uygun bir zaman kollayıp yeniden sormayı denemenin daha güzel fırsatını nerede bulabiliriz? Suratı asık, morali bozuk olan bizsek birkaç saat sonra "Adam/kız bana nasıl olduğumu soruyor, ben onu tersliyorum. Bu işte bir terslik var" deyip kendimizi görmeye çalışmak ne büyük bir erdemdir. Her ikisine de ancak birlikte yaşama ortamlarında ulaşabiliriz.

Birlikte yaşamanın sunduğu bir başka kazanç da farklı kültürlerle tanışma olanağıdır. Kimimiz doğudan, kimimiz batıdan, kimimiz güneyden ve kuzeyden gelmişizdir. Kimimiz isotsuz yemeğe yemek demez, kimimiz hamsinin en yenilesi yiyecek olduğuna inanır. Konuşma, düşünme, olayları çözme tarzlarımızda farklılıklar vardır. Batılılar başka kültürleri öğrenmek için binlerce dolar para harcayarak doğuya yolculuk yapıyorlar. Tibet dağlarına, Hindistan'a. Farklı kültür katmanlarından arkadaşlarla bir evi ya da yurt odasını paylaşmak bu açıdan da çok iyi bir fırsattır.

Hasbihâle önümüzdeki hafta devam edeceğim.

Not: Bu ve önümüzdeki haftanın yazısına katkılarından dolayı arkadaşım Prof. Dr.Mustafa Bakır'a teşekkür ederim.

Zaman

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.