Yaptığımız ibadetin kazandırdıkları

Yaptığımız ibadetin kazandırdıkları

İbadetler, Allah ile aramızdaki mesafeleri ortadan kaldırır

Ali İhsan Er'in yazısı

Kendimizi Allah’ın huzurunda hisseder ve bu sayede rahatlarız. Ne zaman bir günaha yönelecek olsak ibadet ile kazandığımız şuur bize:

"Dikkat et, sana yakışmıyor! Rabb’in seni görüyor, O’nu gücendirme, O’nun sevgisi sana yeter!" diye seslenir... İnsanın yaşadığı en büyük güzellik, onu var edeni tanıması bilmesi, O’nun varlığına ve birliğine iman etmiş olmasıdır. İman, ibadetle çok sıkı bağlantılıdır. İbadetler, imanın hem gıdası, hem koruyucusudur. İman ibadetle beslenmediği takdirde her geçen gün zayıflar. İnsan, ibadete ne kadar çok sarılırsa imanı da o ölçüde güçlü olur.

Çünkü dünya meşguliyetleri, bizi Allah’tan sürekli uzaklaştırır. İbadete yöneldiğimiz anda ise Allah ile aramızdaki mesafeler ortadan kalkar. Kendimizi Allah’ın huzurunda hisseder ve bu sayede rahatlarız. Rabb’imizin her an bizimle olduğunu ve bizi sevdiğini tekrar tekrar hatırlarız. Kalbimiz kötü düşüncelerden, organlarımız günah işlemekten korunur. Ne zaman bir günaha yönelecek olsak ibadet ile kazandığımız şuur bize: "Dikkat et, sana yakışmıyor!

Rabb’in seni görüyor, O’nu gücendirme, O’nun sevgisi sana yeter!" diye seslenir. Namaz kılarak, oruç tutarak, Kur’an okuyarak kısacası ibadet ederek, kulluğumuzun farkına varırız. Kazandıklarımızla şımarmayız. "Sahip olduğum her şey Allah’ın ihsanı, hediyesi." deyip şükrederiz. Şeytana ve nefsine uyan ibadetsiz insan "Ne oldum?" diyerek böbürlenirken Allah’a ve ibadete yönelen insan "Ne olacağım?" der.

Tedbirli yaşamayı ve hayatının her saniyesini iman sahibi biri olarak geçirmeyi öğrenir. Elinden geldiğince kuvvetli bir imana sahip olarak hayatını sürdürmeye gayret eder. İbadet ederken kulluk vazifesini yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşayan insanın ruh sağlığı da sağlam olur. İbadetler; kendini beğenme, böbürlenme, büyüklenme, şeklinde ortaya çıkan ve adına bencillik denen kötü duyguları terbiye eder. Büyük olanın daima Allah olduğunu hatırlatır.

Peygamberimiz’i örnek almalıyız

İbadetler, sünnet-i seniyyeyi (Peygamberimiz’in sünnetini) de bünyesinde barındırır. Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de "Sen en büyük, en yüce ahlak üzerindesin" buyurarak bizi, Peygamber Efendimiz’i örnek almaya yönlendirir. Allah, kendisi tarafından sevilen bir kul olmamızı; Peygamber Efendimiz’e, O’nun sünneti seniyye dediğimiz ahlakına ve ibadet tarzına uymamıza bağlamıştır. Günlük basit işlerimiz bile Peygamber Efendimiz’in sünnet-i seniyyesine uygun şekilde yaptığımızda birer ibadet olur.

Mesela yerken içerken, yatıp kalkarken "Bismillah!" demek, yemeği sağ elle yemek.. vs. Peygamber Efendimiz, "Benden nasıl gördüyseniz, namazı öyle kılın!" buyurmuştur. O’nun bu sözü oruç için de, hac için de, yeme içme, giyme, konuşma, ticaret için de geçerlidir. Kur’an-ı Kerim’de, "Ey Resulüm, deki: "Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir. Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur." buyrulmuştur.

Bu emirlere uyup ibadet edersek Peygamber Efendimiz’e de itaat etmiş oluruz. O’na itaatimiz çoğaldıkça da Allah’ın ahlakı bizde tecelli eder. Çünkü Peygamber Efendimiz’in ahlakı Allah Teâlâ’nın ahlakıdır. Peygamber Efendimiz’in bize kusursuz bir örnek olabilmesi için Rabbimiz, kendi güzel ahlakını O’na fıtri bir elbise gibi giydirerek bizlere göndermiştir.
Bugün