Ayşenur KAHVECİ

Ayşenur KAHVECİ

Yanlış yapıyorsunuz muhterem Ağabeyler

Son zamanlarda dikkatimi çeken bir husus var. Şöyle ki; Risale-i Nur hizmetini bilen ve aktif olarak içinde bulunan ağabeylerden bazıları hanımlarının hizmette aktif olmalarına ve hatta derslere gidip gelmelerine sıcak bakmıyorlar. Hanımlar bu durumdan muzdarip olsalar da direnmek söz konusu olmuyor elbette. Lakin ceremesini de yine onlar çekiyor. Zira bir hanım “Evinde de okuyabilirsin. Mesele Risale-i Nur okumaksa bu evde de mümkün” zihniyeti ile cemaatten koparılırsa gün gelir evinde okumaz bir kabz haline giriftar olabilir. Bunun bir misalini bizzat bir arkadaşımda gördüm. Derslerden ve cemaatten koptuğu ilk günlerde “Okumam çok azaldı, okuyamadığım için de vicdani bir sıkıntı hissediyorum” diyordu. Bu konuşmadan bir müddet sonra yine bir karşılaşmamızda, “Biliyor musun? Artık okumadığım için vicdani bir sıkıntı bile hissetmiyorum, alıştım” demişti.

 

Hanımların da Risale-i Nur’a karşı şevke gelmeye, gayrete ihtiyaçları elbetteki vardır. Bunu temin eden ortam ise cemaat ortamıdır. Bir hanımın evinde bu şevki ve gayreti elde edebilmesi biraz zor. Hatta zaman zaman evdeki günlük işler, çocuklar gibi etkenler hanımları ruhen bunaltabilir. Bu gibi sıkıcı halet-i ruhiyelerde bazı hanımlar bir odaya çekilip birkaç sayfa da olsa Risale-i Nur okuyarak nefes alabilirken birçoğunda durum tam aksi olur. Dünyevi meşguliyetlerin sıkıntısından buna istekleri kalmaz. Yavaş yavaş Risale-i Nur bu hanımların kütüphanelerinde en üst rafa kalkacaktır.

 

Belki meseleye sadece bu cihetten de bakmamak gerekir. Hanımların nesl-i atiyi teşkil eden çocukların en tesirli üstadı ve en birinci muallimi olması hasebiyle öncelikle kendilerini eğitmeleri gerekmez mi? Boş bir anne, çocuğuna da koca bir boşluktan başka bir şey veremez. Bu hususta Üstad Bediüzzaman’ın “Bu kumandandır!” dediği merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin bir sözü aklıma geldi. Birgün Zübeyir Ağabey Sebahat Arbatlı ablaya, “Şimdi Risale-i Nur oku. İhtiyarlayınca onları daha çok okursun. Çoluk çocuk büyüteceksin. Şimdi Risale-i Nurları bol bol oku” şeklinde bir tavsiyede bulunmuş.(Nurun büyük kumadanı Zübeyir Gündüzalp- İhsan Atasoy)

 

Daha da geriye gitmek gerekirse Üstad Hazretlerinin Risale-i Nur hizmetinde hanımları her zaman takdir ettiğini ve hizmetlerinden dolayı onlara iltifat ettiğini ve hususi dualarına dahil ettiğini görüyoruz. Hem o yıllardaki hanımlar hizmette öyle aktiflermiş ki şimdiki ağabeylerin derse gidip gelmekten kastettikleri “aktif hizmet” yanında çok zayıf kalır. Mesela; hanımlar elleriyle Nurları yazmışlar veya efendileri yazarken onlara gece boyunca lamba tutmuşlar. Hatta öyle fedakar hanımlar vardır ki Üstad hazretlerine “Üstadım! Ben, efendimin göreceği dünyevî işleri de yapmaya çalışacağım; o senindir, Risale-i Nur’undur” diyerek ailesinden ve aile hayatından vazgeçmek suretiyle ilerideki hanım nur talebelerine de hizmette fedakarlıkta sınır olmaması gerektiğini göstermişlerdir. 

 

Belki bazı kıymetli ağabeyler bu noktada “Ama o yıllarda ihtiyaç çoktu. Risale-i Nurları yazacak adam bile yoktu. Şimdi öyle mi?”gibi bir sebep ile davalarını savunabilirler. Halbuki biraz daha uzaktan bakabilirlerse resme, ihtiyacın değişmediğini belki artarak devam ettiğini göreceklerdir. Bugün koca dünyaya yayılan Risale-i Nur’un hizmeti de koca dünyaya yayıldı. Yani çok insana ihtiyaç var. Çok fedakar hanıma ihtiyaç var.

 

Risale-i Nur’un zuhur ettiği o nurlu yıllarda hanımların bu kudsi davadaki azmi, gayreti ve fedakarlıkları Üstad Hazretlerinin teveccühüne mazhar olmuştur. Üstad Hazretleri  bu fedakar hanımlara:

-“Şefkat kahramanları”

-“Eşlerinin Risâle-i Nur’a olan hizmetini daha fazla arttırmak için fedakarlıklarda bulunan kahraman hanımlar.”

-“Kendilerini son nefeste iman nuruyla hüsn-ü hâtimeye nail edecek Nur Risâlelerini hararetle okumuşlar ve diğer din kardeşleri olan hanımlara da okuyup tanıtmışlardır.”

-“Nurları hanımlar içinde neşrederek, pek çok hanımın, Kur’ân ve iman nurlarıyla nurlanmasına vesile olup kahramanca hizmette bulunmuşlardır.”

-“Risâle-i Nur’u okuyup okutmakla iman mertebelerinde terakki edip âdeta birer mürşit mertebesine yükselmişlerdir.”

-“Ne bahtiyardır o hanımlar ki; Risâle-i Nur’un bu mukaddes imanî hizmetinde çalıştıkları için onlar daima hayırla yâd edilecek, âhiretlerine nurlar gönderilecek, kabirleri Cennet-misâl pür nur olacak ve âhirette de en yüksek mertebelere ulaşacaklardır inşaallah.”(Tarihçe-i Hayat) gibi sözleri ile tebrik ve teşvik etmiş ve müjdeler vermiştir.

 

Hatta öyle hanımlar olmuş ki; çeyiz sandığından sırmalı gelinliklerini çıkarıp, kesip, biçip Risale-i Nurlara cilt yapmışlar. Üstad Hazretleri bu hoş hadiseyi Kastamonu Lahikasında şöyle anlatmıştır:

 

“Hem latif, hem güzel, zarif bir hâdiseyi söyleyeceğim: Bu memlekette Risâle-i Nur’a erkeklerden ziyade fedakârane yapışan ihtiyare hanımlar ve ihtiyare hükmünde masume genç hanımlar, eski zaman sırmalı ve yaldızlı gelinlik cihazatının içinde kıymetdar parçaları Risâle-i Nur’un eczalarının cildleri üstüne çekip, bütün Risâleler altun yaldız ile cildlemiş gibi bir tarza girdi. Risâle-i Nur’un manen güzelliğine ve Husrev ve Tahirî ve Ali’lerin ve Hasan Âtıf ve Âsım gibi kardeşlerimizin yaldızlı yazılarının cemaline, cildi üstünde de şirin bir güzellik daha ilâve ettiler. Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı Ümmühan ve Şahide değerinde, burada Risâle-i Nur’a bütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz var. Meselâ Âsiye, Sâniye, Ulviye, Lütfiye, Aliye gibi Risâle-i Nur’un şakirdleri, oradaki hemşirelerine ve kardeşlerine selâm ve dua ediyorlar.”(Kastamonu Lahikası)

 

Hanımlar için hususi eser yazan tek alimdir Aziz Üstadım ve mektuplarında  taife-i nisayı da muhatap aldığını şöyle ifade etmiştir:

“Nur’da şefkat esas olmasından, hanımlar o cihette ileridir ve Nurlara ciddî yapışıyorlar. Ben “kardeşlerim” dediğim zaman, hanım hemşirelerimi kardeşler içinde kast ederim. Bütün mektuplarımda onlar dahi muhataplarımdır.” (Emirdağ Lahikası)

 

Bediüzzaman Hazretlerinin hanımlar için ettiği dualar ve tebrikler ve müjdeler ve iltifatlar hayli fazladır. Yukarıda okuduklarımız bize hanımların Risale-i Nur hizmetinde takınması gerektiği tavrı  gerek uykularını feda ederek, gerek eşlerinden vazgeçerek, gerek gelinliklerini kesip biçerek  göstermiştir ve en önemlisi Üstad Hazretlerinin de hanımlar taifesinin Kur’an ve iman hizmetinde aktif, yani canla başla maddi ve manevi herşeyleri ile fedakarane bir surette bulunmalarını tasvip ettiğini görmekteyiz. Eğer “Hanımlar hizmet hizmet diye koşturmazlar, oturup evlerinde kitaplarını okurlar” fikri doğru bir fikir olsaydı muhterem Üstadımızın yaklaşımı daha farklı olurda galiba. Demek bugün bazı ağabeyler yanlış yapıyorlar. Allahulalem bunun mesuliyeti dahi pek büyüktür.

 

Yazımı aminlerinizi umarak bir dua ile bitirmek isterim;

Hanımlarını Risale-i Nur hizmetinden kısıtlamaya hatta onları tecrid etmeye çalışan ağabeylerin bu hatalarını biran evvel fark edip “Hanımım ekser hanımlar gibi gezmek tozmak telaşında değil, hizmet derdinde” fikri ile bilakis muhterem ablalarımıza bu davada gayrete ve şevke getirecek şekilde destekleri ile muamele etmelerini Cenab-ı Hakk’tan niyaz eder, Risale-i Nurların hususan son aylardaki hızlı intişarında hanımlar hizmetinin de aynı hızla inkişafını dilerim. Rabbim bizleri Muazzez Üstadımızın dualarına ve talebeliğine dahil ettiği muhterem ablalarımızın içine alsın inşaallah. Amin, amin, amin…

 

http://twitter.com/aysenurkahveci 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
25 Yorum