Üzerinde ciddi ve titiz bir çalışma yapılan yazılar elbette daha güzel ve doyurucudur.

Genel çerçevesi ve hedefi belli olan ve önyargı ve genel kabullerden uzak olan yazılar daha güzeldir.

Okuyucuya bir dayatmada bulunmadan akla kapı açıp ihtiyarı elden almadan konuyu işlemek, okuyucuya verilen değerin de bir göstergesidir.

Bazı fikirleri aşağılayan, küçümseyen bir üslub pek de hoşa gelen bir üslub değildir.

Belagat ilminin temel kaideleri Said Nursi'nin Muhakemât nam eserinde fevkalede güzel bir üslub ile işlenmiştir. Bahsettiği kaideleri kemal-i ciddiyyet ile uygulayarak göstermiştir bu eser. İnşallah konunun uzmanlarınca izah ve şerh edilir. Edebiyat fakülteleri tez zamanda Muhakemât eserini keşfedip istifade ederlerse edebiyatımızda yeni bir dönem başlayabilir.

Bir yazı yazarının ruhundan haber verir. Sözleri ve fiilleri nasıl ki insanın ne idiğünü bildirir yazıları da öyledir.

Bediüzzaman Said Nursi kendisinden Risale-i Nur talebelerinden Zekai Bey'e dair sual eden birisine “Eğer Zekâi nasıl adamdır merak ederse, Yirmiyedinci Mektub'un fıkralarında Zekâi'nin mahiyetini ve ne derece samimî olduğunu gösterir fıkraları var, baksın” diye söylemiştir.

Allah kendisinden ebediyyen razı olsun benim de kendisine yazarlık hakkında danıştığım bir büyüğüm “yazılarınızın iyileşmesini isterseniz kendiniz iyi olmalısınız. Siz nasıl olursanız yazılarınız da öyle olur” demişti.

Evet yazıları da bir insanın kendisinden bir parçadır. Kulvarı farklı olmakla beraber ve kutsiyeti ve ulviyeti farklı olmakla beraber Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur için bu cümleleri kullanmıştır: “netice-i hayatım ve sebeb-i saadetim ve vazife-i fıtratım olan Resail-ün Nur.”