Afife ARTIK
Usul-ü bey’u şira
“Evet şu hakikati de itiraf etmek lâzım ki, bir mücevherat hazinesi ne kadar zengin ve ne kadar yüksek bir servete mâlik olursa olsun; bâyii, dellâlı, usûl-ü bey'u şiraya aşina olmazsa, zilyed bulunduğu kıymetdar hazinenin müştemil ve muhtevi bulunduğu emtiayı, lâyıkıyla âleme ilân ve enzar-ı âmmeye vaz' edemez.” (Risale-i Nur - Barla Lâhikası 80)
Saff-ı evvel talebelerden mühim bir âlim olan Sabri Ağabey bu mektubunda pek mühim bir mevzuya dikkat çekiyor.
Risale-i Nur adı üzerinde Nur'un risalesidir ve zulmetleri def etmek şe'nindendir. Maddi ve manevi hastalıklara devadır. Bununla beraber kime ne ölçüde hangi usül ile verilecektir ve hangi hastalığın devası hangi eczasında gizlidir bilinmesi icab eder.
Teşhis edilmemiş bir hastalık nasıl tedavi edilebilir?
Bir ezcahanedeki bütün ilaçlar bir seferde içilse derman mı olur ölüme ferman mı olur?
Diş merhemi göze sürülür mü?
Hârika bir tiryak olan Risale-i Nur kime ne ölçüde verilecektir ve hangi eczası verilecektir?
Risale-i Nur’un her cüzünden aynı oranda istifade ve istifaza gayreti ne kadar gerçekçidir?
Teşhis ve tesbit edemediğim bir hastalık tesettür perdesi altında günden güne müzminleşir iken Risale i Nur'un fedakar bir hizmetkârı ünvanını kendime yakıştırmak beni nereye taşır?
Elhâsıl kime, ne, nerede, ne kadar lâzım ise onu ona orada o kadar vermek gerek.
Zira bir derman hadden geçse dâ olur.
Risale-i Nur'un dellal ve bayii olmak için evvela Risale-i Nur’un ne olduğunu idrak etmek gerekmez mi?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.