Yanlızlığın ilacı cemaatler
Kimisini cemaat battaniyesinin altına girmeye iten, kimisini metropol eğlencelerinin anonim kalabalığında kaybolmaya sevk eden nedir?
Haşmet Babaoğlu'nun yazısı:
Yalnızsın, üzerine hırka al!
Yıllar önceydi. Taşradaki aile işlerini bırakıp İstanbul’a taşınmış bir arkadaşımız “bu şehri seviyorum ama burada yazın bile üşüdüğü hissine kapılıyor insan” demişti de, gülüşmüştük!
Oysa ciddiydi.
Ama bunu Güneyli olmasına bağlayıp konuyu kapatıvermiştik. Bir başka “üşüme”den söz edebileceğini aklımıza bile getirmemiştik.
Büyük ailenin sıcaklığından; birbirini tanıyan, yardımına koşan eş dost çevresinden çıkıp metropollere özgü “kim kime dum duma” ortamına geçişin basbayağı bir “iklim” değişikliği olabileceğini düşünmemiştik.
***
Çok sonra anladım o arkadaşımı!
Artık inanıyorum ki, mevsim ne olursa olsun insan üşüyebiliyor.
Önce ruhunda başlıyor bu his, sonra bedenini sarıyor.
Toplumsal-bireysel iklime bağlı bir üşüme bu!
Hastane kuyruklarında yanında akrabası, dostu olmadan bekleyip duranları saran titremenin kaynağı o...
Akşamın bir vakti apartman dairelerinde bir başına oturanların üzerlerine bir hırka alma ihtiyacı hissetmeleri ondan...
“Derdimi kime açsam anlamayacak” diye düşünmeye başlayan ve aile ortamında veya sevdiklerinin arasında bile yalnızlık çekenleri ürperten şey o...
Kimisini “cemaat battaniyesi”nin altına girmeye iten, kimisini metropol eğlencelerinin anonim kalabalığında kaybolmaya sevk eden üşüme yani... Şimdi neden bu konuyu açtım biliyor musunuz?
Anlatayım.
***
Malum, dünyanın her yerinde medya irili ufaklı “bilimsel araştırma”ları haber yapmaya bayılır. Araştırma tartışılır nitelikteymiş, ciddiye alınmayacak kadar küçük çaplıymış, araştırmayı yapan üniversite ve ekip dış kapının dış mandalıymış...
Bunlar medyayı pek ilgilendirmez.
Medya için araştırma sonuçlarının okuru gıdıklayacak nitelikte olup olmadığı önemlidir.
O yüzden bu tür haberlere pek takılmam; okurların da öyle uzun boylu takılıp kalmasını istemem.
Ama dün öyle bir araştırma haberiyle karşılaştım ki, sözünü etmeden geçmem imkansız!
***
Kanada Toronto Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma bu!
Denekleri iki gruba ayırıyorlar.
İlk gruptakilerden sosyal açıdan dışlandıkları olayları hatırlamaları isteniyor. İkinci gruptakilerden ise sosyal çevreden kabul gördükleri anları zihinlerinde yeniden canlandırmaları isteniyor. Sonra her iki gruptakilere bu tecrübelerini yaşadıkları sırada bulundukları ortamın oda sıcaklığı soruluyor. Birinci gruptakiler hep serin bir ortam hatırlıyor!
Aynı araştırmaya bağlı bir başka çalışmada bilgisayarda bir top oyunu oynanıyor. Oyunda deneklerin bazılarına çok top atılıyor, bazılarına ise az top atılarak devre dışı bırakılıyor.
Oyundan sonra sıcak veya soğuk ne içmek istedikleri soruluyor deneklere.
Devre dışı bırakılanlar (bilgisayarın bile “adam yerine koymadığı” denilebilir mi?) istisnasız sıcak çorba veya kahve istiyor.
Araştırmayı sürdüren ekip “kendini yalnız ve dışlanmış hissetmenin insanı gerçekten üşüttüğü” sonucuna varmış!
Tamam!
Sıradan bir lisansüstü araştırması bu! Kabul!
Ama söyleyin; çıkan sonuç hafife alınacak türden mi?
Sabah