Veysel Karânî Hazretlerinin Münâcatı
Bedîüzzaman dâimî bir vird olarak kabul etmiş, kendisi dâimâ okumuş ve talebelerine de tavsiye etmiştir...
Risale Haber-Haber Merkezi
Veysel Karânî Hazretlerinin çok kuvvetli bir duâsıdır. Bu münâcât, Risâle-i Nûr’un önemle işlediği “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” mesleğine uygun duâ cümlelerinden meydana geliyor. Üstad Bedîüzzaman dâimî bir vird olarak kabul etmiş, kendisi dâimâ okumuş ve talebelerine de tavsiye etmiştir.
Bismillâhirrahmânirrahim
Ya İlahi! Rabbim Sensin! Çünkü ben abdim. Nefsimin terbiyesinden âcizim. Demek beni terbiye eden Sensin!..
Hem Sensin Hâlık! Çünkü ben mahlûkum; yapılıyorum…
Hem Rezzak Sensin!.. Çünkü ben rızka muhtacım; elim yetişmiyor. Demek beni yapan ve rızkımı veren Sensin…
Hem Sensin Mâlik! Çünkü ben memlûkum. Benden başkası bende tasarruf ediyor. Demek Mâlik’imiz Sensin…
Hem Sen Azîzsin! İzzet ve azamet sahibisin! Ben zilletime bakıyorum; üstümde bir izzet cilveleri var. Demek Sen’in izzetinin âyinesiyiz…
Hem Sensin Ganiyyi Mutlak! Çünkü ben fakirim. Fakrımın eline yetişmediği bir gınâ veriliyor. Demek ganî Sensin, veren Sensin…
Hem Sen Hayy-ı Bâkî’sin! Çünkü ben ölüyorum. Ölmemde ve dirilmemde, bir daimî hayat verici cilvesini görürüm…
Hem Sen Bakisin! Çünkü ben, fena ve zevalimde, Sen’in devam ve bekanı görüyorum…
Hem Sen Kerîm’sin, umulmadık yerden ihsan edensin, çünkü ben nankör ve cimriyim bu kadar nimetlerin şükrünü eda edemiyorum, senin rızan dairesinde sarf etmiyorum
Hem Sen Muhsîn’sin bütün iyilikler, güzellikler Sendendir, Senden gelir. Çünkü ben kötülük ve günahlara mazharım, suç ve kabahatim çoktur.
Hem Sen Gafur’sun, günahları bağışlayansın. Çünkü ben günahlardan kurtulamıyorum, mağfiretin olmazsa kim beni bağışlar, suçlarımı affeder?!
Hem Sen Azim’sin, azamet sahibisin. Çünkü ben hakirim, Sen olmazsan bir hiçim, hiçbir şeref ve değere sahip değilim.
Hem Sen Kavî’sin, her şeye gücün yeter. Çünkü ben zaifim, Senin yardımın olmazsa hiçbir şeye gücüm yetmez.
Hem cevap veren, atiyye veren Sensin! Çünkü biz umum mevcudat, kalî ve hâlî dillerimizle daimî bağırıp istiyoruz; niyaz edip yalvarıyoruz. Arzularımız yerlerine geliyor; maksudlarımız veriliyor. Demek bize veren Sensin.
Hem Sen Emin’sin, Çünkü ben korkuyorum, ancak Seninle emniyet bulurum. Kalplere huzur, akıllara güven veren Sensin, sana korku arız olmaz.
Hem Sen Cevad’sın, cömertsin. Çünkü ben ihsanına muhtacım, Sen ise bol bol verensin, atıyyen bitmez hazinen tükenmez,
Hem Sen dualara icabet eden Mücib’sin. Çünkü dua edip yardıma muhtaç olan benim. Kabul buyurmazsan hangi kapı var gideyim.
Hem Sen Şafîsin, bütün maddî manevî hastalıklara şifa verensin. Çünkü ben hastayım, türlü türlü illet ve hastalıklara mübtelayım.
İşte Sen günahlarımı mağfiret et, suçlarımı bağışla, her türlü hastalığıma şifa ver, ya Allah, ya Kâfî, ya Vafî (sözünde duran), ya Rahîm, ya Şâfî, ya Kerim, ya Muâfî (afiyet veren)!
Beni, ana babamı, hizmet-i Kur’aniyye ve imaniyyede sadık arkadaşlarımı, Üstadım Said Nursî’yi (r.a) affına mazhar kıl. Her günahtan beni affeyle, her hastalıktan bana şifa ve afiyet ver. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi erhamürrahimin, rahmetinle benden ve onlardan ebediyyen razı ol. Hamd olsun Âlemlerin Rabbi olan Allah’a.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.